2017’ yi bitiriyoruz, yıl biterken o yılı değerlendirmek adettendir. Umarım gelen 2018 yılı giden 2017 yılını aratmaz.

Peki geriye dönüp baktığımızda; neler gördük , neler yaşadık ? Herkes bu soruyu kendi görüşüne göre cevap verecektir. 

Ben de birkaç ekonomi notunu sizlerle paylaşarak 2017 için kısa bir değerlendirme yapmaya çalışacağım.

Önce sorunlar ve sonuçlar penceresinden değerlendirelim;  çünkü 2017 yılında  ekonomide önemli kırılganlıklar oldu.

2017 yılına girerken, beklentilerin genel olarak olumsuz olmasının en önemli nedeni dolar/TL kurunun yükselişini sürdürmesi oldu. 

Dolardaki artışın en önemli sebebi de Aralık 2016’da yapılan ABD Merkez Bankası FED toplantısında 2017 yılı içinde dört defa faiz artırılacağına ilişkin beklentinin olmasıydı. Bu beklenti,  özellikle cari açığı yüksek olan bizim gibi gelişmekte olan  ülkelerin borçlanma maliyetlerinin de artacağına işaretti ve kur üzerinde baskı oluştu.

Böyle bir durumda ekonomik birimlerin doların ne olacağı yani geleceğe yönelik kur beklentileri konusunda belirsizlik yaşamaları; ekonomi yönetimi bu gelişmeleri doğru değerlendirerek, piyasalara, KGF destekli kredileri işleme sürdü. 

Kredi Garanti Fonu ( KGF )

Kredi Garanti Fonu ( KGF ) desteğiyle yurt içinde bankalar tarafından ekonomik kesimlere verilen krediler artırıldı. KGF desteği 2018’de de devam edecek.

Kredi Garanti Fonu üzerinden verilen yeni kredilerin büyük kısmının tüketime gitti. Maalesef üretimde istenilen kıpırdanma olmadı ve  reel sektörde yeterince yatırım gerçekleşmedi.

Faizler ;

Merkez Bankası da faizleri artırarak, TL’yi cazip hale getirince, dolar/TL kuru gerilemeye başladı ve bu durum Ağustos ayına kadar devam etti ve ekonomide genel olarak olumlu bir hava esti.

FED’in faiz artırım kararına ilişkin ılımlı bir tutum sergilemesiyle yurt dışından ülkeye kısa vadeli, kaynak girişi de yani yabancı para girişi de hız kazandı.

Avrupa’da ekonomik büyümenin ivmelenmesiyle birlikte ihracata dönük sektörlerimizin bundan olumlu etkilendi.

Ekonomik Büyüme ;

Ekonomik büyüme; üçüncü çeyreğe kadar her çeyrekte %5’in üzerinde büyüme gerçekleşirken, üçüncü çeyrek büyümesi %11.1 ile tüm beklentilerin üzerinde oldu. Bu büyüme oranı elbette hepimizi sevindirdi. Ancak ekonomik büyümenin kalitesi ve sürdürülebilirliğine bakınca sevincimiz in devam etmesi de en büyük isteğimiz Büyüme yıl sonu itibariyle büyük olasılıkla %6-7 civarında tamamlayacaktır.

Enflasyon;

2017’de hem tüketici enflasyonunda hem de temel enflasyonda artış oldu ve enflasyon yükselme eğiliminde olduğu için yaşanan olumlu gelişmeler aslında beraberinde başka maliyetleri de getirdi ve maliyet enflasyonunun  %13’lere yaklaşmasına neden oldu. Öngörülere göre,  enflasyon ise yılı ortalama %12.5 civarında bitirecektir. 

Döviz Kuru;

2017’de hem döviz kuru artışı hem de oynaklığı çok yüksek oldu. Enflasyonda artış döviz kurları üzerinde baskı oluşturdu ve gerileyen dolar yeninden 3.96 seviyelerine kadar yükseldi.  Bu durum döviz kuru artışlarına karşı Türkiye’nin kırılganlığına işaret etmeye devam etmektedir.

