Öncelikle bize  kendinizden  bahseder misiniz?

Mimarım. 2010 mezunuyum. Bahçeşehir Üniversitesi  Mimarlık ve Tasarım Fakültesi’nde Mimarlık lisans eğitimini tamamladıktan sonra,  Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Proje Yönetimi eğitimi aldım.  Mimarlık ve tasarımın birbirinden ayrılamaz bir bütün olduğunu düşünüyorum. Mimarlığı, sadece bina gibi kütlesel düşünmemek gerekir. Bir mimar aynı zamanda tasarımın her dalında uzmanlaşıyor yaptığı projeler ile.
Bir mutfak çizdiğinizi düşünün, bunun kaç metrekare olması gerektiğini baştan bilmeniz için, tezgah ölçüsünü bilmeniz gerekir. Mutfağın iç mimarisini detaylandırırken; sadece mutfak tezgahı ölçülerini değil, çatal bıçak boyutlarına kadar bilgi sahibi olmanız; malzeme seçerken, mekanı yaşamanız gerekir.
Bir mağaza tasarladığınızda, içinde yer alacak ürünleri ve tasarımları detaylıca incelemeniz ve hatta mağazanın işleyiş şekli, ürün giriş çıkışı, depolama şekli gibi bir çok detaya hakim olmanız şart.
Bir ofis tasarladığınızda, mekanda kullanacağınız tüm mobilya, malzeme ve objelerin gibi her detayın, ofisin yaptığı işi ve kurumsal kimliğini taşıyacak ve yansıtacak şekilde olmalı.
Bir elektrik mühendisi, bir makine mühendisi ya da bir inşaat mühendisi kadar olmasa da mühendislikten de anlıyor olmanız gerekir ki, tasarım esnasında nasıl bir açıklığın nasıl bir taşıyıcı sistem ile geçileceğini ve nasıl bir şaft kurgusu olması gerektiğini doğru belirleyerek proje geliştirebilin. Aksi takdirde, projeniz mühendislik disiplinlerinin projeleri ile süperpoze edildiğinde, mimari tasarımınız, istemediğiniz bir değişikliğe uğramasın
Bu sebepler ile mimarlık, birçok diğer tasarım alanları ve teknik konular ile iç içe olmamı ve yenilikleri takip etmemi gerektiriyor.  

Teknoloji sizce mimariyi nasıl etkiliyor ? 

Bir otomobil galerisi çizerken arabanın boyutlarını, bir stadyum çizerken kalenin boyutlarını bilmeniz gerekir. Bilmeniz için ise okumak ve araştırmak şart. Tüm mimarların başucu kitabı olan Neufert (Architectural Standard - Ernst & Peter Neufert - Architects' Data) bu konuda en değerli başvuru kaynağı olup, dünya üzerinde kabul görmüş standartlar oluşturmuş olsa da, kalenin boyutları değişmez ama otomobil boyutları değişiyor. Yeni üretilen otomobillerin boyutları bir on yıl öncesi ile aynı değil. Teknolojik yenilikleri de takip etmeniz gerekiyor. Otomobil galerisine araçların nasıl girip çıkacağını, nasıl bir cam ve cephe sistemi olması gerektiğinin kurgusunu da bir mühendis gibi düşünüp tasarlamanız gerekiyor.

Son zamanlarda Mimari Turizmi üzerinde çalışıyorsunuz bize bu konudan bahseder misiniz ? 

Hem yurt içi hem yurt dışı firmalar ile iş birliği yapıyorum. Mimari ve kültürel içerikli iş gezileri sayesinde, yeni tasarımları ve yeni bina teknolojilerini inceleme fırsatım oluyor.  
Bir ülkeye, tarihi binaları, tarihi dokusu ve eski tarihi müzelerini incelemek adına en fazla bir veya iki defa gidiyor insanlar. 
Mimari turizm dediğimiz ise, yeni açılan mağazalar, yeni alışveriş merkezleri, yeni sanat galerileri, yeni kafe ve restoranlar,  gerek satılan ürünler ile gerek mimari ve mekan tasarımları ile turist çekiyor. 
Her ülke için turizmin değeri ekonomik anlamda çok büyük. Bir turist uçaktan indiği andan itibaren, ulaşımı, konaklaması, yeme-içmesi, alışverişi, katıldığı kültür ve sanat etkinlikleri ile dünyanın her yerinde o ülkeye para girişidir, bu da ekonomik anlamda artı değer demektir.
Mimari tasarımlar, yeni binalar ve içindeki fonksiyonlar ise, bir turistin daha önce ziyaret ettiği bir ülkeye yeniden ziyaretini sağlıyor.

Yakın zamanda farklı incelemeler de yaptınız bize bunla ilgili neler anlatırsınız ? 

