İlk eserini 2012 yılında ‘Târihimizdeki Muhteşem Mektuplar’ adı ile yayımlayan Emekli Askerî Hâkim Necdet Bayraktaroğlu, bu defa, ‘Târihimizi Aydınlatan Belgeler’ isimli muhteşem eserini kültür hayatımıza kazandırdı. 
13,5 X 21 santim ölçülerinde 480 sayfalık eser, Ekim 2017’de okuyucu ile buluştu. Kitap; Kitâbeler, Ahitnâmeler, Vasiyetnâmeler, Nizamnâmeler, Zafernâmeler, Fermanlar  ile Fetvâlar gibi târihî belgeler incelenerek hazırlanmış.  ‘Faydalanılan Kaynaklar’ bölümünde yazarları ve isimleri belirtilen, bâzıları 3-4000 sayfalık 239 eserin ismi veriliyor. Bu hâliyle ‘Târihimizi Aydınlatan Belgeler’ binbir çiçekten titizlikle seçilmiş, hizmet aşkı ile yoğrularak hazırlanmış bal özüdür. 
Kitâbeler, Türk medeniyet ve kültür târihinin mühim belgeleridir. Târihimizin bilinen ilk kitâbesi, beşinci yüzyıla aittir. Hakasya, Tuva ve Altay muhtar cumhuriyetleri topraklarından geçen Yenisey Irmağı kenarlarında 158 adet kayaya, ‘Orhun Alfabesi’ olarak isimlendirilen harflerle yazılmıştır. 
Kitâbe geleneğimiz, Orkun Kitâbelerindeki muhteşem ifâdeler ve zengin Türkçe, bizim uzun bir geçmişimizin bulunduğunun alâmetidir. Karahanlılar, Selçuklular ve Osmanlılar dönemine ait kitâbeler Türk-İslâm medeniyetinin ihtişamını yansıtır. 
Mezar taşları, medeniyetimizin sessiz şâhitleridir. Her biri ince bir zevkin, kadirbilirliğin tescilli belgeleridir. Yahyâ Kemal Beyatlı; ‘Hiçbir şiir, mezar taşı kadar millî olamaz. Çünkü onda el emeği, göz nuru ve san’at vardır. Onlar bize, bizi anlatır.’ Diyor.   Güzel Türkçemizin âşığı edip ve müellif Nihat Sâmi Banarlı da berceste bir cümle ile Beyatlı’ya destek veriyor: ‘Eğer bir medeniyetin ihtişamını görmek istiyorsanız, mezar taşlarına göz atınız!’ 
Vasiyetnâmeler, bize Allah (Subhânehu Tealâ) emridir.  
Hepimiz ölülerin çocukları veya torunlarıyız. Geçici olan bu dünyada ömrümüzü tamamladıktan sonra göçeceğimiz âhirette ebedî kalmak üzere yaratıldık. Zamanı belli olmamakla birlikte sonu kesin olan bir yolun yolcusuyuz. En büyük hakîkat olan ölümün en az alakayı görmesi, en az hazırlık yapılması şaşırtıcıdır. Yüce dinimiz İslâmiyet, ölüme hazırlanmayı emreder. Ölüm hakîkatini görmek için inançlı olmak da gerekmez. Ölüm, herkesin ortak kaderidir. Ölüm korkulacak bir vak’a değil, hazırlık yapılacak bir hâdisedir.  
Ölüm için yapılacak en önemli hazırlık, onu yok saymamakla başlamalıdır. Bu birinci basamaktır. İkinci basamak da onu uzakta görmemektir. Âhirete hazırlıklı olmanın en basit işâretlerinden biri, ölümden sonrası için vasiyetnâme bırakmaktır. Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de ve Peygamber (sav) Efendimizin hadislerinde yer alan vasiyet mevzuu, günümüz insanlarının bildiğinden daha ciddî tutulmuş, tavsiye edilmiştir. Günümüzde yaşayan Müslümanların, eski zamanlara göre vasiyet bırakma gerekliliği daha fazla olduğu halde, ihmal edilmektedir. Bu ihmalin sebebi sünnet bilgisinden mahrum olmak veya ölümü uzak ihtimal olarak görmek, onu yaşlılara, ağır hastalara daha yakın zannetme gafletidir.
Vasiyetnâme, hakkında yüzlerce sayfalık kitap yazılmaya sezâ bir belgedir. 
Necdet Bayraktaroğlu’nun târihimizi aydınlatan bilgilere erişmek için incelediği; ahitnâmeler, nizamnâmeler, zafernâmeler, fermanlar ve fetvalar da kitâbeler, mezar taşları ve vasiyetnâmeler kadar mühimdir. Her biri için sayfalar dolusu makale yazılabilir. 