İşsizlik ve istihdam;

İşsizlik oranı hem yüksek hem de genç işsizlik oranı çok yüksek,  tahminler 2017’nin ortalaması ile değil de en güncel veri ile yapılırsa, işsizlikteki yükseliş daha da artabilir. Tahminen yıl sonunu ortalama % 10 ,8  civarında bir oran ortaya çıkacaktır. Genç nüfusta (15-24 yaş) işsizlik oranı artış gösterdi. Oran % 20.6’ya ulaştı. Her 5 gençten biri işsiz.  Bir de devletin işsiz saymadığı, dikkate almadığı gençler var. Ne eğitimdeler, ne işteler, ne de askerdeler. ‘Aylak gençler’ denilip işsiz sayılmayan bu gençlerin sayısı da arttı.  

TÜİK verilerine göre... İstihdam, yılbaşından bu yana 2 milyon kişi arttı. Oysa geçen yılın ilk 6 ayında 1 milyon 200 bin kişiye iş sağlanmıştı. 2016’nın ilk 6 ayına göre bu yılın ilk 6 ayında fazladan 800 bin istihdam yaratılmış. Bu durumda, istihdam seferberliği sonuç verdi” denilebilir.

Mali disiplin;

Bu arada kamu kesimine baktığımızda, bütçe disiplininde bozulma dikkati çekiyor. Maliye Bakanı Naci Ağbal, yılın ilk 6 ayına dair bütçe gerçekleşmeleriyle ilgili olarak Haziran ayında yaptığı basın toplantısında bütçe açığının 2017 yılında hedeflendiğinden yüksek olabileceğini söylemişti. Hükümet 2017 yılı için bütçe açığı hedefini 46,9 milyar TL olarak açıklamıştı. Haziran ayında bütçe dengesinin negatife döndüğü ve bütçe açığının 13,7 milyar TL olduğu biliniyor.

Cari işlemler açığı;

Cari açığın yeniden artış trendine girmiş olması da yaşanan olumsuz ekonomik gelişmelerden.  Türkiye ekonomisi ekim ayında 3,83 milyar dolar açık verdi. Beklenti 4,1 milyar dolar olması yönündeydi.

Altın Tahvili;

Yastık altında bulunan altınların ekonomiye kazandırılması için altın tahvili ve altına dayalı kira sertifikası ihracı başlatıldı. Ekimde 4 haftalık ilk talep toplama döneminde, 370 milyon lira değerinde yaklaşık 2,5 ton altın yastık altından çıkarıldı. bu da olumlu bir gelişme olarak 2017’de kayda geçti

Vergilerde geçici indirim;

Beyaz eşya ile bazı küçük ev aletlerinden alınan Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) sıfıra, mobilyaların KDV'si yüzde 8'e çekilerek, hem bu sektörlere hareketlilik sağlandı hem de vatandaşların bu eşyaları ucuza satın almalarının yolu açıldı.

Tabi ekonomi sadece bu veriler ve uygulamalarla sınırlı değil; yılsonlarında genellikle iyimserlik havaları eser; ticaret yavaşlasa da, mali piyasalarda bir durgunluk olsa da biten yılın muhasebesi iyimser bir çerçevede yapılmaya çalışılır ve bu yılsonu iyimserliği ileriye, gelen yıla taşınır. 

Bu yılın sonuna doğru iyimserliğin yükseldiğini sanırım fark etmişsinizdir.

2016’dan 2017 yılına aktarılan iktisadi tablo pek olumlu değildi. Bu nedenle bitirmekte olduğumuz 2017 aksak başlasa da sonradan toparlanan bir yıl olarak aklımızda kalır umarım.

Bu kısa değerlendirmeden sonra 2018 yılına aktarılan verilerin görece daha olumlu olduğunu söyleyelim. En azından ilk yarısının daha olumlu bir süreç olarak geçebileceği öngörüyorum.

2018 yılının öncelikle ülkemize ve tüm dünyaya huzur ve barış getirmesini temenni ediyorum.

KAYNAKLAR: DÖNEMİN BASIN YAYIN ORGANLARINDAN İZLENİMLER - 

TÜİK VERİLERİ