Seçmen, seçimlerde oy verme hakkı olan kimsedir. Kütükte adının kayıtlı olma şartı da vardır. Tabi bu kütük bizim bildiğimiz kesilmiş ağaç gövdesi değildir.
Seçmen etten kemikten yaratılmış bir ademoğludur.
Seçmen kendisini hayatı boyunca refah içerisinde yaşatacağını düşünerek bir aday veya partiye oy vermez.
Seçmen neden ise seçim arifesinde mevcut değerine değer katar. Altın, dolar ve Euro olsun, hisse senetleri veya faiz olsun hepsini sollar ve en değerli olarak oy avcılarının baş tacı yapılır.
Seçmen her zaman seçmen olduğunun bilincindedir ve bunu zaman zaman dillendirir de gerek gördüğü zamanlarda…
Lakin onun seçmen kimliğine seçmen kütüğünde adının yazılması ile büründüğü düşünülür.
Siyasiler bunu böyle bilsin dursunlar ama seçmen eğitimli olsun veya olmasın siyasi gücünün farkındadır.
Gölgelerin gücü adına güç bende artık diyen bir seçmenle karşı karşıyayız.

“MAAŞA ZAM, İŞE SON”

Anneme, “CHP Lideri maaşına zam yapacak ve iki ikramiye maaş verecekmiş. Oyunu verir misin?” diye sorduğumda aldığım cevap net;  “Ben onun verdiği zammı da istemem, ikramiyeyi de… İşçileri işten çıkartıp, onların parasını bana verirse de hiç razı olmam”
Maaş veya ikramiye vaatleri ile insanların birden bire dünya görüşlerini değiştiremez, maneviyatlarını satın alamazsınız.
“Mesela gençler artık anne ve babalarının sözünü dinlemek zorunda kalmayacak ve yapacakları her şeyi özgür bir şekilde izin almadan yapabilecekler” diye bir vaatte bulunsanız siz anne babaları evlatlarından ayırabileceğinizi düşünebilir misiniz???
Esas sorunun ne olduğunu biliyor musunuz? Esas sorun partilerin seçim beyannamelerini hazırlarken tabanına ve seçmenine değil, tavan ile siyaset bilimcilerden yardım almasıdır.
“Seçmen ne yer, ne içer, nasıl yaşar, ne düşünür ve nasıl bir hayali vardır” araştırmadan bir çırpıda beyanname hazırlanır ve medyaya servis edilir.
Seçmene boş vaatler zamanında çok yapıldı,  o nedenle artık yapılan vaatleri tartmadan hesap yapmadan halkımız her söylenene inanmıyor.
Vatandaş vaatlerden ziyade can yakanların yaptıklarının yanına kar kalmasından şikayetçi olduğu unutulmamalıdır.
Vaatlere inanmadığı için seçim sözcüklerine kulaklarını tıkayan ve tercihini boş olarak kullanmakta kararlı olan hatırı sayılır bir seçmen kitlesi bulunmaktadır.
Hatırı sayılır bu kitlenin varlığının nedenini Platon’un şu sözüyle taçlandırmak isterim; “Kötülüklerin ilki ve en büyüğü, haksızlıkların cezasız kalmasıdır”