Sevgili Okurlarım! Yüzyıllardır medeniyetimize balta vurmanın hesaplarını yapanların tekerlerine çomağı soktuk. Yollarını kestik, hain planlarını kirli oyunlarını deşifre ettik.. Yüzyıllardır oynanan planlanan oyunları içimize sızdırdıkları “TRUVA atları” ile gerçekleştirmeye çalıştılar. Şimdi
Hanedanların ve Tapınakçıların içimize sızdırdıkları ajanlarını tek tek deşifre ediyoruz!

Bu topraklardan kanlı ellerini çekmeleri gerektiğini bu toprakların kanla şüheda ile alındığını onlara söylediğimizde bizleri kaale almadılar. 11 Eylül'de yazdıkları oyun kendi başlarına yıkıldı. Dünya ne olduğunu gördü!  Yazdıkları oyunlar ve sahneleri başlarına yıkmaya ant içtik. Dünya artık onların sahnesi olmayacak!  Bundan böyle yaptıkları her gizli anlaşma, kirli oyun, kanlı pazarlık  gizli kalmayacak!

Bu  yazımda sizlere Hanedanların Tapınakçıların en hain planlarını, kirli tezgahlarını Vatikan’ın İslam Dünyası içine sızdırdığı ajanlarını en önemlisi  “Gizli Kardinalini”  yazacağım.
Öncelikle kardinal ne demek onu açıklamak gerekir. Hristiyanlıkta ki Katolik mezhebi  reisini seçen meclisin azası olan başpapazların her biri. Bu ünvanı taşıyanlar kardinaller meclisini meydana getirirler. Vekil kardinal tabiri Roma piskoposluğu  vazifesinde, papaya vekâlet eden kardinal için kullanılır. Hristiyanların din adamlarına prétre, yani "papaz ve keşiş" denir. Ortodoksların en büyüğüne patrik, orta derecelerdeki papazlara pasteur denir. İncil okuyucularına kıssis, kıssisin üst derecesine üskuf ismi verilir. Bunlar bizdeki müfti karşılığıdır. Üskuflerin yüksek derecesindekilere evéque veya piskopos, daha yükseklerine arşövek veya matran adı verilir. Bunlar kadıları, yani hakimleridir. Kilisede ayin yaptıranlara cosilik, aşağı derecedekilere curé veya şemmas ve kilise hizmetçilerine ermite veya şemamise denir. Yalnız ibadetle meşgul  olanlara rahip  denir. Papa Roma’dadır. Bundan sonrakiler kardinal diye tanınır. Kardinal olmak için papaz olmak şarttır. Kardinaller, kral ailesindeki prenslerle aynı seviyede tutulmuşlardır. Kardinallik, bütünüyle kilise hukukuna dayanır. Kilise hukuku kardinallerin vazifesini şöyle tarif eder: "Kardinaller, papalığın senatosunu teşkil ederler. Katolik kilisesinin idaresinde onun başlıca müşavir ve yardımcılarıdır. “Yeni kardinal atama papanın yetkisindedir. Papa kardinallerden meydana gelen bir toplantıda yeni kardinallerin adlarını açıklar. Papanın seçiminden sonra halka açık bir törenle kardinallere kardinallik simgeleri olan kırmızı başlıkla yüzük takılır.
Papa'yı seçen, danışmanlığını yapan başpapazlardan her biri. Kardinaldir. Bunlar bilinenlerdir, birde gizli kardinaller vardır. PAPA'NIN GİZLİ KARDİNALLERİ (PECTORE)ler Ritüelleri ve seçimleri gizlidir, bu kardinaller her ülkeden seçilen insanlardan oluşur... Bir nevi misyonerlerin üstünde bir yapılanmadır.

