MHP  GRUP  BAŞKANVEKİLİ  OKTAY  VURAL:
“KIBRIS DAVAMIZIN TAKİPÇİSİYİZ”

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural’la, bazı temaslar için geldiği İstanbul’da, bir fırsat oluşturup eşiyle birlikte yaptığı Sultanahmet gezisinde karşılaştık. Sayın Vural’ın ve zarif eşlerinin aflarına sığınarak, tatillerinden birkaç dakikalarını çaldık ve bizi gelecekte üzme olasılığı çok yüksek olan Kıbrıs ve Kırım’daki gelişmeler konusunda kafamıza takılan soruları aktardık, bu konulardaki suskunluğumuzun nedenlerini sorduk. Sayın Vural, daha sonra daha geniş konuşmak üzere, Kıbrıs ve Kırım konusunda kendisinin ve partisinin görüş ve düşüncelerini ana hatlarıyla anlattı:
“Rusya Kırım’ı ilhak etmek suretiyle, oradaki Kırım Tatar varlığını tehlikeye soktu. Maalesef ne olduğu belli değil. MHP olarak, gelişmeleri yakinen takip ediyoruz; Kıbrıs davamızın takipçisiyiz.”

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural’la, bazı temaslar için geldiği İstanbul’da, bir fırsat oluşturup eşiyle birlikte yaptığı Sultanahmet gezisinde karşılaştık. Sayın Vural’ın ve zarif eşlerinin aflarına sığınarak, tatillerinden birkaç dakikalarını çaldık ve bizi gelecekte üzme olasılığı çok yüksek olan Kıbrıs ve Kırım’daki gelişmeler konusunda kafamıza takılan soruları aktardık, bu konulardaki suskunluğumuzun nedenlerini sorduk. Sayın Vural, daha sonra daha geniş konuşmak üzere, Kıbrıs ve Kırım konusunda kendisinin ve partisinin görüş ve düşüncelerini ana hatlarıyla anlattı.

Tarihi ve kültürel bağlarımızın kazandırdığı stratejik derinliğimiz, stratejik konumumuz nedeniyle Kıbrıs ve Kırım’daki gelişmeler bizi, Osmanlı döneminde olduğu gibi, günümüzde de yakından ilgilendirmektedir. Sürekli okuyucularımız bu konudaki yazılarımızı  hatırlayacaktır.

Osmanlı İmparatorluğu’nu tarih sahnesinden silmeyi, mirasını paylaşmayı hedefleyen Batılı ideologlar ve stratejistler, “Osmanlı’yı parçalamak için, öncelikle Mısır ve Kıbrıs ile Kırım’ı kontrol altına almak gerekir” diyorlardı. Tarih bize bu stratejinin Batılılar tarafından “başarıyla” uygulandığını göstermektedir. Kırım ve Kıbrıs’taki son gelişmeler, her iki coğrafyada da yapılan ve yapılması planlanan referandumlar, haklı olarak, “tarih tekerrür mü ediyor?” sorgulamasını gündeme getirmektedir.

Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrasında tek kutuplu hale gelen dünyamızda ABD, küresel liderliğini sürdürebilmek adına, 1990’daki I. Körfez Savaşı’yla uygulamaya koyduğu “Yeni Dünya Düzeni”ni Büyük Ortadoğu Projesi (BOP ve Kuzey Afrika’yı da kapsayan genişletilmiş  şekliyle GBOP) üzerinden hayata geçirme operasyonları, İran ve Rusya’nın Esad’ı desteklemeleri ve Putin’in inisiyatifi ele geçirmesi nedeniyle Suriye parselinde tıkanmıştı.

ABD, Rusya’nın bu atağına, dünya barışını tehlikeye sokan Ukrayna atağı ile karşılık verdi; organize ettiği Maidan protestolarıyla Rus yanlısı Yanukoviç devrildi, Batı yanlısı bir yönetim iktidara taşındı.

Bu gelişmeler üzerine Putin, 1994 Budapeşte Anlaşması’nı ve Ukrayna Anayası’nı hiçe sayarak, Ukrayna’ya bağlı Kırım’ı bir referandum oyunuyla ilhak etti. Bununla da yetinmeyen Putin, aynı yöntemle Ukrayna’nın doğusunu da Rusya’ya bağlayabilmenin yollarını arıyor. ABD de, Ukrayna’yı ve Doğu Avrupa ülkelerini Rusya’nın doğalgaz bağımlılığından kurtarabilmek için, Kıbrıs’ın güneyinden çıkarılacak doğalgazı Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştırmayı planlıyor.

Güneyimizde ve kuzeyimizde böylesine önemli gelişmeler yaşanırken, iç sorunlara yoğunlaşmamız nedeniyle, geleceğimizi karartabilecek olaylar maalesef gündemimizde gerektiği şekilde yer almıyor.

KIBRIS’TA YENİ BİR REFERANDUM OYUNU MU PLANLANIYOR?


Kıbrıs’ta da, ABD’nin bastırmasıyla, “tek kimlik, tek devlet, tek uluslar arası temsiliyet” çerçevesinde, KKTC’yi tarihe gömmeyi hedefleyen toplumlararası müzakereler sürdürülüyor.

