Yunanistan, IMF'ye 1.6 milyar euro'luk borcunu ödeyemiyerek temerrüde düşen ilk gelişmiş ülke olarak kayıtlara geçip resmen iflas bayrağını göndere çekmiş oldu. Önümüzdeki Pazar günü mali ve ekonomik krizden çıkış reçetesini referanduma götürme kararının  Meclis’te onaylanmasıyla da panik havası oluştu. Hükümet bankaların bir anda boşaltılmasını önlemek için tedbir olarak Bankaların ve Atina Borsası’nın kapatılması ve vadesi gelen borç taksidinin ödenememesi de tuz  biber ekti.
BDP.li milletvekili E.Kürkçü, “Yunanistan’ın borcunu biz ödiyelim” diye beyanat verince, müflis Yuananistan’ın bu haliyle bile Ege’de 16 adamızı (Bizim hükümetin de göz yummasıyla) oldu bittiye getirip işgal etmesini hatırladım. Borç krizi sonrasında Yunanistan’ın iflasın eşiğine gelmesinde, 1990’lı yıllardan itibaren hızla silahlanması ve savunma harcamalarının da önemli bir etken olduğunu göz ardı etmemek gerektiğini hatırlatarak kısa bir özet yapmak istiyorum.
Yeni Savunma Bakanı Kammenos’un görevi devralır almaz ilk işinin Türkiye ile Yunanistan’ı 1996’da savaşın eşiğine getiren Ege’deki Kardak Kayalıkları’na çelenk bıraktığını,
Borcunu ödemekten aciz Yunanistan’ın hala Ege Hava Sahasında Türk savaş uçaklarıyla it dalaşını sürdürmesini,
Kıbrıs’ta binbir şeytanlıkla Türkler aleyhine iş yapmasını,
1923 yılında imzalanan Lozan Antlaşması ve 1947 yılında imzalanan Paris Antlaşması gereğince Yunanistan tarafından Limni, Semadirek ve Doğu Ege Adaları (Midilli, Sakız, Sisam, Nikarya) ile Oniki Ada'da (Stompalya, Rodos, Kalki, Skarpanto, Kasas, Piskopis, Misiros, Kalimnos, Leros, Patmos, Lipsos, Sömbeki, İstanköy ve bağlantısı olan adalar ile Meis Adası) Kolluk Kuvvetleri dışında silahlı kuvvet bulundurulmaması ve tahkimat yapılmaması hükmüne rağmen ekonomisini batırmayı göze alarak adaları silahlandırdığını,
NATO üyesi ve ABD başta olmak üzere birçok ülkenin ortak müttefiki olan iki ülke arasında savaş ihtimalinin çok uzak olmasına rağmen, aslında hiç savaşmıyacakları hayali Türk düşmanlığı uğruna paralarını ve enerjilerini harcadıklarını hatırladım. Sözde Türkiye’den gelebilecek tehdidi gerekçesiyle silahlandığını, her yüz dolarlık silah harcamasının 80 dolarını Türkiye’ye karşı yaptığını hatırladım. 1990’ların sonundan bu yana Almanya, Fransa ve ABD’den yüzlerce Leopard tankı, toplar, F-16 ve Mirage savaş uçakları aldığını ve bir yetkilinin “Kıbrıs nedeniyle silaha 216 milyar dolar harcadık” itirafını,
Hayallerinde uydurdukları “Türk saldırısını durdurmak için” sınır boyunca 120 km uzunluğunda, 30 metre genişliğinde ve 7 metre derinliğinde “su hendeği” inşa ettiklerini ve duvar ördüklerini,
NATO’nun kuralına göre ittifak üyelerinin gayri safi yurt içi hâsılanın yıllık %2’sini silahlanmaya ayırabileceği hükmüne rağmen, Yunanistan’ın 90’lı yıllar boyunca hiçbir zaman %4’ün altına inmediğini hatırladım.
“Komşusu açken tok yatmayan asil Türk Milletinden” olduğumuz için, elbette düşküne, muhtaça, fakire, komşuya yardımcı olmanın önemini idrak ediyoruz. Ama ağustos böceği ile karıncanın hikayesinde olduğu gibi AB fonlarından aldıkları paraları bir yandan saçıp savuran ve öte yandan“Türk Düşmanlığı” uğruna silahlanmaya ayıran bir zihniyetin sorumsuzluğunun faturasını da ödiyecek kadar da saf değiliz, sn vekil hazretleri.
Yunanistan’ın halen küçük çocukların zihinlerine daha ufacık yaşlarında düşmanlık tohumları ektiklerini, bir çok ders kitabında olduğu gibi örneğin; İlkokul 6. Sınıf Yeni Dönem Yunan Tarihi ders kitabında, Trakya, İstanbul ve İzmir, Yunan toprağıdır konusunun işlendiğini, 98. sayfada Batı Anadolu ve Karadeniz’in, Yunan toprağı olarak gösterildiğini biliyormusunuz???
10 cent’e muhtaç olduğumuz 70’li yıllarda Lüksenburg’tan 1 milyon dolar borç istediğimiz günleri hatırlarsanız, o günkü ekonomik sorunlarımızın yanında bir kısım anarşist ve teröristlerin Türkiye’de kaos çıkarmak amacıyla yarattıkları anarşizmi de unutmuyoruz...
 
NOT..........:
Uluslararası antlaşmalar, Ege adalarını üç kategoriye ayırmaktadır:
1.Yunan adaları Limni ve Semadirek ile Türk adaları Gökçeada ve Bozcaada. Bu "Boğaz önü" adaları Boğazlarla birlikte, Boğazlar Rejimine ilişkin Lozan Antlaşması'nın 4. maddesiyle askerden arındırıldı.
2.Limni, Sakız, Sisam ve İkarya adlı Yunan adaları. Bunlar Lozan Antlaşması'nın 13. maddesi gereğince ülkelerinde ancak polis ve Jandarma kuvveti bulunabilecek, deniz üssü ve istihkâm kurmanın yasak olduğu adalardır.
3.Oniki adalar, Paris Antlaşması ile İtalya'dan alınıp Yunanistan'a verildi. Antlaşmanın 14. maddesine göre bu adaların üzerinde ancak asayişi sağlayacak kadar kuvvet bulundurulabilir.