Adam döndü kadına “İsmin içimdeki mahşeri mağaranın duvarlarında yankılanıyor” dedi. Kadın boş gözlerle baktı. “Ben derde düşerken sen gönlümden kalkıp gittin” dedi içinden.

 Ve ekledi Kadın “Hiçbir bıçak dilden daha keskin değil. Biliyorsun ve bile bile beni kırıyorsun” sesi titremişti son sözü söylerken. Bu defa adam aldı sözü “Sensiz ne kadar bensiz olduğumu biliyorsun değil mi?”.

Kadın gülmeye çalıştı. Dudakları titredi. Gürleyen gökyüzüne aldırmadan yarı alaylı gözlerle adamı süzdü.

“Ne sen söyledin. Ne de ben söylettim. Ziyan edilmiş bir aşkın bahtsız bedevileriyiz.” Dedi.

Adam kadına bir adım daha yaklaştı. “ sensizliğe dayanamam. Sen bir kez sustun. Ben bin kez düştüm kör kuyulara.” Dedi. Onun da sesi titriyordu. Ve ekledi. “Oysa alabildiğince mavi bir sevdaya yelken açmıştım. Sen olacaktın deryam.”

“Seni gönlümden kıskandığım vakitler geride kaldı” dedi. Elleri en az yüreği kadar titriyordu kadının. Nefesini teninde hissetti adam. Son sözü yüreğini saran boşlukta yankılandı. 

Adam, “Yoksa öldüm mü?” Diye sordu. “Ölüler sevmez bir tek. Sevemez. Yoksa ben mi öldürdüm seni?” bir adım daha yaklaştı kadına.

“Ölmedim. Aksine canlandım.” dedi. Ne demiş şair Can Yücel; “Vakti gelince gitmenin adıdır gün batımı. Ömürden, gönülden, gülden.

Kadın adamın yaklaştığı adımlar kadar uzaklaştı adamdan. Hayatından, gönlünden, gözünden.

“Vakti gelen hikâye yola çıkar. Kendi hikâyemi yazmaya gidiyorum. Sensiz…” dedi.

Adam bakakaldı ardından sessizce. Can Yücel’in şiiriyle uğurladı sevdiği kadını yeni sevdalara…

Ne hesabını veremeyeceğim bir günüm oldu ne de vicdanımı lekeleyen bir geçmişim….

Ne hissettiysem onu söyledim, onu yaşadım.

Yaşadığım bir tek andan bile pişmanlık duymadım.

Asla keşkelerim olmadı.

Hiçbir zaman kendimle vicdan mahkemesi yapmak zorunda kalmadım.

Karşıma bazen gerçek yüzler, bazen sahteler çıktı ama olsun ben yine sadece hislerimle yaşadım.

Asla sevmediğim birine seni seviyorum demedim, ya da asla birini severken karşılığını beklemedim.

Dostluğuma değer biçmedim, sevgime ise hiçbir zaman sınır çizmedim.

Sevdiysem sonuna kadar gittim, bitirdiysem öldürse de hasreti geriye dönmedim.

Bazen çok kırıldım, bazen belki de kırdım.

Ama hata insana mahsustur dedim. Affettim, af diledim.

Kimileri birden fazla kırdılar kalbimi ama ben onları yine de affettim.

Onlar belki beni saflıkla yargıladılar. Belki de içten içe sinsice güldüler.

Ama asıl unuttukları şuydu. Ben aldanmadım.

Aldanan her zaman kendileri oldular ama bunu anlayamadılar.

Bir insan kaybının ne olduğu bilemedikleri için…

Kaybetmek onlar için bir alışkanlık haline geldiği için…

Oysa ben hiç insan kaybetmedim.

Sadece zamanı geldiğinde vazgeçmeyi bildim o kadar.

Sevda kaçsın çayınıza.