2004’te yapılan  ve Kıbrıs Türkü’nü Rumların insafına teslim eden Annan Planı oylamasında, “hayır” demiş olmalarına rağmen, Ada’nın tamamını temsilen AB üyesi yapılan Rumların Türklere ödün vermeye yanaşmayacağı bilindiğinden,11 Şubat’tan bu yana sürdürülen görüşmelerden Türk tarafının kabul edebileceği bir sonucun çıkması beklenmiyor.

Rumlar, 2004 referandumunda “hayır” demelerine ve AB Anayası’na rağmen, tüm Kıbrıs’ı temsilen AB üyesi yapılmalarının verdiği şımarıklıkla, yeni ödünler koparmanın peşine düştüler. Görüşmeler, Rumların sonu gelmeyen istekleri nedeniyle tıkanma noktasına geldi, ama her zaman olduğu gibi, bu tıkanmadan yine Türkler sorumlu tutulacak. İki tarafta yapılacak ve hangi tarafın ne için oy verdiğini tam olarak anlamadığı bir referandumla Kıbrıs sorunu çözülmek istenecek.

Kıbrıs Türkü’nün müzakerelerden sonuç alabilmesi için, masaya kendi devleti ve kendi bayrağı ile masaya oturmaktan başka çaresi yoktur. Aksi takdirde Kıbrıs Türkü kaderini Rumların insafına terk etmiş olacaktır.

Nitekim, Haziran’da yapılacak bir referandumla noktalanması beklenen toplumlararası müzakereler, Rumların sonu gelmez istekleri nedeniyle tıkanma noktasına geldi. Rumlar, toprak ve 1974 öncesindeki mülkler konusunda “ilk söz sahibi” olmak istiyorlar. Çerçeve anlaşmada dönüşümlü başkanlık olmasına rağmen, Türklere kesinlikle başkanlık hakkı tanımak istemiyorlar. Kıbrıs’ın güneyindeki doğalgaz zenginliklerinden Türklere pay vermek gibi bir düşünceleri de yok.

MHP GRUP BAŞKANVEKİLİ OKTAY VURAL:
“KIBRIS DAVAMIZIN TAKİPÇİSİYİZ”


Bütün bu gelişmeler konusunda, MHP Grup başkanvekili Sayın Oktay Vural’ın ve MHP’nin görüş ve düşüncelerini sorduk.

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural sorularımızı şöyle yanıtladı:

Sallı: Kıbrıs’ta da Kırım’dakine benzer bir referandum oyununun hazırlıkları mı yapılıyor? Kıbrıs’taki görüşmeler Rumların çerçeve anlaşmasında olmayan ödünler istemesi, Türklere dönüşümlü başkanlık hakkı tanımak istememeleri konusunda düşünceleriniz nedir; Kıbrıs görüşmeleri nereye gidiyor?
Vural: Kıbrıs’ta, gündemimize pek yansımıyor, ama maalesef, 1974 öncesine götürecek adımlar atılıyor.


Sallı: Kıbrıs’ta, Kırım’da olduğu gibi bir referandum oldubittisiyle karşılaşma olasılığı var mı sizce
Vural: 2004’te de bir referandum yapıldı, biliyorsunuz. Annan Planı’na “evet” dedik, ama Annan Planı’na bizim “evet” dediğimiz konuya Rumlar “hayır” dedi. Şimdi orada iki bölge, iki devlet, iki egemenlik olması gerekirken, maalesef, daha büyük tavizler, toprak tavizi veriliyor.
KKTC Devleti kabul edilmiyor, aynı zamanda egemenlik sulandırılıyor. Bugün yapılan görüşmeler milli Kıbrıs politikasının temelleri aleyhine gelişiyor. Maalesef Türk kamuoyu da bu konuda yeterli bilgiye sahip değil.

Sallı:
Haziran sonunda iş bitecek deniyor?
Vural: Yani, vahim gelişmeler var orada.

Sallı:
MHP ne düşünüyor Kıbrıs’taki u gelişmeler konusunda?
Vural: Kıbrıs’taki görüşmeleri ve gelişmeleri yakinen takip ediyoruz, ama Türkiye’nin gündemine gelmiyor, maalesef. Kıbrıs davamızın takipçisiyiz.
Kırım meselesi de, aynı şekilde, çok ciddi bir konu, ama gündemimizde gerektiğince yer almıyor.

Sallı:
Sayın Mustafa Cemil Kırımoğlu ile de görüştüm; Kırım’ın Ruslar tarafından ilhakını değerlendirirken, 1994 Budapeşte Anlaşması’ndan söz etti. Bildiğiniz gibi, nükleer silahlarını teslim etmesi karşılığında ABD, İngiltere ve Rusya Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü koruyacaklarını garanti etmişlerdi. Fakat, Budapeşte Anlaşması’nda verilen sözler tutulmadı.
Vural: Şu anda da bakıldığı zaman, maalesef Rusya Kırım’ı ilhak etmek suretiyle, oradaki Kırım Tatar varlığını tehlikeye soktu. Maalesef ne olduğu belli değil. MHP olarak, gelişmeleri takip ediyoruz; Kıbrıs davamızın takipçisiyiz.

Sallı:
İnşallah, Kıbrıs’ta da, Kırım’da olduğu gibi, bir durum yaşamayız.
Vural: İnşallah.. Bizi yakından ilgilendiren gelişmeleri yakından takip ediyoruz; takip etmek zorundayız.

MHP Grup Başkanvekili Sayın Oktay Vural’a ve zarif eşlerine, tatillerinden zaman ayırarak sorularımızı yanıtladıkları için çok teşekkür ediyorum.