Sevgili okurlarım, yalnız bir kadın olarak yaşamak zor vesselam. Göz önünde olduğumu biliyordum fakat attığım her adımı kontrol ettiklerini hatta evime getirdiğim erzak poşetlerini dahi saydıklarını bilmiyordum…  
Çarşamba pazarından meyve sebze köy ekmeği köy yumurtası köy peyniri köy çökeleği aldım ve evime geliyordum. Binamıza yaklaştığımda yan binadan komşularımdan birisiyle karşılaştım. Komşum meraklı gözlerle: "Sen yalnız yaşamıyor musun? Bu kadar erzakı ne yapacaksın? Çürümüyor mu?" Diyerek soru yağmuruna tuttu.
Beni hiç tanımayan çayını kahvesini içmediğim özel herhangi bir sohbetimizin olmadığı komşumun soruları karşısında şaşırmıştım. Ben sıcacık yürekten bir gülüşle içten bir “merhaba” beklemiştim olmadı. Lakin böyle olumsuz durumları çok fazla yaşadığımdan dolayı Antalya’da beni ağırdan hazır cevap yapmaya başlamışlardı. Komşumun meraklı gözleri arasında sorduğu soruların cevabını o an veremezsem gece uyuyamayacaktım. İğneleyici sözler karşısında sabaha kadarda stresten uykusuz kalacaktım…
Komşumun arka arkaya sıraladığı sorular karşısında sessiz kalıp gece uykusuz kalmayı göze alamamıştım: "Evet, doğrusunuz yalnız yaşıyorum. Fakat yalnız değilim. Ayrıca sizi anlamakta zorlanıyorum. Yalnız yaşayan kadınların evinde ocakları yanmıyor mu? Yalnız yaşayan kadınlar karnı acıkınca yemek ihtiyaçlarını nasıl karşılıyorlar acaba? Yalnız yaşayan kadınlar evinde yemek yapmıyorlar mı acaba?" Dedim.
Sanıyorum komşum sorularının karşılığını sorularla beklemiyordu. Karşımda kızıl bozul kesildi. Cevap verebilmek için doğru kelimeler bulamaya çalıştı ve: "Haklısın öylede." Demekle yetindi. 
Yüreğindeki sinsiliği yüzünden okumak mümkündü soruları kadar yüz ifadesi de ortaya çıkmıştı ve yüzünün renginden sorularının anlamını okumak da çok kolaydı. Bu sinsiliğin gerekçesi ne olabilirdi acaba?
Çevremizde yaşayan insanların totalini aynı kefeye koymamız yanlış olur. Aynı tartıyla tartmamız yanlış olur. Aynı tarakla taramamız yanlış olur. Maalesef çevremdeki sayısı epeyce fazla olan bu türden bazı insanları anlamakta algılamakta çok zorlanıyorum. Yalnız yaşayan kadınları göz hapsinde tutarak özel hayatlarını neden bu kadar merak ediyorlar acaba? 
Yalnız yaşayan kadınların illa da başkalarına neden ihtiyaç duyduğuna kanaat getirip erkeksiz olamayacağını düşünüyorlar acaba? 
Geçmişte benim ülkemin kadınları bağda bahçede tarlada dağda kendi işlerini kendileri yapıyorlardı. Şimdi neden başkalarına ihtiyaç duyuyorlar acaba?
Yılın uzun bir dönemini Antalya'da geçiriyorum. Çevremdeki bu tür insanları hala çözemiyorum. Kendini akıllı sanıp akıl ölçmeye kalkanlarınsa kişiliklerine şaşıyorum. Antalya Türkiye'nin göz bebeği, kılcal damarı bir şehrimizdir. Vatanımızın diğer illerindeki ilçelerindeki köylerindeki başka insanlara örnek olacak insanların olması gerekmiyor mu?  
Hani: "İnsana uzaktan davulun sesi hoş gelir." Diyorlar ya…
Belki asıl sebep Ana-vatanımdan yıllarca uzak kalmış olmam olabilirdi. Ne yazık ki, bu ülkelerle alakalı bir durum değildi. Bu bir kişilik sorunuydu, bu bir karakter sorunuydu. Bu tür insanlardan dünyanın her ülkesinde var ve gönül gözünüzle görün kafi. Başkalarını küçümseyerek kendini Kaf Dağında görenler merakınız için macera aramayın. Gözcü koyup kullandığınız yavrularınız ve gereksiz meramınız sizleri cehennem ateşine götürebilir. Ülkeyi tehlikeye sokacak çocuklar yetiştiriyorsunuz. Tıpkı sizler gibi başkalarının özel hayatına meraklı nesiller geliyor. Bilginiz olsun!.. 
Aşırı fazla merak sağlığa zararlıdır. Yalnız yaşayan kadınlar ağaç koğuğundan çıkmadılar. Onlarında eşi dostları arkadaşları var. Ailesi akrabaları kardeşleri var. Amcaları dayıları halaları teyzeleri kuzenleri var. Vatanımda bazılarınızın zihniyeti o kadar çok kirlenmiş ki, Akdeniz’e bir damla kanınız aksa okyanusu bulandıracak. Yüreği vicdanı temiz olan insanlardan uzak durun ve onlara ama fakat nokta virgül soru ve damga yüklemeye kalkmayın. O yükün altında ezilirsiniz haberiniz olsun!.. 
Sevgi ve saygılarımla