ABD-KUZEY KORE KRİZİNİN ŞİFRELERİ

Çin’in Yeni İpekyolu kuşağı tamamlandığında, bundan yalnızca ABD değil, bütün dünya ekonomileri olumsuz etkilenecek, dünyanın üretim mekanizması ve ticaret yolları bütünüyle Çin’in kontrolüne geçmiş olacaktır. Bunun yanı sıra,  küresel çapta geçerli para birimi olarak, dolar yerine Bitcoin’in kullanılmaya başladığını düşünün.. ABD’nin bu egemenlik değişikliğini kabul edebilmesi mümkün değildir. Yani Uzakdoğu’da sular ısınmaya devam ediyor.

Küresel çapta yeni bir para biriminin egemenliğini sağlayabilmek için, 1988’den bu yana sürdürülen çalışmalar, çatışmalar sonunda ABD- Kuzey Kore krizi olarak su yüzüne yansıdı. Ortadoğu’nun kontrolü konusunda ABD derin devletinin bileşenleri olan Pentagon- Lockheed Martin- Donalt Trump üçlüsü ile Rohtschild Ailesi ile bileşenleri olan Rockefeller, DuPond ve Morgan arasındaki iktidar savaşı giderek derinleşirken, bu gerginliğin bir yansıması olarak Kuzey Kore krizi gündemimize bir nükleer bomba gibi düşüverdi.

Kuzey Kore krizi ve sonuçları bütün dünyada sorgulanıyor. Piyasalarda, “Yeni bir küresel krizin ayak sesleri mi?” sorgulaması yapılırken, Uzakdoğu’da tedirgin bir bekleyiş başladı. Kuzey Kore lideri Kim Jong-un’un son açıklamalarıyla krizin tansiyonu biraz düşmüş gibi görünse de, ABD açısından tehdit algılamasında bir değişiklik yok. 

Uzakdoğu’da sular içten içe kaynamaya devam ediyor. Son gelen haber BAD ile Çin arasındaki güç gösterisinin ürkütücü boyutlara tırmandığını gösteriyor. ABD Savunma Bakanı Mattis, “Eğer Kuzey Kore, Guam dahil, Amerikan topraklarına füze ateşlerse, iş hızla büyüyebilir. Bu, ‘savaş başladı’ demektir” derken, Çin Merkez Askeri Komisyon Başkan Yardımcısı Fan General Çanglong, ABD’nin Tayvan, Güney Çin Denizi, Bölge Yüksek İrtifa Hava Savunması (THAAD) konularındaki yanlış hareketlerinin iki ülke ilişkilerini olumsuz etkilediğini savunuyor. 

GERGİNLİĞİN KAYNAĞI: YENİ İPEKYOLU PROJESİ

Uzakdoğu’da neler oluyor, krizin sürmesi durumunda neler olabilir?

Çin’in Yeni İpekyolu Projesi yeni dünya düzeninin ana hatlarını ve küresel lideri belirleyecek. ABD/Pentagon ne pahasına olursa olsun bu projenin önünü kesmek zorunda, çünkü küresel liderliğini sürdürebilmesi bu konudaki başarısına bağlı. Üç kıtayı denizlerden ve karadan birbirine bağlayacak olan Yeni İpekyolu’nun hayata geçmesi demek, küresel üretimin ve ticaret yollarının Çin’in kontrolüne geçmesi demek. Doların tahtına Yuan’ın ya da Bitcoin’in oturması demek.. Yani ABD’nin küresel liderliğinin sonu demek..

Burada unutmamamız, gözden kaçırmamamız gereken gerçek,, ‘küresel çapta, değişim birimi olarak, hangi para birimi egemense, o paranın sahibi dünya egemeni olur’ gerçeğidir. 

Dolar yerine bir başka para birimini koyma konusunda 1988’den bu yana sürdürülen çalışmalar, Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrasında tek kutuplu kalan dünyamızda yeni bir boyut kazandı. 

Amerika’nın derin devlet egemenleri, küresel liderliklerini, doların arakasına Ortadoğu petrollerin koyarak sürdürmek isterken, Rothschild destekli neo-conlar, İsrail merkezli bir enerji terminali oluşturma hazırlıkları yapıyorlardı. Günümüzde, ABD derin devletinin silah gücüyle Rothschildların para gücü arasındaki iktidar savaşı giderek derinleşiyor. ABD derin devleti, yani Pentagon Ortadoğu’daki hedeflerine kısa zamanda ulaşamazsa, bu kez karşısına dikilecek Çin’in Yeni İpekyolu Projesi’yle mücadele etmek zorunda kalacak. Çin’in, dünyayı karadan ve denizlerden kuşatacak olan Yeni İpekyolu Projesi, ABD’nin korkulu rüyası. 

