Okumak, mutluluk ve huzur eşliğinde kendimizle beraber dünyayı da keşfettiğimiz uçsuz bucaksız bir limandır.

Dünyada tüm bilgi birikimini kendisinde toplamış düzgün karakterli, dünyaya geniş bakan, problemi iyi analiz edip ve çözümleyen, iletişimde etkili olan, çevreye ve tüm canlılara karşı hassasiyetli erdem sahibi bir birey olmak güç değil aslında. 

Bu gün ülkemizde kitap, ihtiyaç duyduğumuz maddeler arasında 241. Sıradadır. Kitaba ayırdığımız zamanı, Norveçli 297’e ABD’li 205’e, İngiliz 89’a Japon 94 katlıyor. Türkiye’de günde ortalama 4.8 saat tv seyredilirken, kitap okumaya yılda 6.5 saattir. Birleşmiş milletlerin insani gelişim raporunda kitap okuma oranına göre ülkemiz ne yazık ki 89. sırada bulunmaktadır.

Kütüphanenin masasında, bahçedeki hamakta, uçak seyahatinde veya herhangi bir mekanda yanımıza almış olduğumuz, bir kitabı rahatlıkla; mesai, teneffüs, kahvehaneler ve sokak aralarındaki hızla akan paha biçilmeyen zamanımızı okuyarak değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Eğitimini aldığımız ya da çalıştığımız belirli bir alanda, düzenli kitap okumak bize uzmanlık alanımızı pekiştirir. Yersiz ve çok konuşmanın zihnimizi olumsuz etkilediği gibi yerinde, doğru ve akıcı konuşmanın kitap okumakla giderebileceğinin yanı sıra hayatımızda ne istediğimizi veya en azından ne istemediğimizi bilmiş olacağız. Hayatın gerçekleri ve monotonluğu bazen sıkıcı gelebilir ancak kitapların bize katacağı arkadaşlık hissiyatı, verdiği özgüven ve yaratıcı mizah anlayışıyla yaşamımızı sürdürmeye değer kılar.