Kırlangıçlarım var benim… Yuva yapmışlar terasta, manzara güzel…
Uykumun şarkıcıları, şımarık kuşlarım benim. Mıncıklayarak sevesim var. Seslerinde hevesim var.
Sabah güneşin doğuşuyla birlikte bir seremoni
Akşamın olmasını bekliyorum. Ve akşam gün batımında yine seremoni
Seslerinde hiç perde yok, deli gibi ötüyorlar. Gündüz yuvaları boş, maviliklere kanat açıyorlar. Havada uçarken ani manevralarından dolayı takip etmek zor oluyor.
Her gün bir hayat öpücüğü ile selamlıyorlar beni. Cennetin tanımı bu olsa gerek. 
Her yıl terasımın köşesine bir çift kırlangıç gelir, yuvasını yapar. Yazlık yuvalarına bu yıl yine dönüş yaptılar. Arada buğday, ekmek koyuyorum mermerin üzerine, çekingenler biraz ama sonradan alışıyorlar. Ürediler. Yavrular olduktan sonra kafalarını yuvadan çıkarıp bakmaları huzur veriyor insana.
Her yıl ortalama 40 bin kilometre uçan bir kuş türü ne güzel bir seçim yapmış, yuvasını benim yuvama yapmakla. İyi ki geldiniz. İyi ki varsınız.
Sabahın saat beşinde, altısında “ciiivcicivvvv civivicic" ötmeye başlıyorlar. Uyuyayım derken o çılgın ötüşmeleri tekrar başlıyor. Uyu uyuyabilirsen. Hiç kimseye sormadan ötüyorlar. Birkaç bölümden oluşan uzun müzik eseri gibi. Gün batımının güzelliğine adeta fon müziği ile katkıda bulunuyorlar. “Kırlangıç sesli gün batımına hoş geldiniz.” dercesine.
Gün içinde yaşanan her ne varsa, o seslerle kayboluyor. Ahlar, keşkeler, iyi ki dediklerimizin hepsi. Ve bir yıldız doğuyor karşıdan…
Çok yakınlarında bulunan, sardunyaların mutluluğuna diyecek yok. Sesleri duydukça rengârenk açıyorlar.
Sesler hep aynı. Cırtlak cırtlak uçuşup “yakalamaca” oyunu oynuyorlar sanki. Sabah toplantısı yapıyorlar. Akşam gün batımında gün içinde olanları değerlendiriyorlar. Şakalaşıyorlar gibi… Ya da böyle değil, sadece bize sesleniyor bir şeyler anlatıyorlar. Bir anlayabilsem.
Kırlangıçlar mutluluk oldu benim için. Gündüzlerin uzun olduğu yaz günlerinde akşamüzerleri başımın üstünde uçan narin,  tatlı, devamı gelecekmiş gibi umut veren mutluluk oldular. Göç etseler bile sekiz yıl yaşayan bu kuşlar yine gelecekler yuvalarına. Ya da yavruları ezberleyecek yollarını, yuvalarını. Nesilleri gelecek. Gönlüm rahat.
Uykumun şarkıcıları, yaşamları boyunca tek eşli, romantik ve mimar olan bu kuş türlerinin ağzındaki enzimler sayesinde çamurdan yuvası sağlam ve rutubetsiz olurmuş. Yavrularının konforu için, kuş tüyleriyle  dekore etmeleri de ayrı bir özellik.
Hayatı hızlı yaşayan bir canlı türü işte. On beş gün kuluçkaya yatar on beş günde uçururmuş yavrularını yuvadan.
 Kırlangıca uçarken neden yalpaladığını sormuşlar. “O da belanın kâh altından, kâh üstünden geçiyorum.” demiş. Sizce?
Alıştım seslerine, karanlık çökmeden önce seslerini duymaktan büyük mutluluk duyuyorum.  
Göç mevsimi geldiğinde, onlar için gitme vakti gelecek biliyorum. “Gelme kış gelme” desem duyar mı tabiat ana sesimi. Seslerini kayıt altına aldım, yine akşam olacak yine sabah olacak,  dinlerim kışın kardan adamla birlikte. Başucumuzdaki güzellikleri de görmek gerek.
Nazım Hikmet’in “Kırlangıç ve Kartal” hikâyesinde olduğu gibi hayat onlar için de zor. İnsanın içini acıtacak kadar. Güle güle gidin, gözüm yollarda olacak baharda tekrar. Martılarla birlikte özleyeceğim ve bekleyeceğim sizleri, güzel kırlangıçlarım benim…
Hayatta herkesin bir rolü vardır...