Bakırköy’de büyüdüm ben.
Basad’ın (Bakırköy’lü Sanatçılar Derneği) yanı başında ki evde…
Akademi de okurken sınıfa geç kaldığım bir gün rahmetli hocam Ercüment Tarcan bulunduğu kara tahtadan bana baktı ve muzip tavrıyla, neden gibisinden  işaret yaptı. 18 yaşındayım ve mahçupluğum sınıfta ki onca kişi arasında tavan vaziyette…
“Hocam vallaa Bakırköy’den geliyorum.” dedim. Aklım sıra iki otobüsle ulaşabildiğim okula uzaklığımı ifade edeceğim.
Hocam aynen şöyle dedi.
“Aman kızım mazallah… geç otur böyle şeyler söyleme!”
Çok utandığımı hatırlıyorum. Yıllar sonra öğrenecektim ki Bakırköy çok özel bir semt oralı olmak da ayrıcalıkmış.
Bakırköy… 
Yıllarca hep Akıl Hastanesi simgesini taşırdı. Gerçi şimdi sokaklarında pijamalı akıllı delileri göremezsiniz. Hastane ise ne Düşünen Adam heykeli lakaplı, ne de o bol oksijenli ormanının metrajını taşır…
Çevresinde vızır vızır araçlar, oradan oraya karafatmalar gibi koşturan, çoğunlukla da çarşaflarının peçelerini tiyatro perdesi gibi kaldırıp simit yiyen kadınları gözlemlersiniz.
Oysa Bakırköy,
Çocukluğumun geçtiği evin dört bir yanı dahil olmak üzere muhteşem ahşap evleri, sokağa çıkınca çoğunlukla onlarca kişinin birbirini tanıdığı, en azından selamladığı, ağaçların ve yeşilliğin bol olduğu, gayri müslimlerin kardeşce kucaklaştığı ve de mekanların yetişmede ki öneminin ne denli baskın olduğunu anlatırcasına bol sanatçı yetiştiren bir semt…
Kimler mi Bakırköy’den,
Gerçi ne sanatı ne de sanatçısını saymakla bitmez ama,
İşte birkaçı; Münir Özkul, Ahmet Sezgin, Suna Pekuysal, Erdoğan Sıcak, Cem Karaca, Kenan Pars, Üstün Asutay, Ergun Köknar, Cihat Tamer…
Ve 16 Eylül 2016 da kaybettiğimiz Tarık Akan…
Altın Portakal Film Festivali’nin 7 ödüllü, filmleriyle hasılat rekorları kıran hala keyifle izlediğimiz Hababam Sınıfı serisi, Sürü ve Yol filmleriyle sol görüşünü açıkça dile getiren, 1980 lerde tutuklanıp cezaevinde yatan, Gezi olaylarına destek veren, 2002 tarihli anı kitabı “Anne Kafamda Bit Var” ile düşündürten, Türk Sinema’sına verdiği katkılarıyla usta oyuncu Tarık Akan…
Memişlerim yeni yeni çıkarken hormonlarımı bastıramadığım yıllarda, annesi annemin arkadaşıyken evlerine gitmek için türlü fırsatlar kolladığım, kız arkadaşlarımla paylaşamadığımız yakışıklı genç…
Tutkulu aşklar yaşayacağımın ilk işareti O’nun gür saçlarını mendile işlediğim  komik çocuksu hallerimin kahramanı Tarık Akan…
Kızım bale kursuna devam ederken, aynı okulun bahçesinde O’nun da oğlunu beklediği yıllarda sohbet ettiğimiz, ortaokulu okuduğum taş binayı satın alıp başarılı bir eğitim kurumuna dönüştüren, Yaşam Boyu Onur ödüllü duyarlı  insan Tarık Akan… Ne tuhaf aynı ödülü taşıyan bir diğer sanatçı Tanju Gürsü’yu da yine bu yıl 9 Haziran da kaybettik. Onurlu insanlar bir bir terkediyor bizi…
Tarık Akan 
Sörf ustasıydı … 
Ne kadar gayret etsede şevkatini ne çocuklarından ne de öğrencilerinden gizleyebilen, bastırdığı nüktedanlığıyla özel bir  insandı…
Bakırköy’ü ve Bakırköy’lüyü çok sever esnafla sohbetini o karizmatik duruşuyla her zaman paylaşırdı.
Ne kadar üzücü ki O’nu son kez Teşvikiye’de bir arkadaşının yine bir ölüm vedasında gördüm.
İşte …
Hep derim.
Hayatımız bir tiyatro sahnesi, o gün gelince selamlayıp inersin. 
Nurlar içinde yat sevgili Tarık Ağabeyimiz…