Çok çok ilginç olanı ise Rastlantı bu ya, 1995'den bu yana Türkiye'de Diyalogla yatıp Hoşgörüyle kalkanlar, ne hikmetse tıpkı Vatikan ağzıyla konuşarak Terörist bir örgütle Türkiye Cumhuriyeti'ni "Diyalog ve Hoşgörü" yutturmacasıyla, kendi deyimleriyle, "Diplomatik" görüşmelerde bulunmak üzere, eşit taraflar olarak "Diyalog Masası'na oturtmaya uğraştılar. Hala da uğraşıyorlar... Vatikan bu gelişmeleri nasıl değerlendirdi, bilinmez,  ama  Dönemin Papası  II. John Paul, sessiz sedasız bir atama yapıyordu .  21 Şubat 1998'de resmiyet kazanarak yürürlüğe giren bu atama olayı  ile Kardinaller Koleji'ne (Vatikan'ın Senatosu) 20 yeni Kardinal atanıyordu. Böylece bu Papanın ölümünden sonra yapılacak olan seçimde oy kullanma hakkına sahip olan Kardinal sayısı 122'ye yükseltiliyordu.. (Gerçekte 166 Kardinal var. Bunlardan 80 yaşının üstündekiler oy kullanamıyorlar). Yeni Kardinallerden ikisi de Amerikalıydı. Bunlardan biri Türkiye'deki "Diyalog ve Hoşgörücüleri" yakından tanıyan Şikagolu Francis Kardinal George diğeri de eski Denver Başpiskoposu James Kardinal Stafford'du. Ancak ilginç olan bu değildi. Papa II. John Paul neredeyse 100 yıldır uygulanmayan bir "Papalık Hakkını" da bu atamalarda kullanmıştı. Vatikan terminolojisinde "in pectore" diye bilinen bu uygulamaya göre Papa 20 Kardinaline ek olarak iki de "in pectore" yani Gizli Kardinal atamıştı.  Söz konusu sözcük Latince "Kilisenin bağrına bastığı gizli evladı" anlamına gelmektedir. Diğer bir anlatımla "in pectore" ile yıllardır. Vatikan'ın "gizli" hizmetinde çalışan ve fakat kendi ülkesinde  kimliğini gizleyen başka  dine mensup  iki kişi şu anda Vatikan'da Kardinal yapılmış bulunuyorlar.Pectoreler mensubu olduğu dinin dışında gizli oldukları görev aldıkları dinin kutsal emarelerini ve kutsal  yerlerini ziyaret etmez. Sakal bırakmaz ..!  Papanın özel Görüşme" yapmasından sonra Kardinalliğe getirmeye uygun gördüğü bu kişilerin kim oldukları şu anda Papa dahil sadece 7 kişi tarafından biliniyor. Geleneğe göre Papanın bu şahısların kimliklerini ölümünden önce açıklaması gerekiyor, yoksa bu kişilerin "in pectore" statüleri kimlikleri açıklanmadan sürecek. Yıllardır Vatikan'ın isteklerini yerine getirerek "Gizli Katolik" olarak çalıştıkları ve bizzat Papanın dediğine göre gerçek kimliklerinin açıklanması halinde ihanetleri nedeniyle kendi ülkelerinde öldürülebilecekleri, ihtimali bulunan bu iki kişi acaba kimdir?  Soğuk savaş yıllarında CIA hesabına çalıştığı bilinen Papa II. John Paul’un Vatikan’daki Mafyası OPUS DEI' nin Orta Doğu’da hangi  Liderlerle kol kola ve sermayesiyle iç içe olduğu biliniyor. Birkaç yıl içinde çok hazin bir "aldanışla karşılaşmasınlar diye Orta Doğu'nun Müslümanları bu soruyu kendilerine sorsalar iyi ederler, kanısındayım. Haksızıyım?

Dostlarım şimdi gelin biraz Beyin fırtınası yapalım. Yıllardır yurt dışında yaşayan görünürde Müslüman aynı zamanda cemaat lideri veya hocası efendisi  FETÖ Lideri Fethullah Gülen. Yahudilerin ve Hıristiyanların en önemlisi istihbarat örgütlerinin ve gizli servislerin, siyonistin den masonuna kadar vb. küresel güçlerin, lobilerin koruduğu, kolladığı birisi olabilir mi? Ne dersiniz?  Bu Gizli Kardinal hususunu düşünmek gerek.Sevgili  Dostlarım  yaptığım araştırmalara göre kendi fikrimi söylemem gerekirse FETÖ Lideri Fethullah Gülen’in  15 Temmuz’ da belgeler ile CIA ajanı  olduğu  tescillendiğine göre Vatikan ve Haçlı dünyasının  Gizli Kardinali’de  olabilir mi? Acaba FETÖ Lideri Hiç Kutsal mekanımız olan kutsal topraklarda bulunan  Kabe-i Muazzama  ziyaretinde bulunmuş mu? Neden Sakal  bırakmıyor ? Ve yıllardır Neden Dinler arası diyalog ve hoşgörü  felsefesinden hareket ederek İncil’den ayetler okudu ? Kafanız karıştı değil mi ? Bunları bir düşünmenizi  istiyorum.!

