ANKARA - Avrupa'nın en büyük sinagoglarından biri olan Edirne Büyük Sinagogunun kullanım şekline Musevi cemaatiyle görüşülerek karar verilecek.

Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sinagogda 2010'da başlattıkları restorasyon çalışmalarının, 2014'ün mayıs ya da haziran ayından bitirilmesini planladıklarını belirtti. Sinagogun, 1905'de Sultan Abdülhamit döneminde bölgede yanan 13 sinagogun yerine yaptırıldığını anımsatan Ertem, Edirne'de çok fazla Musevi bulunmadığı için kullanılmayan sinagogun harap şekilde bulunduğunu ifade etti.

Ertem, daha önce sorumluluklarındaki gayrimüslimlerin mabetlerine yönelik restorasyon yapmadıklarını, ancak 2010'dan itibaren yeni bir bakış açısıyla bu tür çalışmalara başladıklarını dile getirdi. Restore ettikleri bütün vakıf eserlerindeki gibi öncelikli amaçlarının sinagoga vasfına uygun fonksiyon verilmesi olduğunu vurgulayan Ertem,  şöyle konuştu :

"Burası bir sinagog. Sinagog olması hasebiyle de öncelikli olarak bir ibadethane merkezine dönüştürmektir. Tabii bunu bizim yapabilmemiz mümkün değil. Sonuç itibariyle bir Musevi cemaatinin orada ibadetine yönelik olacağı için, orada da yerleşik bir Musevi cemaati olmadığı için buna imkan var mı yok mu bunu araştıracağız. Bunu yapmak için de Türkiye'deki Musevi cemaatinin önderleriyle görüşme yapacağız. Eğer imkanları varsa burayı ibadethane yapma noktasında sürekli kullanabileceklerse, buna müsaade ederiz. Değilse, ki öyle gözüküyor şu aşamada, yine onlarla istişare ederek buraya bir fonksiyon verilmesini düşünüyoruz."

-Müze ya da kültür merkezi olabilir

Sinagogun, kütüphane ve duaların yapıldığı alan olarak 2 ayrı yapıdan oluştuğunu kaydeden Ertem, burasının kültür merkezi ya da müze olarak değerlendirilebileceğini söyledi. Ertem, konuyla ilgili karar verici kurumun Vakıflar Genel Müdürlüğü olduğuna dikkati çekerek, tek başına inisiyatif kullanmaktan ziyade cemaatin de rızası ve görüşünü alınarak, uygun fonksiyon verilmesinin daha yerinde olduğunu anlattı.

Onarımı devam eden yapının, kültür merkezi olmasına ilişkin kesin bir karar bulunmadığının altını çizen Adnan Ertem, "Musevi cemaatiyle istişaremiz oldu. Onlarda bizi bu konuda çok sınırlandırmak istemiyorlar. Sadece oraya gidildiğinde dua edebilecekleri imkanların verilmesini istiyorlar. Her zaman bu imkanın ellerinde olduğunu söyledik. Tıpkı Gaziantep’teki sinagog gibi. Dua etmelerine uygun alan oluşturduğumuz veya buna imkan verdiğimiz takdirde hem onların isteği doğrultusunda olacak hem yapının korunmasına yönelik işlem yerine getirilecek" dedi.

-"Musevi inancının rencide edilmemesi lazım"

Yapının, eski işlevinin ibadethane olması nedeniyle önceliği buna vereceklerini yineleyen Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem, restorasyonun tamamlanmasıyla birlikte yapının "kültür merkezi veya düğün salonu" şeklinde kullanılacağına dair görüşleri eleştiren Ertem, şöyle devam etti:

"Düğünün çok ön plana çıkmasını uygun bulmuyorum. Önceliğimiz vasfına uygun olması. Düğün yapılabilir ama Musevi inancının rencide edilmemesi lazım. Yerleşik Yahudi vatandaşlarımızın gönlünün incitilmemesi lazım. İisteği doğrultusunda Musevi cemaatine mensup vatandaşlar orada nikahlanabilirler. Buna itirazım yok ama 'bir düğün mekanı' dediğinizde çok farklı algılama olabilir. İnançlarına ve gönüllerine uygun, rızalarını alacak şekilde, müsaade ettikleri doğrultuda nikah yapılabilir. Birinci önceliğimiz ibadethane olması. Kültür merkezi, müze, nikah salonu ve kütüphane gibi bütün bunları kapsayacak şekilde de bir fonksiyon verilebilir."

-Sırada Rum kilisesi bulunuyor

Ertem, Edirnekapı'da sorumluluğu Vakıflar Genel Müdürlüğünde bulunan bir Rum Kilisesi bulunduğuna işaret ederek, burayı da programa aldıklarını ve ilerleyen günlerde restorasyonunun başlayacağını bildirdi. İstanbul'da çok sayıda yerleşik Rum bulunduğunu dile getiren Ertem, kilisenin ibadet için onlara tahsis edilmesinin planlandığını belirtti.

-28 Şubat sürecinde mallarına el konulan vakıflar

28 Şubatta kapatılan vakıflara ait malların iade edilmesi sürecine de değinen Ertem, "Bununla ilgili kanunumuz biliyorsunuz geçen yıl Temmuz ayında çıktı. Bu dönemden itibaren kapatılan vakıfların, genel müdürlük veya mahkeme nezdinde aynı isimle bir vakıf kurmaları gerekiyor. Şu ana kadar dava açan bir vakıf yok. Gayri menkulleri Vakıflar Genel Müdürlüğüne en fazla geçen iki vakıftan, hem Milli Gençlik Vakfı hem Zehra Vakfı bu çalışmaları yürütüyor. Bildiğim kadarıyla bu iki vakıfta yeni vakıf kurma noktasında senet hazırlıklarını yaptılar. Mahkemeye gitme aşamasındalar. Bizim görevimiz de vakıflar kurulduktan 3 ay içerisinde malları iade etmek. Bu süreç henüz tamamlanmadığı için bize gelen bir şey yok."