Her biri yekdiğerinden kıymetli bu belgeler üzerinden Türk-İslâm kültür ve medeniyetini yaşayan ve yaşayacak olan nesillere, aynı zamanda bütün dünyaya intikal ettirmeyi düşünmek bile her türlü takdirin üzerindedir. Başarmak ise minnettarlıklara hak kazandırır. 
Şâir, müellif, edip ve hatip Yavuz Bülent Bâkiler’in yıllar önce hazırlayıp TRT ekranlarından sunduğu ‘Avrupa’da Türk İzleri’ daha yenilerde kitap hâlinde okuyucuya sunuldu. Buna rağmen, ikinci baskı için hazırlık yapılıyor. Necdet Bayraktaroğlu’nun kitabı da dikkatle seyredilecek bir televizyon programının senaryosu olabilir. 
Kültürümüze yabancı ilim erbâbı Türkçe bilen bir yabancının ‘Târihimizi Aydınlatan Belgeler’ isimli eseri keşfetmesini beklemeksizin, bizden birilerinin eseri İngilizce, Fransızca, Arapça ve diğer dillere türcüme edilip, Kültür Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürlüğü’nün; Türk Hava Yollarının, milletlerarası ticaret ve sanayi şirketlerinin sanat ve spora destek veren holdinglerin mâlî desteği ile kitap hâlinde bastırılarak dağıtımı yapılabilir. Yapılmalıdır. 
Eser, geniş bir alan çalışmasıdır. İhtiva ettiği bilgileri ansiklopedilerde,  bir veya birkaç târih kitabında bulmak mümkün değildir. Devlet desteğiyle hizmet üreten herhangi bir kuruluş, böyle bir eseri hazırlamak için onlarca kişinin yıllar süren çalışmaları sonunda neticeye ulaşabilirdi. Sayın Bayraktardoğu’nun azmi, hizmet aşkı ve inancı eserin gün yüzüne çıkmasında en büyük âmil olmuştur. 
Müellifi, eseri nasıl ve niçin hazırladığını, mütevâzı ifâdelerle şöyle açıklıyor: 
Târihî belgeler târihimizi aydınlatır. Bu belgeler, geleceğe rehber olmakta ve ışık tutmaktadırlar. Orta Asya’da, ilk Türklerdeki kitâbelerden başlayarak menşurlar, fermanlar, fetvâlar, ahitnâmeler, vasiyetnâmeler, vakıfnâmeler, nizamnaâmeler, zafernâmeler, beyannâmeler, gibi ata büyüklerimiz Han, Hakan ve Sultanların imza ve mühürleri ile yayınlanan belgeleri konularına göre bir bir açıklayarak bugünkü ve gelecekteki Türk nesline aktararak faydalı olmak istedim. Türk târihinin ilk çıkışından beri ünlü târihî belgeleri, ana kaynak eserlerden araştırıp, inceleyerek geçmişi doğru anlayabilmek ve doğru olarak intikal ettirebilmek için doğru bilgilere ulaşmaya çalıştım. Bunların yazımı sırasında da, anlatıma sâdelik ve akıcılık vererek, herkesin anlayabileceği bir üslûp kullandım.
………
Türk târihinde Türklerin geniş coğrafyalar üzerinde yaşayışları, töreleri, idealleri; dinî, siyâsî ve kültürel yapıları, sosyal, ekonomik ve hukukî durumları, savaş ve barış zamanları gibi her alandaki konuları, belgelerle daha anlaşılır hâle getirmeye çalıştım. Arşivlerden ve hem yerli hem de yabancı yazarların eserlerinden târihî gerçekleri ortaya koyan sağlam bilgi ve belgelere ulaşmak için uğraştım. Yazacağım konulara göre belgeleri kronolojik sıra içinde ele aldım. 
Hz. Ali Efendimiz ‘Öldükten sonra yaşamak istiyorsan bu dünyada bir eser bırak’ demektedir.
Her millet kendi târihi ile övünmeli, ataları ile iftihar etmelidir. Millî târih, millî şuuru yaratır. Milletleri ayakta tutan ise millî şuurlarıdır. Bu günkü ve gelecekteki nesillere bu millî şuur verilmelidir. 
Kitabımdaki belgelerde, Türk târih sayfalarında atalarımızın kahramanlıklarını, yaşadıklarını, dinî hayatlarını, törelerini, zaferlerini, siyâsetlerini, ideallerini ortaya koymaya çalıştım. İçinde târihin ayak izleri bulunan ve kültürümüzün sindiği atalarımızın şaheser târihî belgelerinde şan ve asâleti göreceksiniz. Türk târihinin bilinmesinde ve öğrenilmesinde ihtiyaç ve fayda gördüğümüz bilgileri, belgelere dayanarak hâfızalara nakşetmek istedim.  