Atina Akropolis, mimarlık tarihinin temelini oluşturan en eski ve en değerli kültür miraslarından. Akropolis’in kelime anlamı, şehrin en yüksek tepesi. Mimari öneminin yanı sıra, şehrin stratejik bir lokasyonu olması nedeniyle tarih boyunca savaş dönemlerinde de korunan günümüze kadar gelen ve ziyaret saatleri boyunca önünde uzun bir turist kuyruğunun oluşturduğu bir yer.  Yine Atina’da yer alan Agora, (kelime anlamı: bir araya gelme mekanı) sahne sanatlarının tarihinde dünyaca kabul edilen bir öneme sahip.  
1031 yılında inşa edilen Agia Triada Rus Kilisesi, saat kulesi ve dış cephesi ile Bizans taş işçiliğinin önemli bir örneği olduğu gibi, dönemin Atina Güzel Sanatlar profesörü Ludwig Thiersch tarafından yapılan iç mekan boyama ve süslemeleri sanatta Nazarene akımının iyi korunmuş bir örneği.
Yunanistan, Antik Yunan başta olmak üzere, korunan eski yapılarının yanı sıra, son yıllarda, yeni tasarım binaları ile de gözde bir turizm merkezi haline gelmiş durumda.
Ünlü İtalyan mimar Renzo Piano’nun Atina’daki yeni binası Stavros Niarchos Kültür Merkezi, (SNFCC: Stavros Niarchos Foundation Cultural Center), kütüphanesi, opera binası, parkı ve kültür – sanat etkinlikleri ile olduğu kadar binası ve dünyaca ünlü bir mimarın eseri olması nedeniyle de şehrin yeni landmark’ı.
Capitol Mall’un binasında yer alan, Theodore & Joanna Charagionis Foundation’a ait Helenik Motor Müzesi (Hellenic Motor Museum) üç yüzün üzerinde araç koleksiyonu ve Avrupa’nın en iyi Formula1 simülasyonuna sahip olması ile ilgi çekiyor. Yuvarlak binasının kabuk ve kütlesel etkisi iç mekana da taşınmış. Dairesel binayı, yürüyen merdiven yerine rampa ile çıkarsanız, camekan içinde sergilenen otomobil tekerleği koleksiyonu ile daha müzeye ve koleksiyona ulaşmadan heyecan ve merak duymaya başlıyorsunuz. Büyüleyici bir bina.

Hem ticari hem yaşamla ilgili farklı ne tür mimari örnekler söz konusu ? 

Yüksek bütçeler ile yapılan mimari, bina ve tasarımlar, harcanan paranın geri dönüşü için, içeride ürün sattırıyor olması lazım. Chora’da Louis Vuitton’un yanında bir şubesi bulunan Enny Monaco, bu yaz çok yakınında ikinci bir şubesini daha açtı. Yeni mağazası, daha da lüks ve daha da yenilikçi bir tasarım ile. Mağaza tasarımının, içeride satılan ürünlerin fiyat ve segmentasyonunu destekliyor olması şart. Mykonos’da açılan Lunettes de benzer bir mağaza tasarım anlayışına sahip. Satılan güneş gözlüğü, tasarım ve etiket fiyatı kategorisi olarak  A plus diye adlandırdığımız bir koleksiyon sunduğundan dolayı, mağaza tasarımı ve mimarisi de bunu yansıtmak durumunda. Çağı yakalayamamış, yenilikçi olmayan bir mağaza ile o koleksiyonu satmanız mümkün olamaz. Benzer yeni güneş gözlüğü mağaza uygulamaları, Türkiye’de Çeşme’de de mevcut. Mağazada satılan ürünün marka değeri ve fiyatı arttıkça; mağazanın mimarisi de bu hissiyatı verecek mekan kurgusu, mekan aydınlatması, malzeme seçimi ve ürün sergilemesine sahip olmak, ilgi çekmek, farklı vegösterişli olmak  durumunda.

Tam tersi uygulamalar mümkün mü, uygun fiyatlı bir ürünü lüks bir mağaza konsepti içerisinde sergilemek ve satmak ? 