ABD derin devleti Pentagon ile silah sektörünün en güçlü ismi Lockheed Martin, Trump’ı iktidara taşımakla, Amerika’yı silah gücüyle kontrol altına almayı hedefleyen Rothschild Ailesi ve destekçilerinin karşısına bir şirket yöneticisini dikmiş oldular. Çünkü, Trump ile Rothschildlar, başarıya giden yolda aynı silahı, yani parayı büyük ustalıkla kullanmasını çokiyi biliyorlar. 

Göreve başladıktan sonra Trump’ın ilk işi, 2008 küresel krizi öncesinde yatırım bankaları CEO’larının kağıt üzerinde ürettikleri ve tedavüle soktukları trilyonlarca sanal doları geri çağırmak olmuştu. Trump, bu hamleyle,  Rothschildlar’ın ekonomik gücünü tırpanlamayı hedeflemişti. Çünkü parayı bir bir güç, bir silah olarak kullanmakta oldukça deneyimli ve başarılı olan Rothschild Ailesi, 1988’den bu yana hazırlıklarını yaptıkları kripto para denilen Bitcoin hayata geçirildiğinde, Trump’ın doları geri çağırmasının hiçbir anlamı olmayacak. Kriptoloji bilimini kullanan digital ve sanal para birimi olan matematik temelli Bitcoin ayrı bir yazı konusudur. Bugün, Bitcoin konusunu ABD-Kuzey Kore krizi bağlamında irdeleyeceğiz.

TRUMP BİTCOİN’İ YENEBİLECEK Mİ?

Trump’ın işbaşı yapar yapmaz doları “güvenli limana” yani ABD’ye çağırması ve üretime yönlendirmesiyle Bitcoin tırmanışa geçti. 

Trump, patavatsız davranışlarına rağmen, genlerinden kaynaklanan üstün bir ticari zekaya sahip.. Bu nedenle yükselişini önleyemediği Bitcoin’in kontrolünü Rothschild Ailesinden alabilmeyi hedefleyen bir politika izlemeye başladı. Bunu başarabilirse, hen Btcin’i hem de ABD’nin korkulu rüyası Yeni İpekyolu kuşağının kontrolünü ele geçirebilirdi. Trump ve arkasındaki derin devlet ekibi bu iki konuda hamle üstüne hamle yapıyordu. Çünkü, Bitcoin’in küresel çapta geçerli bir para birimi olarak dolaşıma girmesi ve Çin’in dev projesi Yeni İpekyolu kuşağının hayata geçmesi ABD’nin küresel liderliğinin sonu demekti. Pentagon ve Lockheed Martin Trump’ın Bitcoin’in ve Yeni İpekyolu kuşağının önünü kesme hamlesinde ‘vurucu güç’ olarak rol oynuyorlar. 

İngiltere’de Theresa May’in iktidara taşıması, İngiltere’nin bir referandum oyunuyla AB’den ayrılması, Fransa’da Macron’un iktidara taşınması operasyonları, Rothschildların Bitcoin’in yerine Eurocoin’in hayata geçirilmesini önleme girişimleriydi. İngiltere AB’den çekilince, Fransa’da Merkel’den çok farklı bir hayat görüşü olan Macron cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturtulunca, Almanya’nın, daha doğrusu AB’nin Eurocoin’i küresel çapta geçerli bir para birimi yapma gücü kalmadı. Eurocin bu hamleler sonunda tarih oluverdi. 

Eurocoin tarih oldu, ama Bitcoin küresel para birimi olma konusunda iddiasını, Trump da önünü kesme çabalarını sürdürme konusunda oldukça iddialılar. Bu kavgada Kuzey Kore’nin konumundan kaynaklanan rolünü gözden kaçırmamak gerekir. ABD-Kuzey Kore krizinde en küçük çaplı bir ‘havai fişek’ gösterisi bile, ABD’nin, daha doğrusu Pentagon’un ve Lockheed Martin’in Çin’i ablukaya alması şeklinde sonuçlanacak bir hamle yapmasına neden olacaktır. 

Kuzey Kore Lideri Kim Jong-un başlangıçta, ABD’nin ülkeye en uzak toprağı olan Guam’ı vurma konusunda çok heyecanlı ve istekli görünüyordu. Bütün dünya Kim Jong-un’un bu heyecanını bir felaket habercisi olarak algıladı, fakat kısa zamanda, Kuzey Kore Lideri söylemlerini yumuşatıverdi. Bu yumuşamayı, “kriz bitti” olarak değerlendirmek doğru değildir. ABD Savunma Bakanı Mattis, Uzakdoğu krizini yorumlarken, “Eğer Kuzey Kore, Guam dahil, Amerikan topraklarına füze ateşlerse, iş hızla büyüyebilir. Bu, ‘savaş başladı’ demektir” diyordu.

