Wikileaks aracılığı ile ABD diplomatlarının sır olan raporlarının bir kısmının açıklanması ilgili ülkelerde adeta panik yarattı. Yüzbinlerce olduğu ifade edilen, açıklanmaları ile ilgili ülkeleri ve yöneticileri zora sokan bu raporlar açıklandıkça daha kimbilir neler ortaya çıkacak? Devletler arası müzakereleri yürütme sanatı ve bir devletin dış politikasının uygulanma faaliyetleri olarak tanımlanan ve siyasi, temsili ve istihbari yönleri olan diplomasi; ekonomiden kültür ve sanata, iletişimden silahsızlanmaya pek çok lanla ilgili olduğundan, wikileaks haberleri günlerdir manşettedir. Bilindiği gibi diplomasi diplomatlar tarafından, uluslararası esaslara bağlanmış kurallar içinde yürütülmektedir. Diplomatlar görev yaptıkları ülkede diplomatik ayrıcalık ve bağışıklıklardan yararlanarak serbestçe görev yaparlar. “Elçiye zeval olmaz” deyimi bunu belirleyen, günlük hayatımıza da giren bir kural niteliğindedir. Nezdinde bulundukları ülkelerde açık istihbarat yapan diplomatların ülkeleri için faydalı olacağını düşündüğü ve topladığı bilgileri içeren bu raporların belli gizlilik derecelerinin olması da doğaldır. Ve bu kapsamdaki belgeler genelde belli zamanlardan sonra açıklanır. Oysa wikileaks aracılığı ile yayınlanan belgeler; halen yaşanan, günümüzün sorunlarını, olaylarını ve bunlarla ilgili değerlendirmeleri kapsadığından birçok kesimde rahatsızlık yaratmış, bununla birlikte bazı konularda da gerçek niyetleri ortaya çıkarmıştır. Amerikalı diplomatların Avrupalı meslektaşları ile Türkiye’nin AB’ne alınması konusundaki konuşmalarından tutun Suudilerin İran hakkında ABD’ne tavsiyesine kadar bir çok konunun daha iyi kavranmasına olanak sağlanmakla beraber bazı çevreleri rahatsız ettiği de ortadadır. Wikileaks belgelerinin havada uçuştuğu bu günlerde komşumuz Yunanistan’ın eski Dışişleri Bakanı Bakoyannis hanımefendi geçenlerde İstanbul’u ziyaret etti. Halen Yunanistan’da muhalefette olan ancak geleceğin Başbakanı olarak görülen hanımefendi bazı ziyaretlerden sonra Türk-Yunan münasebetleri konusunda da inciler sıraladı. Türk Ordusunun Kıbrıs’tan çıkmamasının Türkiye’nin Yunanistan’dan toprak istediğinin işareti olduğunu; Türkiye’nin Ege Denizi’nde kıta sahalığı, kara suları ve hava sahası konularında uzlaşmaz bir tutum içinde olduğunu; yine Türkiye’nin elini Kıbrıs’tan çekmedikçe ve azınlık haklarını ihlale devem ettikçe AB’ne giremeyeceğini kanaatini belirtti. Ardından da Batı Trakya Türklerinin Yunanistan’da ehliyet bile alamadığını, mülkiyet haklarının olmadığını itiraf ederek, artık Onları Yunanlı saymaya başladıklarını ve iktidara gelirlerse azınlıklar için, pozitif ayırımcılık yapacaklarını da vaadetmeyi unutmadı. Bakoyannis’in bu acı itirafları ve Türkiye için görüş ve düşünceleri, Wikileaks furyası içinde kaybolup gitti. Kıbrıs sorununun Eroğlu ve Hristofyas arasında, Ege sorunlarının da Türkiye ile Yunanistan arasında görüşüldüğü şu sıralarda Bakoyannis’in bu beyanları “Bir jest daha yapsak” diyenlere duyurulur.