UMUDA GİDEN YOL…

Bundan 26 gün önce bir haber düştü ülke gündemine,

Elinde ‘’ADALET’’ yazan bir sloganla,

Yollara düşen bir adam…

Hem de bir siyasetçi;

Hem de ana muhalefet partisi lideri,

Adı; Kemal Kılıçdaroğlu.

Tarih sayfaları,

Bu yürüyüşü onun adıyla belledi,

Onun adıyla yazdı…

O yolculuk böyle başlamıştı,

Gönlünde bir umut ışığı;

Sloganı:

Hak, hukuk, adalet…

Bu çağrı ne içindi?

Kimin içindi?

Sebebi neydi?

Bilindi ama pek umursanmadı!

‘Yollar yürümekle aşınmaz’ dendi,

Kimileri ‘hızlı trenle daha çabuk gidersin’ dedi…

 Baktılar ki, bakıldı ki,

 Adımları kararlı, çağrısı halkın çağrısı.

Çağrısına yol boyunca binler,

On binler, yüz binler katıldı.

 Yağmur, sıcak,

Nice kilometreler aşıldı.

Onu Gandi’ye benzettiler,

Ona ‘adalet’ yollarda aranmaz,

‘Hakkın, hukukun, adaletin’ aranacağı yer; 

 Meclistir dediler…

Yanıt tek ve netti:

 Bu yürüyüşün amacı;

Ülkemizde giderek yok olan;

Hakka, hukuka, adalete, dikkat çekmekti…

Hep birlikte yürüdüler,

Hep birlikte ıslandılar.

 O yol:

Milyonların da,

Yağan yağmurların,

 Kavurucu sıcakların da, umudu oldu…

 Dili hep aynıydı,

 Barışa seslendi.

 Yüreğindeki o ses;

Hep sevgiyi anlattı.

Hiç pes etmedi,

Yollar yürüyerek de aşılır;

Umuda çağrı böyle de yapılır dedi.

Yağmurlarda onunla yürüdü,

Kavurucu sıcaklara da eşlik etti…

Onu en iyi tanımlayan;

Yüzündeki gülümsemesiyle,

Attığı kararlı adımlar oldu.

En nihayetinde,

İstanbul’a ulaştı umut yolculuğu.

Bir Pazar sabahına uyandı Milyonlar…

Koştular, kucakladılar,

O umut yolcusunu,

Hep birlikte bir kez daha

Haykırdılar:

‘Hak, Hukuk Adalet’

Öylesine bir sesti ki bu!

Yerküreyi titreten,

Gökyüzüne yükselen.

Kimileri duymadı ama..!

Denizler duydu,

Ağaçlar, çiçekler,

Kurtlar, kuşlar bile aynı sesi verdi;

Hep bir ağızdan:

‘Hak, Hukuk, Adalet’ dediler.

Dağlara, ovalara, 

Kâinatın her zerresine işittirdiler.

Sonrasında;

Demir parmaklıkların ardından bir umut haresi yükseldi,

Umuda giden yolun her yanını sardı;

O hareden de aynı yanıt geldi:

Hak, Hukuk, Adalet…