Sosyal medyanın yanlış kullanımının evlilikler üzerindeki yıkıcı etkisi gün geçtikçe artıyor. Bu konuda Uzman Klinik Psikolog, Aile ve Çift Terapisti Ramazan Uslu önemli açıklamalar yaparak önemli bir konuya dikkat çekti. Uslu açıklamasında; “İnsanlar sosyal medyada zaman geçirmeyi seviyorlar. Bundan hoşlanıyorlar. Ama ne var ki, bu yüzden yanı başlarındaki aile bireylerinin varlığını unutuyorlar. Böylelikle eşine ve çocuklarına sunacağı dikkat ve ilgisini kendisinden çok uzaklardaki kişilere veriyor” diye belirtti.

Bir kişinin sevdiği kişilere sunabileceği en harika hediyenin, ona ‘dikkatini’ vermek olduğunu ifade eden terapist Uslu, “eşinin telefonda keyifli, eğlenceli, mutlu vakitler geçirdiğini gören kişi bu durumda kendinin ihmal edildiği, hatta ihanete uğradığı fikrine kapılmaya başlayabiliyor. Elinde tuttuğu küçücük bir nesne aracılığı ile kim olduğunu bilmediği kişilerle bağlantı kurduğu kişilere ‘dikkatini’ sunan ama kendinden bu en harika armağan olan ‘dikkat ve ilgiyi’ esirgeyen eşine karşı hayal kırıklığı, öfke oluşmakta ve bu da evlilikleri ciddi sarsmaktadır” dedi. 

Sosyal medya ortamının sorumluluk almadan ‘imaj’ oluşturma açısından fırsatlar sunuyor oluşu, gerçek dünyada arzu ettiği imajı oluşturamamış kişiler için ayrıca cazip hale geldiğini aktaran Dünyada en etkili ve yaygın çift terapi yöntemlerinden olan İmago ve İlişki Odaklı Çift Terapilerinin ülkemizdeki ilk uygulayıcılarından olan Uzman Klinik Psikolog Uslu, “bu durum bireyleri sanal ortamda daha çok zaman geçirmeye ittiğini söylemek mümkündür. Böylece kişinin zihnindeki ‘benliği’ ile ‘gerçek dünyadaki benliği’ birbirinden farklılaşmaktadır. Bunun sonucu olarak ise, gerçek dünyada sorumluluklarını yeterince yerine getirmemektedir.  Çünkü zihin dünyasında ve sanal ortamlarda ‘yeterli ve ideal bir benlik’ algısı oluşturup bununla tatmin olmaktadır. Sorumluluklarını ihmal eden ama kendini yeterli(!) gören birey de aile içinde ciddi bir krize yol açmaktadır.” diye konuştu.

Bu durumun çözümü olarak Terapist Uslu şunları söyledi; “Eşlerle birbiriyle ‘bağ’ içinde kalarak ilişkiyi sağlam bir zemine oturtabilirler. Ancak ‘gerçek, ruberu, (yüz yüze) ’bir ilişki içinde olgun bir benlik elde etmek mümkün olabilmektedir. Bu nedenle eşlerin, sorumluluğu olmayan sanal ilişkiler-ortamlar-paylaşımlar üzerinden tatmin arayışına gitmek yerine, doğrudan doğruya, yüz yüze bir ilişkinin sorumluluk barındıran zemininde ilerlemek gerekmektedir.” diye ifade etti.

Hasret Dilek Delier