HABER: ROZA KURBAN

ANKARA - Ankara Emek Mahallesi 8. Cadde'de şairin büstü yanında geçekleşen etkinlikte, Kazan Tatarlarının millî şairi Gabdulla Tukay'ın hayatı ve eserlerinin öneminin sadece milletini değil tüm Türk Dünyasını kapsadığından bahsedildi. Araştırmacı yazar Roza Kurban konuşmasında, geçen yıl kırık dökük olan Tukay büstünün Kayserili işadamı Sayın Yaşar Duran tarafından onarıldığından bahsetti. Kurban, Tatar dilini yaşatmak Tukay’ı yaşatmak demek, bunu da önce kendimizden başlamalıyız, dedi. Etkinliğe, Konya merkezli Turan Elçileri Teşkilatı Derneği Başkanı Celal Öztemiz, Epilepsi ve Yaşam Derneği Başkanı Ebru Öztürk iştirak ederek şaire olan saygılarını dile getirerek fikirlerini beyan ettiler. Kazan Tatar aktivisti Liliye Sabir Kürüm “Tukay ve Türkiye” başlıklı sunumunda, daha öğrencilik yıllarından itibaren şairin adını ebedileştirmek adına çeşitli girişimlerde bulunduklarını, bu bağlamda Kazan Tatar Kültür ve Yardımlaşma Derneğinin bulunduğu sokağa Gabdulla Tukay adının verilmesini sağladıklarını iletti. İnönü Üniversitesi Türk Dili Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ramile Yarullina Tukay ve dönemi ile ilgili bilgi verdi.

T3 Vakfı'ndan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinliği T3 Vakfı'ndan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinliği

Çeşitli sebeplerden dolayı Gabdulla Tukay’ı anma etkinliğine katılamayanların gönderdikleri mesajlar okundu. Sokağa Tukay’ın adı verilmesi konusunda desteğini esirgemeyen Mehmet Akif Ersoy Fikir ve Sanat Vakfı Fahri Başkanı Mehmet Cemal Çiftçigüzeli mesajı ile bir kez daha yanımızda olduğunu hissettirdi. Çiftçigüzeli göndermiş olduğu iletide şunları kaydetmiştir: “Milli şair, sanatçı, müellif, gazeteci, araştırmacı, halk bilimci, eleştirmen ve eğitimci Gabdulla Tukay gerçekten Mehmet Akif Ersoy gibi Türk Dünyamızın, coğrafyamızın büyük ve önemli şairlerinden birisidir. Tukay ve Akif'in yetişmesinde hocaları kadar, ailelerinin ve çektiği acıların da katkısı büyüktür. Çünkü her ikisi de sorunlar karşısında toplum için Türkçe yazıyor ve "şairleri haykıran bir millet"in temsilcileridir. Her iki milli şairimiz de hayatları boyunca işsiz, borç içinde ve parasız kalmışlardır ama Türk milletinin ıstırabını görmüş, meselelerinin çözümü için çalışmış ve bağımsızlığını, özgürlüğünü ne pahasına olursa olsun, hayatları boyunca savuna gelmişlerdir. Her ikisi de memleketseler birer aydın olarak yaşadıkları toplumda; taassubu, geri kalmışlığı, eğitimsizliği, tutuculuğu, kolaycılığı, nema lazımcılığı, bağnazlığı yaşadıkları için, ıslahatçı görüşlere sahip idiler. Taşıdıkları sorumlulukları, sanatlarıyla örtüşmüştür. Sanatı toplumları yani milleti için yapmışlardır.” Dünya Tatar Ligası Başkanı Gönül Pultar gönderdiği iletide şöyle demiştir: “Şair Gabdulla Tukay 110 yıl önce 15 Nisan’da, çok genç yaşta hayata gözlerini yumdu. Dramatik bir ömrü oldu. Geride bıraktığı şiirler ise, o gün bugün Tatar kültür mirasının en değerli eserlerinden birini oluşturuyor.  Tukay’ın mısralarının çoğu, hemen her Tatarın ezberindedir…  Şairin kendisi de zaman içinde bir sembol haline geldi. Her tür ideolojiyi aşan, milli bir sembol. Hakkettiği halde bağımsız olmayan, 1992 baharında yapılan referandumun sonucunun uygulanmasını hâlâ bekleyen, yenilenmeyen antlaşmalar yüzünden Rus Federasyonu içinde bir coğrafi bölge halkına indirgenen bir milletin, eğitim sisteminde yapılan her türlü kısıtlamaya rağmen gür ve zengin bir dile sahip olduğunu hatırlatan bir sembol. Bugün işte Tukay’ı özellikle bu yanıyla anıyoruz. Mekânı cennet olsun.” Yaptığı çalışmalarla Gabdulla Tukay’ı akademik çevreye tanıtan Gazi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı öğretim üyesi Prof. Dr. Fatma Özkan’ın mesajında şu satırlar bulunmaktadır: “Kazan Tatarlarının yetiştirdiği kıymetli şahsiyetlerden biri olan Abdullah Tukay, eserleriyle, çocukluk çağından itibaren yaşadığı sıkıntılar içindeki hayatıyla, çok genç yaştaki ölümüyle herkesin ilgisini çekmiş, daima sevgiyle, hayranlıkla ve hüzünle anılan seçkin bir şairdir. Yirmi yedi yıllık hayatına iki ciltlik şiir ve yine iki cilt tutarında nesri sığdıran Abdullah Tukay, Modern Tatar Şiirinin kurucusu ve ilk önemli temsilcisidir. Millî hisleri terennüm ettiği şiirleri, Tatar Türklerinin ilelebet var olacağının ispatı ve şahadetnameleridir. O, tarihte büyük medeniyetler kurmuş, Hazar, Bulgar, Altıorda ve Kazan Hanlığı gibi devletlerin varisi ve torunu olduğunun bilincindedir. Onun kaleme aldığı “Tugan Til /Ana Dili” şiirini huşu içinde, gönül telleri titremeden dinlemeyen tek bir Tatar’a, tek bir Türk’e rastlayamazsınız.  Değişik konularda pek çok şiirler yazan Tukay’ın eserlerinin önemli bir bölümü, millî duyguların ifadesine, vatan coğrafyasının tasvirine, bayramlara, çocukluk günlerinin acı-tatlı hatıralarının terennümüne hasredilmiştir.” KIBATEK (Kıbrıs, Balkanlar ve Avrasya Türk Edebiyatları Kurumu) onursal başkanı Feyyaz Sağlam gönderdiği iletide ortak etkinlik yapma konusunda öneride bulunarak şöyle demiştir: “Türkçemizin uluslararası dil-edebiyat-çeviri kurumu KİBATEK ( Kıbrıs, Balkanlar, Avrasya Türk edebiyatları kurumu) olarak düzenlemiş olduğunuz, Türk dünyasının abide şahsiyetlerinden, Kazan Tatar Türklerinin görkemli evladı şair yazar Abdullah Tukay'i anma etkinliğini saygıyla selamlıyoruz.   Bugün bu anma toplantısında aranızda olmayı arzu ederdik. Kısa ömrüne rağmen Abdullah Tukay şiirleri - yazıları ve kitapları ile sadece Kazan Tatar Türklerinin değil bütün Türk dünyasının ortak değeri olmayı başarmıştır. Onun türk dünyası edebiyatındaki yeri Cengiz Dağcı, Şehriyar, Bahtiyar Vahapzade, Abay Kunanbay, Yahya Kemal gibi ölümsüz edebiyatçılarla aynı çizgidedir. Abdullah Tukay hem tarihte hem de günümüzde sadece Tatar Türklerini değil, bütün Türk dünyası şair ve yazarlarını derinden etkilemeye devam etmektedir. Çünkü onun eserlerinde Altınorda İmparatorluğu, Kazan Hanlığı, İdil Ural, Tatar dili, İslamiyet, doğa, insan ruhunun incelikleri vb. temalar başarılı bir şekilde terennüm edilmiştir... O nedenle Abdullah Tukay'in edebi tesirlerini bugün Türkistan'dan Türkiye'ye; Japonya'dan Finlandiya'ya görmek mümkündür. Türkçemizin uluslararası dil-edebiyat-çeviri kurumu KİBATEK olarak halen 47 ülkeyle iletişim ve işbirliği ile 25 yıldır ortak projeler sürdürmekteyiz. Bu çerçevede önümüzdeki 2024 yılında sizlerle birlikte Abdullah Tukay anısına  "Kazan Tatar/Tataristan Edebiyatı" temalı etkinlikler yapmayı teklif ediyoruz. Sovyetler Birliği döneminde, olağanüstü zor şartlarda Abdullah Tukay’ın vatanı Tataristan’ı, Kazan’ı ziyaret etme şansı bulabilmiş; şairin heykeli önünde saygı duruşunda bulunmuş, onun gezdiği sokaklarda dolaşmış, anısına şiirler yazmış, bir akademisyen olarak Abdullah Tukay'ı saygı ve rahmetle anıyor, hepinizi selamlıyorum.”

Programın ikinci bölümü Tukay şiirlerini okumakla devam etti. Ankara Üniversitesi DTCF öğrencisi Gölnaz Safina şairin “Tugan Cireme” (Doğduğum Yere), AHBVÜ Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü öğrencisi Levent Bulut “Tugan Awıl” (Doğduğum Köy), İnönü Üniversitesi Türk Dili Edebiyatı Bölümü öğrencisi Neslihan Yaşar “Şürele” şiirini okudu, Kazan Tatarlarından Kadriye Meyvacı şairin şiirine bestelenen bir şarkıyı seslendirdi. Roza Kurban, şaire atfen Prof. Dr. Gomer Sattarov’un “Tukay” şiirini, Liliye Sabir Kırım Tatar şairi Emdi Gereybey’in “Tukay’a” şiirini okudu. Etkinlik, yurt dışında yaşayan Kazan Tatarları arasında resmi olmayan millî marş olarak kabul edilen “Tugan Tel” (Ana Dili) şarkısını okumakla son buldu. Doğumunun 137. vefatının 110. yılında ünlü Tatar şairi adının verildiği sokağın başında bulunan büstünün yanında anılarak Türk Dünyasını tekrardan bir araya getirmiş oldu. Ruhu şad olsun!