Haziran’ın 10’unda başlayacak olan EURO 2016 için artık gün saymaya başladık. Yani futbol resitalinin başlayacağı günü iple çeker durumdayız.
Fransa’da başarılı olma mücadele edecek olan A Milli Futbol Takımımız da bu süreçteki son hazırlık maçında, İngiltere’yle deplasmanda mücadele etti. Bilindiği gibi, İngiltere bir türlü şansımızın tutmadığı ve hiç galibiyetimizin olmadığı bir takım. Bırakın galibiyeti, on maç oynadığımız ve sadece iki kez golsüz berabere kalabildiğimiz rakibimizin ağlarında tek bir golümüz dahi yok. İşte bu denli kötü bir istatistiğimizin olduğu İngilizlerle City of Manchester’de karşı karşıya geldik ve sahadan 2-1 yenik ayrıldık. 
Hemen en baştan söyleyeyim; Ben bu maçta takımımızı çok beğendim. Özellikle ilk yarıdaki futbola baktığımızda, kendi evindeki İngiltere’den çok daha iyi ve kreatifti. Maça daha üçüncü dakikada neredeyse bir metre ofsayttan yediğimiz golle başlamış olmamız bile takımımızın oyununu olumsuz etkilemedi. Üzerinde çok fazla durmaya gerek yok. Golün ofsayt olduğunu, sahadaki hakemlerden başka herkes gördü. Ancak ne hikmetse hakemler göremediler.
Yediğimiz golün ofsayt olduğunu bir kenara bırakırsak, savunma göbeğinde böylesine bir deliğin verilmesi tabi ki dikkat çekici bir hataydı. Ancak takım olarak gol akordu bozmadı. Aksine, sahada daha bir takım olmamızı getirdi adeta. Bu durum da orta alanda topa daha fazla sahip olmamızı ve beraberinde rakip yarı alana daha yoğun biçimde girmemizi getirdi. Bu üstünlük çok geçmeden Hakan Çalhanoğlu’nun attığı golle skor tabelasına dengeyi de getirdi. İlk yarı ve ikinci yarının önemli bir bölümünde de bu durum değişmedi. Sahada daha fazla ne istediğini bilen taraf bizdik. Tabi ki zaman zaman kalemizde de tehlikeler yaşamadık değil ancak bu İngiltere gibi bir takım karşısında kabul edilebilir bir orandaydı. Ancak son dakikalarda yediğimiz baskı kalemizde ikinci golü görmemize neden oldu.
Evet İngilizler karşısında yine kazanamadık. Ancak ortaya konan futbol başta da vurgulamaya çalıştığım gibi, oldukça başarılıydı. Bir de üstelik bu takıma Arda Turan’ın da girdiğini düşünürsek, çok daha iyi düşünmemiz gerektiği ortaya çıkar. 
Evet, özetlersek gerekirse, Fatih Terim’in öğrencileri oldukça iyi yolda. Bu iyi yolda oluşun meyvelerinin Fransa’da toplanacağını düşünenlerdenim.
Şu sıralarda reklam spotlarında sıkça dönen bir slogan var; “Biz bitti demeden bitmez.” Gerçekten, takımımızın fotoğrafına baktığımızda rahatlıkla görebiliyoruz. Bu takım iş yapacak isimlerden oluşan ve ne istediğini bilen bir takım. Bilemiyorum, ben Fransa’da bu takımın çok iş yapacağını ve bizi mutlandıracağına inanıyorum.
Kalın sağlıcakla…