ABD KUZEY KORE’NİN NÜKLEER SİLAH ÇALIŞMALARINI BİLMİYOR MUYDU?

Bu arada, başta İran olmak üzere, tüm dünyadaki nükleer çalışmaları yakından izleyen ABD’nin, Kuzey Kore’nin bu konudaki çalışmalarına neden sessiz kalmış olduğu sorgulanıyor. Kim Jong-un’un ABD’nin hedeflerine hizmet ettiği için kollandığı da konuşuluyor. Uzmanlar ABD’nin, Kuzey Kore’nin nükleer teknolojiyi kullanarak yaptığı ürkütücü denemelerini, kıtalar aşabilen füze gösterilerini Çin’i kontrol altında tutabilmek için görmezden geldiğini, bugünlerde ABD ile Kuzey Kore arasında yaşanan dalaşmanın bir aldatmaca olduğunu savunuyorlar. Pentagon ile Kuzey Kore yönetiminin pere arakasında dost olduklarını savunan uzmanlar, “ortak düşmanın Çin olması bu dostluğu pekiştiriyor” diyorlar.

ABD’nin, hedeflediği yeni dünya düzenini kısa sürede hayata geçirebilmek amacıyla, 2017-18 yıllarında, beş kıtanın 12 önemli noktasında çatışma ya da kaos planladığı konuşuluyor. (Ergün Diler, Takvim: 11.08.2017). Çünkü ABD’nin, planladığı yeni dünya düzenini hayata geçirmek, doların saygınlığını korumak adına Ortadoğu’da, Afrika’da, Avrupa’da ve Uzakdoğu’da sürdürdüğü savaşları kaybettiği anda, birliğini korumasının mümkün olmadığı değerlendiriliyor. Amerika’da eyaletlerin on yıldır bu olasılığa göre hazırlık yaptıkları ve kendi silahlı kuvvetlerini oluşturmaya çalıştıkları biliniyor. ABD’de her eyalet,  iç savaşın büyümesi halinde, bu çatışmaları kendi ordusuyla bastırma hesabı yapıyor. 

Görüldüğü gibi, ABD ile Kuzey Kore arasında yaşanmakta olan kriz, bölgesel bir sürtüşme ya da restleşme değildir; perde arakasında küresel çapta bir egemenlik savaşı yaşanmaktadır. Kuzey Kore krizi, “Trump’ın, dünyayı karadan ve denizden saracak bir kuşak oluşturmayı hedefleyen Yeni İpekyolu’nun önünü kesmek amacıyla yaptığı hamle” olarak görülüyor. “Danışıklı döğüş” deniliyor. En son gelişme de Çin’in Kuzey Kore’yi kendi safına çekme girişimiydi. Uzakdoğu’da suların durgunlaşmış görüntüsü çok yanıltıcı bir görüntüdür. Çünkü, Çin’in Yeni İpekyolu kuşağı tamamlandığında, bundan yalnızca ABD değil, bütün dünya ekonomileri olumsuz etkilenecek, dünyanın üretim mekanizması ve ticaret yolları bütünüyle Çin’in kontrolüne geçmiş olacaktır. Bunun yanı sıra,  küresel çapta geçerli para birimi olarak, dolar yerine Bitcoin’in kullanılmaya başladığını düşünün.. ABD’nin bu egemenlik değişikliğini kabul edebilmesi mümkün değildir. Yani Uzakdoğu’da sular ısınmaya devam ediyor.

HADES’İN KRALİÇESİ NE DİYOR?

ABD derin devleti ile Kuzey Kore yönetiminin perde arkasında kanka oldukları söylense de, devletlerarası ilişkilerde kalıcı dostlukların ve düşmanlıkların olmadığı gerçeği de unutulmamalıdır. Gazetemizin değerli astroloğu Özlem Çetinkaya’nın Uzakdoğu’da giderek derinleşen ABD-Kuzey Kore krizi konusundaki yorumu da tüylerimizin ürpermesine neden oluyor. Çünkü Trump da Kim Jong-un da ne yapacakları belli olmayan kişiler.. Şöyle diyor Hades’in Kraliçesi: 

“27 Agustos gecesi saat 00:30’da gökyüzüne bakın.
Mars, Dünya'ya en yakın geçeceği konumda olacak.
Mars’ın dünyaya bu kadar yakın geçeceği bir sonraki tarih 2287 yılı.
21 Ağustos Güneş tutulması, Trump'un Mars'ının üzerinde olması ve Mars'ın yeryüzüne bu kadar yaklaşması düşündürüyor...” 

Allah dünyamızı çılgınlıklardan korusun..