 Batılı Haçlı Siyonist güçleri ateşimizin küllendiğini fark ettiği  "Viyana Bozgunun dan beri, bu ateşi tamamen söndürmek ve kendisinin kokmuş, çürümüş nizamını biz inananlara tatbik etmek sevdasıyla 500 yıldır elinden geleni ardına koymadı.  Evvelâ emellerini cebren tatbik etmeye kalktılar; İslâm'ın ışıldayan keskin kılıcı karşısında muvaffak olamayacaklarını tez vakitte tecrübe ettiler. Bu yöntem ihtimâl dairesinden ayrıldıktan sonra, en iyi bildikleri yöntem olan kahpeliğe, içeriden fitneciliğe başvurdular. Batının Ayasofya’sını elinden alan, Kudüs'e hakim olan, Roma'yı titreten, ümmeti bir sancak altında bir araya getiren Devlet-i Aliyye ortadan kaldırıldı. Bundan sonra Batılının biricik gayesi yeniden bu ateşin bir araya gelmesine mani olmaktı. Bunu da başaramadılar.
 
 15 Temmuz darbe ve işgal girişimi dış destekli idi arkasında Çok unsur vardı bunu geçmiş yazlarımızda belirttik. Bu arada küçük bir anekdot ile de sizlerin kafalarında biraz daha soru işareti uyandırayım
15 Temmuz 1099 yılı Kudüs’teki Fatımîlerin teslim olması ve sonuç olarak Haçlı Ordusunun Kudüs’e girip zafere ulaşmasının ardından, Haçlı Askerlerinin  şehre girmelerinin tarihidir. Ve Kudüs tümüyle tapınakçılar tarafından kılıçtan geçirilmiştir. Darbe ve işgal girişimide rastlantımıdır bilmem ama
15 Temmuz’da gerçekleştirilmeye çalışıldı. Acaba Mesajmıydı?  Bu tarih özellikle mi seçilmişti? Neyse O da çıkar ortaya..!

  Bu millet geçmişte olduğu gibi bazı olayların ve yaşanılanların farkına varıp bir olup milli birlik ve beraberlik sergileyip atalarından aldığı değerlerle hareket ederek dış güçlere net mesajını verdi. Tanka topa tüfeğe kafa tuttu bu millet!  İdeolojik ve sosyolojik açıdan dinsel ve ırksal farklı olsak da mozaik bir millet olduğumuzu anladılar. Batının içeride ki ihanet şebekesinden şiddetle talep ettiği en temel husus ise, Müslüman İnsanının varlık kaynağı olan İslâm'dan ve İslâm'ın renklendirdiği aksiyoner ve hakim mizacından tecrit edilmesiydi.

Ergenekon davalarıyla birçok TSK mensubu görevden uzaklaştırıldı. Boş kalan kadrolara Müslüman maskesi altında gizlenen, Batılı Efendilerinin verecekleri emirleri tatbik etmek için sırada bekleyen yeni hainler göreve getirildi. Acaba üzerimizden gecen uçaklar-helikopterler-tanklar en önemlisi kendi insanına ateş eden Şerefli üniforma içine girmiş hainler  Müslüman kılıklı kardinallerinden emir alıpmı uyguladılar bu girişimi, paçaları sıkışınca da kapağı yurt dışına atanlar CİA-NATO - ve gizli servis -küresel güç destekli hareket eden zihniyet bunlara nasıl emir verdi de bu millete kurşun sıktılar?

  İslamdan, Türklükten fersah fersah uzaktaki bu Vatikan’ın Gizli Kardinali sözde İslam adına İslam Âleminin Türkiye içerisinde genç neslimizin algısını kendi çıkarları için kullanıyor olması, ve bu yapının misyonerlerin üstünde de bir yapılanma olması en önemlisi  dikkat edilmesi gereken diğer husus ise cemaat denilen Bu Çete yapılanmasına  ait okullarının olduğu sömürü ülkelerinde, sömürü devleti olan İngiltere’nin ve kraliyet ailesinin izni olmadan kuş uçmaz. Bu da ayrı bir boyuta kapı açıyor cemaat eşittir-yeni dünya düzeni kurucuları, Vatikan, istihbarat örgütleri küresel güçler vs. gibi.

