Sevgili okurlarım merhaba, Avrupa’da 50’ci yıl dönümünü kutlayan Türk Asıllı Avrupalılar yaşadıkları ülkelerde aktif politikayla ilgileniyor. Aynı zamanda kökenlerinin olduğu anavatanlarında neler olup bitiyor gerek gazetelerden gerek televizyonlardan gerekse internet kanalıyla öğrenmeyi ihmal etmiyor. Bizler her ne kadar 50 yılı aşkın bir süredir Avrupa ülkelerinde yaşasak da kültürümüze geleneklerimize göreneklerimize öz değerlerimize akrabalara aileye bağlı bir milletiz. Yaşadığımız Avrupa ülkelerinde de gayet tabi uyum sağladık, evlatlarımıza ikinci bir vatan yaptık ve bununla gurur duyuyoruz!..

Anavatanımız Türkiye Baba-vatanımız Avrupa sözüm bu gerçeği göz önünde bulundurmayan politikacılara. Ne yazık ki, onlar dereyi görmeden paçalarını çoktan sıvadılar. Avusturya ve Hollanda bizim adımıza kararlarını verdiler: “Türk politikacılar ülkemizde miting yapamaz” dediler…

Son zamanlar Avrupa ülkelerinde İslami Fobi aldı başını gidiyor. Bu durumun gerçek sorumluları o ülkeleri yöneten politikacılardır. Son örnek olarak Suriye’yi verebiliriz. Türkiye’de kayıtlı mülteci sayısı 2.749.140 kişiye ulaştı. Avrupa ülkeleriyse maalesef Müslüman kimlikli mültecilere sınırlarını kapattı. Oysa Müslüman kimlikli biz Türklerin dedeleri doktor kontrolünden geçirilip 50 yıl önce İkinci Dünya Savaşından çıkmış Avrupa’yı el ele gönül gönüle hep birlikte en pis en zor işlerde çalıştırılarak inşa ettik. Birlikte inşa ettiğimiz bu ülkelerde dördüncü kuşak torunlarımızla beraber artık kalıcıyız!.. 

İkinci kuşak Türk Asıllı Hollandalı olarak bana iki ülkenin birisini seçme hakkı verilse ikisinden birini seçemem birisi anavatanım diğeri baba-vatanım. Anne ve babayı seçme lüksümüz yoksa hiç kimsenin 50 yıllık geçmişi çöpe atma gibi bir lüksü yok. Biz Avrupalı Türkler kaldığımız ülkelerin gökkuşağı renkleriyiz. Ayrıca Müslümanları öcü olarak görmesinler bizim dinimiz dört kutsal kitabın dördü arasında ayrımcılık yapmıyor ve dördünü de olduğu gibi kabul ediyor!..

Müslüman ve Türk kimliğimizle kültürümüzle Avrupa kültürünü benimsemiş sentezlemiş en güzel en çağdaş bir şekilde çocuklarımızı ve torunlarımızı çifte kültürle yetiştirerek kaldığımız ülkelere adapte olmuşuz. Çifte kültürün zengin aynı zamanda öğretici eğitici paylaşımcı tarafını alarak Türk Politikacıların mitingini yasaklamak yerine bizlere anavatandan esintiler tattırarak seçme seçilme hakkımızı kısıtlamasalar ayrıştırıcı tutumlardan uzak harmoni içinde yaşamamızı sağlasalar İslami Fobi olmazdı yaşanmazdı!..

Kötü bildiğimiz insanın yüreğinin derinliklerine indiğimizde ufacıkta olsa bir güzellik bir gizem yakalamak mümkün, önemli olan o ufacık güzelliği gizemi yakalayıp gerçek hayata uygulamaktır. Uygulamada geç kalmış olduğunuzu görerek gökkuşağı rengindeki Türk Asıllı Avrupalılara hak ettikleri hakikat yolunda yol vermektir. Çünkü Düşündüğün kadar derya mücadele ettiğin kadar ihsan hak ve adaleti koruduğun kadar insansın!..

Hani: “Ne ekersen onu biçersin.” Diyorlar ya…

Tuttuğun dalın sağlamlığına değil ektiğin tohumların arılığına güven ki, geçmişin gücün geleceğin güvencen olsun, sevgi ek sevgi biç. Avrupa ülkelerinde vatan bayrak devlet millet kavramı önemli anavatanda dört kavram adına 24 Haziranda birlik olup özgürce seçelim seçilelim!.. 

Sevgi ve saygılarımla

Not: Bu makale Belçika BelemTürk gazetesinde Türkçe Flemençe olarak yayınlanmıştır.