Saygıdeğer Önce Vatan Gazetesi okurlarım, bu haftaki yazımda, çoğu insan yaşamlarının bir aşamasında uykusuzluktan şikayetçi olmakta, sıkıntı yaşamaktadır.  Toplumun yaklaşık üçte birinde 1 yıl içinde en az bir kez uykusuzluk dönemi yaşadığını ve toplumda % 10-15 oranında kronik uykusuzluk görüldüğü ifade edilmektedir. Uykusuzluk tıbbi, ekonomik, sosyal ve psikolojik önemli sonuçları olan bir uyku bozukluğu olarak bilinmektedir. Sağlığımız açısından çok önemli bir olgu olan uyku ise, gün boyu yorulan vücudun ve yıpranan sinir sisteminin, yenilenmesi ve dinlenmesi için kendini bakıma, yenilemeye (rejenerasyon) geçtiği bir zaman dilimi olarak bilinmektedir. Bu zaman diliminde meydana gelen sorunlar yani uykuya dalamama-erken uyanma gibi olaylar vücudun kendini yenilemesine engel olmakta ve kişi kendini ruhsal ve bedensel olarak kötü hissetmektedir. Bilinen odur ki, uyku ihtiyacı yaklaşık 9 saattir. Yetişkin bir insan için günlük 7-8 saat uyku yeterlidir. Ancak bu kişilere göre farklılıklar gösterir. Şöyle ki, üç- dört saat uykuyla yetinen bir insan olabileceği gibi, on saat uyuduğu halde hala uykusuzluk çeken insanlar da vardır. Yaşlı insanların vücut işlevleri yavaşladığından ve gün boyu fazla hareket etmediklerinden dolayı uyku süreleri daha azdır. Sıkıntılı ve stresli kişiler daha fazla uyurken, hayatla barışık, neşeli insanların daha az uyuduğu gözlemlenmiştir.
Uyku bozuklukları sadece az uyumayla değil aşırı uyku haliyle de kendini gösterir. Kişi 9-10 saat uyuduğu halde kendini uykusuz hisseder, uyanmakta güçlük çeker. Uykusuzluk kişinin sadece uyuduğu süreyle ilgili değildir. Önemli olan uykunun kalitesidir. Sabahları kişi kendisini dinlenmemiş hissederek kalkar. Uykusuzluk; uykuya dalma güçlüğü, uykuyu sürdürme güçlüğü yani gece sık sık uyanmalar ya da sabah erkenden uyanıp tekrar uyuyamama şeklinde olabilmektedir. 
Uykusuzluk genellikle kadınlarda daha yaygın görülmektedir. Menopoz, adet dönemi ve hamilelik bu yaygınlığa neden olan etkenlerdir. Uykusuzluk tanısı kolay olan bir uyku bozukluğudur. Genellikle uyku laboratuvarında uyku çalışması yapılmaya ihtiyaç duyulmaz ancak, özellikle kişide horlama, gece uykusuzluğa karşın gündüz uykululuk hali, uykuda bacak hareketleri ya da uykuda bölünmelere neden olan başka durumlar varsa uyku laboratuvarında incelenmesi gerekmektedir. Uykusuzluğun tedavisinde birçok görüş ileri sürülmektedir. İlaçlar genellikle kısa süreli durumlarda verilebilir ancak uzun sure kullanılmamalıdır. Belirgin huzursuzluk ya da depresyon varsa antidepresan  ilaçlar yardımcı olabilmektedir. Uzun süreli uykusuzluk durumlarında ilaçlar, özellikle yeşil reçeteyle verilenler, faydalı değil tam tersine zararlıdır. Bu durumlarda ilaçlara bağlı yan etkiler ve ilaca bağımlılık gelişebilmektedir. 
Uyku bozukluklarının psikolojik ve biyolojik birçok nedeni bulunmaktadır. Ağrılı bir hastalık veya kullanılan ilaçlar genellikle biyolojik neden olarak gösterilebilmektedir. Duygusal problemler, sosyal ilişkiler, günlük yaşamda başa gelen sıkıntılı durumlar, iş yerinde, evde veya okuldaki stres ortamı kişinin üzerinde baskı oluşturmaktadır. Bu tür gerginlikler rahatlamayı zorlaştırır, iştahı etkilediği gibi uyku düzenini de bozmakta, sıkıntı yaratmaktadır. Depresyon uyku bozukluklarının en önemli nedenleri arasındadır. Bu durumdaki bir hasta zor uyumakta, geceleri aralıksız bir uykudan mahrum kalmaktadır. Sık sık uyanma ve sabah erken kalkma gibi sorunları vardır. Bu da onun daha çok endişelenmesine neden olmaktadır.  Bilmemiz gereken odur ki, uykusuz sağlıklı bir yaşamdan söz etmemiz mümkün değildir. Bu nedenledir ki, uykusuzluğun giderilmesinde yapılması gereken en önemli şey uykusuzluğun gerçek nedenini bulmaktır. Bundan dolayı kişinin uyku şablonu gözden geçirilmeli, saat kaçta yatağa girip kaçta kalktığı, gece kaç defa uyandığı ve uyandığı zaman kendini ne kadar dinlenmiş hissettiği not edilmelidir. Bir kaç hafta uygulanacak bu yöntem neden rahat bir şekilde uyuyamadığı konusunda büyük ölçüde yardımcı olmaktadır. Kullanılacak uyku ilaçları kısa süreli uykusuzluk nöbetlerinde ve stres döneminde faydalı olabilmekte, ancak devamlı olarak kullanılacak ilaçlar bir süre sonra etkisini azaltacak ve daha yüksek dozda ilaçlar kullanılmasını gerektirecektir. Bunun da daha farklı ruhsal ve bedensel sorunlara yol açacağı unutulmamalıdır. Tüm bu bilgiler dahilinde mışıl mışıl uyumanın (!) ne denli önemli olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız.
Sağlıklı, mutlu nice güzel günler diliyor saygılar sunuyorum.