 Peki, Hiç tersini düşündünüz mü? Yani Vatikan’da kardinal olduğu halde gizlice İslam’a inanmış ve iman etmiş, gönül vermiş papazlar hatta kardinaller olamaz mı? Neden olmasın? . Size  kısa bir anektod

"Rahmetullahi aleyh!" Fatih Sultan Mehmet Han, vefat etmeden önce son seferine hazırlanırken, Roma'dan bir mektup almış. Mektupta Hristiyan bir kardinal, ' Efendim, ömrümün son zamanını kendi vatanımda geçirmek dilerim. Beni, İstanbul'da bir kiliseye almanız mümkün mü ? ' diye ricada bulunmuş. Sultan Fatih çok sinirlenmiş, kardinale emir göndermiş: Görevimiz tamam olmadan asla!"

"Eyvallah Sultanım!"

"Mektubu yazan Fatih'in çocukluk arkadaşı Sadık'tır. Sultan Mehmet, İstanbul' u fethederken Sadık' ı Hristiyan kimliğine büründürmüş, kiliseye yerleştirmiş. Sadık yükselmiş, yükselmiş, kardinalliğe kadar ilerlermiş. Derler ki , Fatih zehirlenmeseydi de, son seferinde Roma' yı fethetseydi; Sadık'ı Hristiyan dünyaya papa yapacaktı!

"Sadık, o günden sonra kilisede bir zincir oluşturmuş. Ajanlar yetiştirmiş, papaz diye kiliselere yerleştirmiş. Sultan Abdülhamit' e kadar bu silsile devam etmiş. Sultan Abdülhamit, Sadık'ın mirasını devam ettiren kişiye, kimsenin bilmediği özel bir sandık, sandığın içinde özel bir sancak göndermiş! "Kaynak: Teşkilat - Selman Kayabaşı -sayfa 74/75-


 Diyoruz ya onların kurguladığı bir oyun varsa Allah’ın da bu oyunu bozacak kudreti vardır.
Son olarak bir ilginç konuya değinmeden edemeyeceğim.  Darbe girişimine kalkışanların sorgulama esnasında üzerlerinden 1 dolarlık banknotlar çıkıyor. . Enteresan Peki 1 Doların Sırrı Neydi?

Sistem öyle dizayn edilmiş ki;
Şifre  seri numaralarında
F serisi En üst Düzey Örgüt Üyelerine dağıtılmış,
C ve J serisi örgütün daha alt kademelerinde olanlara ve İş Adamlarına verilmiş...

Daha başka enteresan konu ise  bu dağıtılan 1 dolarlık banknotların
FETÖ Örgüt Lideri Fetullah Gülen tarafından okunmuş olması. Ne kadar Tuhaf değil mi?

 1 Dolar şeytani yapının simgesi masonlar-İlluminati-ve gizli yapılanma tarikatların sırlarını taşıyan sembol meraklısına, açık kaynaklara 1 dolar yazın sayfalarca makale ve kaleme alınmış yazılar çıkacaktır.
Hacının Hocanın milli eğitimle - silahlı kuvvetlerle- emniyetle ve benzeri çeşitli devlet kurumlarıyla ne işi var.? Bunun arkasında  CİA var... Nato var ve bu na benzer dış yapılanmalar var. Uyanık olalım milletçe. Haçlı  kafirler  ve uzantıları olan küresel güçler ve bunlara hizmet eden istihbarat  örgütlerinin bu topraklara fitne tohumu ekmesine müsaade etmeyelim. 15 Temmuz ‘da  darbe yapmaya kalkışanların arkasında ki dış bağlantılar ve destekleyen  yapılar deşifre edildi. Dış güçlerin Türkiye projesi çöktü...!
BU MİLLET SİZE GEÇİT VERMEZ..!

Onlar tuzak kuruyorlar. Allah da tuzak kuruyordu. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır.
Enfal Suresi 30. Ayet.