Geçtiğimiz günlerde kapanan Fatih Terim döneminin ardından, boşalan A Milli Takım Teknik Direktörlüğü koltuğuna, Türk futboluna hiç uzak olmayan bir isim Mircea Lucescu oturdu.

Türk insanının yakından tanıdığı Rumen teknik adama öncelikle başarılar diliyorum. Ancak, bu dileğim gerçekleşecek mi? Bu anlamda cevabın, “Gerçekleşecek” olacağından emin değilim doğrusu.

Lucescu’yla Beşiktaş’ın da, Galatasaray’ın da başındayken ikili birçok temasta bulundum. Çok iyi bir teknik adam olduğu konusunda en küçük bir tereddüdüm yok. Fakat, milli takımımız için doğru bir karar olduğuna inanmıyorum. Bu tezimin, altını doldurabileceğim nedenlerim de var. Kısaca aktarayım…

Kusura bakmayın; Lucescu bana göre son kullanma tarihi geçmiş 72 yaşında bir teknik adam. Bazı medya organlarında yer aldığı gibi alzheimer olmayabilir belki fakat, her anlamıyla doymuş birisi. Başarıya, kariyere ve üne doymuş bir insan. Paraya doyup doymadığı konusunda bir şey söylemem mümkün değil. Böylesine doymuşluğa ulaşmış bir teknik direktörün milli takımımıza nasıl bir katkı sağlayacağını ciddi anlamda merak ediyorum doğrusu. Dilerseniz kaygılarımı bu kadarla sınırlı bir biçimde dile getirip, yanılmak istediğimin de altını çizerek, gelecek günlerin Ay Yıldızlılarımıza ne getirip ne götüreceğini zamana bırakalım.

Bu arada, Lucescu’nun imza töreninde Arda Turan ve Volkan Demirel için yeşil ışık yakması belki de, mevcut tablonun en önemli figürüydü.

Evet milli takımımıza önümüzdeki zorlu mücadeleler öncesi başarı diledikten sonra, kısaca Avrupa kupalarında yoluna başarıyla devam eden Fenerbahçe ve Medipol Başakşehir’in çektiği kuralara bir göz atalım…

Avusturya’nın Sturm Graz takımını eleyen Fenerbahçe, Makedonya’nın Vardar ekibiyle eşleşti. Sanırım, çekilebilecek en iyi takımlardan biriydi Vardar. Dost ve kardeş ülke Makedonya temsilcisi karşısında Sarı Lacivertli takım, turun kesin favorisi konumunda. Çok büyük bir sürpriz olmazsa, Fenerbahçe play-off turunu geçip, adını gruplara yazdıracak.

Gelelim Şampiyonlar Ligi’nde gruplara kalmayı hedefleyen Medipol Başakşehir’e. Belçika ekibi Club Brugge karşısında başarılı iki maç çıkaran temsilcimiz rakibini Avrupa macerasının dışına itip yoluna devam etmeyi başardı. Ancak play-off turunda çekilebilecek en kötü kurayı çekti ve İspanya’nın parlayan yıldızı Sevilla’yla eşleşti. Ne yalan söyleyeyim bana, “Hangi takımla karşılaşmak istemezsin?”  diye sorulsa, vereceğim tek yanıt Sevilla olur. Toplamda beş, ardı ardına da üç kez kazanarak tarihe geçen Sevilla, yukarıda da vurgulamaya çalıştığım gibi, çekilecek en kötü kuraydı maalesef.

Ancak tabi ki bunun adı futbol ve bu oyun her türlü sonuca da açık. Ayrıca, Başakşehir Sevilla karşısında elense bile, temsilcimiz bu kez şansını UEFA Avrupa Ligi gruplarında arayacak. Bir başka deyişle Sevilla’ya kaybetmek temsilcimiz için yolun sonu değil.

Evet her iki temsilcimiz Fenerbahçe’yle Medipol Başakşehir’e ve doğrudan grup kuralarına katılacak olan Beşiktaş ve Konyaspor’a şimdiden başarılar diliyor, “Yolunuz açık olsun” diyorum.

Hoşçakalın…