Son yıllarda İş Bankası Cem Yılmaz, başka bankalar Mustafa Keser veya televizyonlarda komik figürlerle veya fazla akıllı olmayan şarışınlarla reklam yapan bankalar sosyal içerikli işlevlerini yerlerine getirmiyorlar. Bankaların üst düzeydeki karları Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı rahatsız ederken verdikleri hizmetler için istedikleri paralar artık akıl almaz meblalara erişti. Kimse bunlara dur demiyor. Özellikle Ziraat, Halk ve Vakıfbank gibi bankalar sorumluluklarını ne açıdan yerlerine getiriyorlar. Bunları irdelemekte büyük yarar var. Bunlarınbaşında vakıfbank geliyor.
Türkiye’nin önemli devlet bankalarından Vakıfbank özellilkle Türkiye’de oluşan vakıfları desteklemek için kurulmuş bir kurum idi. Bu açıdan kârının belirli bir bölümünü Vakıflar Genel Müdürlüğüne ve vakıflara aktarmak zorundaydı. Son ortaya çıkan gelişmeler çerçevesinde Vakıfbank’ın son üç yılda çok büyük kârlar yaptığı açıklandı. Buna karşılık Vakıfbank’ın Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne son 5 yılda aktarması gereken takriben 800 milyon TL’yi hiçbir şekilde aktarmadığı ortaya çıktı.
Bankalar Avrupa bankalarının aldığı ücretlerin 10 katına yakın ücretleri almaktadırlar.
Vakıfbank’ın bir diğer özelliği de kârından büyük bir payı bayan voleybolcular takımına ayırmasıdır. Muhakkak bir bankanın sporu desteklemesi özellikle bayan sporuna destek vermesi kıvanç verici bir gelişmedir.
Fakat sosyal içerikli başka hiçbir projeye yaklaşmayan Vakıfbank’ın spora gösterdiği ilginin dışında son zamanlarda verdiği hizmetlerden aldığı paralar Türkiye’nin pahalı bankaları olarak öne çıkan Akbank, Garanti Bankası ve Yapı Kredi’nin neredeyse üstündedir.
Aynı şekilde kurulan vakıflar Vakıf Genel Müdürlüğü’nün tavsiyesi üzerine hesaplarını Vakıfbank’da açtırırlar. Hedef bu konuda Vakıfbank gibi işlevi vakıflara yönelik bir bankanın hem ciddi bir hizmet vermesi hem de vakıfları desteklemesidir. Baktığımız zaman Vakıfbank’ta hesap açtıran bütün vakıfların artık Vakıfbank’ı terk ederek başka ticari bankalara gittiğini ve daha iyi şartlarda çalıştığını görüyoruz.
Son yıllarda bir yönetim değişikliğine de sahne olan Vakıfbank’ta üç yıldır Genel Müdürlük yapan kişi gidip eski bir politikacı bu göreve gelmiştir. Eski Genel Müdür’ün neden gittiği açıklanmıştır.
Vakıflar Genel Müdürlüğüne para aktarmayan bu Genel Müdür vakıfları dışlayarak tamamı ile kâra yönelik bir işlem içine girmiş ve yaptığı tek ciddi sponsorluk işi de voleybola verdiği destek olmuştur.
Aynı gelişmeleri Vakıf Emeklilik’te de görmek mümkündür. Vakıf Emeklilik bugün hükümetin ciddi bir şekilde desteklediği bireysel emeklilik konusunda adım atmaktan çekinen, yurt dışında böyle bir hizmet isteyenlere nasıl yaklaşacağını bilmeyen bir kuruluştur. Bankaları Türkcell’in yönetimine getirilerek ödüllendirilmiştir.
Artık Türkiye’de bankalar özellikle amaçlarına yönelik hizmet verirlerse bu önemli bir gelişme olur. Ziraat Bankası’nın tanımsal kredileri, Halk Bankası’nın halk ve üretici’ye daha fazla kredi vermesi işlevlerine uygun gelişmelerdir.
Vakıfbank’ta bugün kredi almaya çalışan vakıflar veya başka sivil toplum örgütleri büyük güçlüklerle karşılaşmaktadırlar. Kâr her zaman bir bankanın ilk amacı olmamalıdır. Muhakkak kuruluşlar kâr etmelidir fakat bunu halkın ve vakıfların sırtından yapmamalı ve Vakıflar Genel Müdürlüğüne aktarılması gereken paralar aktarılmalıdır. Bunlar yapılmadığı takdirde Vakıflar Genel Müdürlüğü yaşamak için elindeki vakıf mallarını satmak zorunda kalır ve bu herhalde çok akıllıca bir girişim olmaz. Vakıfbank’ı ciddi bir şekilde izlemekte yarar var.
Bu banka ve devlet bankaları nereye gidiyor?
Nerelerde hata yapıyor?
Denizbank gibi kuruluşlar niye bu kadar yüksek ücret alıyorlar.
Ne kadar işlevinin dışında düştü?
Bunları kamuoyunun STK’ların ve devletin izlemesi şarttır.
Bu örneği bir çok banka içinde verebiliriz. Halkımız ve STK larımız bu konuda yeteri kadar tepki vermiyorlar. Bu da bankaların at oynatmasını beraberinde getiriyor.