Sevgili okurlarım merhaba, mahallemizden birisiyle süpermarkette karşılaştım kartını verdi ve beni bir etkinliğe davet etti. O tarihte müsait değildim davete gitme şansım olmadı. Dört hafta sonra tekrar aynı etkinliğe davet etti. Merak ettim ve konferansın amacını sordum: “İnsan sağlığını tehdit eden hormonlu yiyeceklerin yerine doğal bitkiden üretilmiş olan on sekiz ayrı ürünümüz var. Malezya’da üretilen ürünleri yaklaşık altı yıldır Türkiye’de üç yüz bin üyemizle tanıtıyoruz. Hastaların iyileşmelerini sağlıyoruz. Türkiye’nin elli ilinde çalışan aktif temsilcilerimiz var.” Dedi. 

“Bahsini ettiğiniz ürünler beslenmenize yeterli mi? Doktordan tedavi almadan nasıl iyileştiriyorsunuz? İllerdeki temsilcilerinizin asıl görevi nedir?” Dedim. 

“Sorduğunuz sorularınıza seminerimizde yanıt bulacaksınız. Şirketimizde Prof. Doçent Dr. Emekli asker avukat yani her daldan insanlar var. Dört bin yıl önce adı İmparator mantarı olan bitkiden elde edilen ürünler üç paketten oluşuyor. 1: 600 TL 2: 1200 TL 3: 4000 TL. 4000 TL’lik paket aldığınızda direktör unvanı alıyorsunuz ve kariyer sahibi oluyorsunuz. Şirket adına bedava yurtiçi yurtdışı seyahatleriniz tarafımızca karşılanıyor. Genel kültür, sosyal varlık, seyahat ve sosyal çevre kazanmış oluyorsunuz. Ürünlerde 100%20 kar payınız var. Satışlarınızı akrabalarınıza tanıdıklarınıza arkadaşlarınıza okurlarınıza yapıp şirkete yeni üyeler kazanıyorsunuz. Böylece sizde çok kazanıyorsunuz.” Dedi. 

Bu sözlerden sonra nereye davet edildiğimi anladım. Çünkü bunları bir başka isim altında dört yıl önce tanımıştım. Aynı sistem aynı kurguyla çalışıyorlardı. Hatta Hollanda’da Türkiye’deki kadar açıktan ortada olmasalar da etkinlerdi. Anlattıklarından etkilendiğimi düşünen arkadaşa seminere gelme sözü verip şirket ismiyle internetten araştırdım. Beş soru hazırladım ve seminere gittim. Şirket adına yıllık kiraladıkları otel pekte ucuz değildi. Konuşmayı yapan kişi Türkiye ikincisi şahıs otuz beş yaşlarında mikrofonik güzel Türkçe konuşan yakışıklı bir delikanlı ve profesyonel konuşmalarıyla insanı etkileyen birisiydi. Tüm yolları açıktan anlattı ve: “Aranızda yeni gelenler var mı ve bana sorusu olanlar var mı?” Diye sordu. 

Salonda her kesimden bay bayan davetliler vardı. Ayıp olmaması için yüz yüze konuşmak istedim. Konuşması bitince yerimden kalktım yanına kadar gittim: “Size beş farklı sorum olacak. İkna olmam için cevabınızı duymak istiyorum. 1: Kuruluş yılınız 1983 ve 1995’de G. E. ismini almışsınız, birçok ülkede aktifsiniz. Çalışma sistemi sizinle aynı olan H. L. adlı şirketle alakanız var mı?” Dedim. 

“Hayır, yok.” Dedi.

“2: Seminerlerinizle ve üyelerinizle satışa sunduğunuz on sekiz ürünün devlete vergisini ödüyor musunuz?” Dedim. 

“Evet, ödüyoruz.” Dedi.

“3: Sattığınız ürünleriniz devlet tarafından onaylı mı? Eğer ki, onaylıysa neden eczanelerde ve süpermarketlerde satılmıyor?” Dedim.

“Şirket politikamız satışları birebir iletişimle geçerek yapıyoruz.” Dedi.

“4: Size üye olduğumda şirkete ne kadar üye yaparsam o kadar kar payım var ve bana kısa sürede zengin olma sözü veriyorsunuz. Doğru mudur?” Dedim. 

Benzi attı soruyu es geçti: “5: Son sorum. Ben bütün renklerden yanayım aynı zamanda aşırı milliyetçiyim. Şirketinizdeki Türk Profesörler dahil olmak üzere bu sorum hepiniz için geçerli. Bize dört mevsimi bir arada yaşatan ülkemizin dağlarında ovalarında yüzlerce bitki türü varken, neden başka ülkenin temsilcisi olarak masum insanları hastalıklarından kurtarma vaadiyle, zengin etme vaadiyle yabancı bir şirketi ve cüzdanınızı dolduruyorsunuz? Yaptığımız bu konuşmayı Önce Vatan gazetesine makale olarak yazacağım.” Dedim. 

“Saat 14.00’de dışarıdan başka konuşmacı gelecek ve şuan konuşma başlıyor. Siz seminerin devamını izleyin ikna olacaksınız.” Deyip yanımdan adeta kaçtı bende devamını dinlemeden komşumla selamlaşıp otelin salonunu terk ettim. 

Hani: “Minareyi çalan kılıfını hazırlar.” Diyorlar ya… 

Vatanımın kanunlarının açığından yararlanıp ülkemde modern kölelik zihniyle zincirleme üyelikle en baştakinin en sondaki yeni katılan üyeden para kazanıp süslü püslü sözlerle 300 bin vatandaşımı yanına alan adamlar ürünleri karşılığı her üyeden 600 TL alırsa sizce ne kadar kazanç elde eder acaba?

Kanser dahil tüm hastalıklara çare bulduklarına masum insanları inandıran bu adamlar ileride bu ülkeye neler yapmazlar hiç düşündünüz mü acaba?

Buradan 550 Milletvekillerime sesleniyorum. TV ekranlarda düşünce ve görüş ayrılığı didişmesi yerine birlik olun açığı olan kanunları düzenleyin, ülkemdeki saf gariban insanları hayali umutlar peşinde koşturmayın onlara umut olun!..

Parti ayırmadan vekillerimin hepsini, vatan bayrak devlet millet dörtgeninde buluşmadıklarından dolayı Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’a şikayet ediyorum. Çünkü her köşede can yanıyor artık son bulsun!..

Sevgi ve saygılarımla