Yine Mykonos’da bahsettiğiniz gibi örnekler mevcut. Örnek vermek gerekirse, Wake Up Kozmetik (Wake Up Cosmetics) Milano, İtalya menşeili bir marka olarak Mykonos’da bir şubesini açtı. Mağazanın dışarıdan görünüşü ve  mağazanın iç mekan tasarımı adanın genel alışveriş konseptini yakalamak ve hatta yarışmak durumunda olduğundan, mimarisi ile dışardan ürün fiyatları ile ilgili sanki çok yüksek fiyatlı ürünler satan bir mağaza hissi verse de, uygun fiyatlı ürünler satan bir kozmetik markası.
Türkiye’de, İstanbul’da bir optik mağaza zinciri markası ile konsept tasarım geliştirirken benzer bir konuyu tartıştık. Mağaza, hem pahalı markaların gözlüğünü, hem de SGK anlaşmalı uygun fiyatlı gözlükler de satacağından, her alıcıya hitap edeceğinden, bazen çok yenilikçi mimari tasarımlar da dezavantaj olabiliyor. 
Mimarlık, psikoloji bilimi ile de iç içe olmak durumunda. Çok lüks, çok pahalı ve zamanın ötesinde marjinal bir mağaza tasarım ile içerde uygun fiyatlı gözlükler de satılıyor olsa, birçok insan psikolojik olarak böyle şık bir mağazada satılan ürünler benim bütçemi aşar diye düşünerek içeriye girmeye çekinebilir. Mağazaya girse, alabileceği uygun fiyatlı ürünler de olduğu halde, yanlış bir mimari tasarım yüzünden, bir ticari işletme,  ürünlerin alıcısını, hedef kitlesini, kaybedebilir. Tam tersi bir durum da mevcut; uygun fiyatlı ürünleri daha lüks bir mağaza tasarım ile müşterinin içeri girmesini sağlayarak, mekan algısının altındaki fiyatlar ile daha çok alışveriş yapılmasını da sağlayabiliyor mimari. Bu noktada, seçim işletme sahibinin oluyor. Mimar olarak, yükümlülüğünüz tasarımdaki yenilikçiliğin, marjinalliğin ya da sadeliğin, avantajlarını ve dezavantajlarını anlatmak. Bir mimar olarak, sınırsız bir yaratıcılık ile istediğiniz her tasarımı hayal edebilirsiniz ama mekanı kullanacak olanların ihtiyaç ve taleplerini de göz önünde bulundurmanız gerekir. Özellikle de, mevzu bahis bir konut değil de, ticari bir işletme ise daha da realist ve hassas analizler ile ilerlemeniz gerekli.

Mimari görmek için gezen insanların her geçen gün sayısı artıyor bunla ilgili neler söylersiniz ? 

En güzel örneklerinden birinin Rijksarchief (Bruges, Belçika) olduğunu düşünüyorum. Dünya Savaşı’ndan zarar görmemesi, dönemin gotik tuğla mimarisi binalarını Unesco Dünya Kültür Mirasları listesinde olan, Bizim Leydi Kilisesi ile Michelangelo'nun ‘Madonna ve Çocuğu’ heykeline ev sahipliği yapan, kendinizi masalsı bir şekilde ortaçağda geziyormuş gibi hissettiren, bozulmamış bir tarihi doku içerisinde, yeni ve modern bir bina Rijksarchief. Mimar Olivier Salens’in, eski dokuyu bozmadan şehre entegre ettiği bu modern yapı, tuğla işçiliği, cam köprüler ile geçişleri ve modern bir kütlede yeniden yorumlanan sivri çatı tasarımı, ile şehre yeni bir renk ve dolayısıyla yeniden gelip görmek isteyen turist getirdi. 
Başka bir örnek olarak, Danimarka’da inşaatı devam eden, bu yıl eylül sonunda açılması planlanan, Bjarke Ingels (BIG) imzası taşıyan, Lego House’a,  yılda ortalama 250.000 turist gelmesi bekleniyor.

Sosyal medyada mimariye dair sayfalar artıyor bunla ilgili neler söylersiniz ? 

Olması gereken bir mecra. Yaptığınız işlerin görünürlüğünü ve daha çok kişiye ulaşmasını sağlıyor. Tanıtım, reklam ve pazarlama açısından sosyal medyanın çoğu sektörde etkisi yadsınamaz.

Mimari ev ürünleri tasarımlarınızın çıkış noktası nedir, nasıl başladınız?

Iris Apfel, Steve Madden ve Heidi Daus ile işbirliği yapan Amerika’da bir tasarım stüdyosu internet üzerinden ulaşarak, benden ev ürünleri  tasarlamamı istedi. Bu şekilde başlamış olsa da, aslında hep hayal ettiğim bir şeydi. Çünkü, mimarlık ve tasarım herkes için diye düşünüyorum. Evinin içini tasarlarken bir mimar ile çalışacak maddi imkanı herkes bulamayabilir ama beğendiği tasarım ürünler satın alarak evine tasarım katabilir. Fransız tasarımcı Philippe Starck’ın Ghost Chair tasarımının Ikea’da satılması gibi. Bir tasarımcının tasarımları, herkes tarafından ulaşılabilir olmalı.

Mimarların genelde siyah giyinmesinin özel bir nedeni var mı? 

Özel bir nedeni olmasa da, dünya genelinde mimarların birçoğunun siyah rengi tercih etmesinin başlıca nedeni; kıyafetin ve dış görünüşün yapılan işin önüne geçmesini istememeleridir. 

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey, takipçilerinize vermek istediğiniz bir mesaj var mı? 

“Her şeyi olabildiğince sade yapın, basit değil.” – Albert Einstein

Röportaj : Cengizhan KAYA