Şiirde “Türk çocukları, Türk çocukları,  Gözler ileri başlar yukarı, Yarınki hayat yurt ufukları,  Herşey sizindir Türk çocukları,  Çocuklar aziz vatan malıdır, Ulu ağacın birer dalıdır, Yardım görmeli bakılmalıdır” diyor ama gerçekte durum öyle mi?

Eğitim sistemimiz, yerlerde sürünüyor. OECD her yıl 35 üye ülkenin gençlerde ''işsiz ve eğitimsiz genç'' oranlarını açıklıyor. İşsiz ve eğitimsiz genç oranı en yüksek olan ülke Türkiye çıkıyor.

Türkiye'de son yıllarda bir kültürel düşüş yaşandığı gibi işsiz ordusu da çift haneli rakamlardan aşağı düşmüyor.

Eğitim sistemimize hakim olan ideolojik bakış açısı nedeniyle, evrensel niteliklerde bilimsel eğitim yapmak yerine günlük politikalarla durum idare edilmeye çalışılmakta. Biat kültüründen gelen anlayış sorgulama ve analiz yapma yeteneğini zaafiyet uğratmakta, aklın ve bilimin tek düzeye indirgediği bir toplum oluşmaktadır. Bu anlayışın uluslararası alanda rekabet gücü yaratması  mümkün olmamaktadır.

Üniversitelerimizin bir çoğunda AR-GE için yeterli kaynak ayrılmadığından, araştırmalar yetersiz kalmakta, adeta lise düzeyinde eğitim yapan kurumlara dönüşmektedir. Bu yüzden insanlığa hizmet edecek büyük buluşlar yapılamamaktadır. Aynı insanlarımız yurt dışında kendilerine sunulan imkanları bulduğunda Prof.Dr.Aziz Sancar gibi nobel ödülünü alabilmektedir.

İkinci Dünya Savaşının mağlubu Almanya, 1945 yılında tüm ülkesi ağır bombardımanlar altında yıkılmış, 20 milyon genç insanını kaybetmiş, ayakta kalan fabrikaları  işgal kuvvetleri tarafından sökülüp götürülmüş, ekonomisi sıfıra inmiş ve ülkesi işgal edilmişken, eğitimli insanı sayesinde kısa sürede toparlanabilmiş ve Alman mucizesini yaratmıştı.

1990’ların başında Sovyet sistemi çöküp, dağıldığında, subayları madalya ve üniformalarını satmak zorunda kalmış, sokaklarda dilenmeye başlamış, dükkanların vitrin ve rafları bomboş, Karadeniz limanlarından bir savaş gemisini Akdeniz’e gönderemiyecek kadar ekonomik durumu kötü olan Rusya, eğitimli insan gücü ve iyi yönetim sayesinde kısa sürede bu sıkıntıdan kurtulup düzlüğe çıkmış ve yeniden dünya siyasetinde söz sahibi olmuştur. Buna benzer başka örnekler de verebiliriz.

Bugün yaşadığımız sorunların kaynağında AHLAK ve EĞİTİM yer almaktadır. İyi bir ahlak sahibi olmadan sadece diplomaya sahip olmak daha vahim sonçlara yolaçmakta ve ülkeyi bir ağacın kurdu gibi içinden içinden kemirmektedir. Bu nedenle ilk önceliğimiz AHLAKLI İNSAN YETİŞTİRMEK olmalıdır. Aksi halde bir imamın cami duvarına yazdığı gibi,

“Çocuklarımıza ibadetleri öğretmeden önce AHLAKLI olmayı öğretelim. Yoksa çocuklarımız;

Namaz kılan bir hırsız,

Oruç tutan bir sapık,

Hacca giden bir yalancı,

Kurban kesen bir tefeci,

Şehadet getiren bir terörist olabilir...

İnsanların yüksek egosu ve abartılmış rekabet hissi, açgözlülüğü ve ahlaki çöküşü de beraberinde getiriyor.

ABD eski Başkanlarından Theodore Roosvelt’in  “Bir insanı ahlaken eğitmedeni sadece zihnen eğitmek topluma bela kazandırmak demektir”  sözünün günümüzde ne kadar öenmli olduğunu görmekteyiz.

Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ,  “Bir milleti hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum olarak yaşatan da, köleliğe, yoksulluğa düşüren de eğitimdir.” Sözünün ışığında ülkemizin ve milletimizin geleceğini inşa ederken AHLAKLI ve EĞİTİMLİ ve YÜKSEK İNSANİ VASIFLARI olan nesil yetiştirmek temel hedef olarak alınmalıdır. Çocuklarımız ideolojilerin, günlük siyasi akımların ve çıkar çevrelerinin kurbanı edilmemelidir. Kadınlar ve çocuklar bizim gözbebeğimizdir, onları koruyup kollamak, devletin olduğu kadar her bir vatandaşın insanlık görevidir.