Eserde yer alan bahislerden bâzılarının başlıkları şöyledir: *Kur’an’ı anlamak ve yaşamak *Ata vasiyetleri, Orhun kitâbeleri *İslam’da ilk Türkler *İslam’ın ilk tebliğinde Türklere yapılan zulüm ve katliam *Türklerin Ehlibeyt sevgisi *Hayatımızda duânın önemi, pâdişah ve hakanların duâları *Vasiyetnâmeler *İstişârenin önemi *Türk kadınının toplumdaki yeri ve önemi *Ahîlik ve Fütüvvettnâme *Pâdişahların vakıflarla ilgili duâ ve bedduâları *Büyük Türk devlet adamı Timur ve Tüzükat-ı Timur *Fâtih’in Galata ahâlisine ve Bosna ruhbanlarına verdiği ahitnâmeler *Sultan 2. Beyazıd Han’ın Bursa Fermânı *Güzel dilimiz Türkçemiz hakkında Karamanoğlu Mehmet Bey’in ve Sultan 2. Abdülhâmid Han’ın Fermanları *Sultan 2. Mahmud Han’ın Fermânı *Sultan 3. Ahmed Han’ın kitap basımı hakkındaki fermânı *Kut’ül Amâre Zaferi ve Hâlil Paşa’nın emirnâmesi *Sivas Anadolu kadınları ve Müdafaa-i Vatan Cemiyeti nizamnâmesi.
Eser, yalnızca alıcısının ve aile efradının okuması için değil, herkese her vesile ile hediye edilmek üzere de satın alınmalıdır. 
PANAMA YAYINCILIK: Yüksel Caddesi Nu: 7-A/7 Kızılay Ankara. Telefon ve Belgegeçer: 0.312-432 14 80  e-posta: [email protected] internet: www.panamayayincilik.com 
 
NECDET BAYRAKTAROĞLU: 
Sivas’ın Gemerek kazasında 1952 yılında doğdu. İlk ve orta öğrenimini Gemerek’te tamamladı. Ankara Kurtuluş Lisesi’nden mezun olduktan sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Ankara Hukuk Fakültesi’nde yüksek lisansını tamamladı. Fakülte bitiminde askerlik hizmetine başladı. Askerî hâkimlik imtihanını kazanıp muvazzaf askerî hukukçu oldu. 
1996 yılında emekli olarak serbest avukat olarak çalıştı. Bu esnada birçok vakıf, cemiyet ve derneklerde görevler aldı,  konferans, seminer ve faaliyetler düzenledi. 
Geçirdiği kalp rahatsızlığı sebebiyle meslekî çalışmalardan çekilip Türk târihini araştırma ve derleme çalışmalarına hız verdi.
Yayınlanmış eserleri: Târihimizdeki Muhteşem Mektuplar ve Târihimizi Aydınlatan Belgeler. Ayrıca pek çok dergi ve gazetede makaleleri yayınlanmıştır. 
İletişimadresi: [email protected]  
     

KUŞBAKIŞI:
YEMEKLE DEVRİÂLEM:

‘Suşi’ Japon mutfağının bir ürünü olarak dünyaya ve Türkiye’ye ve ihraç edildi. Büyük şehirlerimizde, farklı lezzetler arayanlara, -entellerin ifâdesiyle- ‘statü’ kazandıran bir yemek. 
‘Suşi’ yediklerini -argo ifâdesiyle-  hava atarak söyleyenler, suşi’nin Japonya’dan Türkiye’ye gelinceye kadar nasıl bir değişime uğradıklarını biliyorlar mı? Malezyalı Müslümanlara hitap eden ‘helal suşi henüz Türkiye’de üretilmiyor. Ancak, ‘Yemekle Devriâlem’ isimli kitabı okuduktan sonra hızla yayılacağı şüphesizdir. 
Söz konusu kitabın yemekseverlere kazandıracağı bilgi bundan ibâret değil. Kore’ye has bir yemek olan, bol baharatlı bir tür turşu diyebileceğimiz ‘kimçi’nin, uzayda devam eden mâcerâsını biliyor musunuz?  
Osmanlı mutfağı, batılılaşmanın mutfağa yansıması ile nasıl kabuk, şekil ve lezzet değiştirdi? 
Türk mutfağının, Avrupa’ya armağan ettiği kebap hangi isimlerle anılıyor? 
Bütün bu soruların cevapları ‘Yemekle Devriâlem’de. 
Defne Karaosmanoğlu’nun hazırladığı kitap,  13,5 X 21 santim ölçülerinde, 190 sayfa olarak Eylül 2017’de yayımlandı. 
KİTAP YAYINEVİ: Hamidiye Mahallesi, Soğuksu Caddesi Nu : 3 / 1 Kağıthane, İstanbul Telefon: 0.212-294 65 55 Belgegeçer: 0.212-294 65 56 e-posta: [email protected]  intirnet: www.kitapyayinevi.com  

HARABELERDE AŞK: 
Suzan Aral’ın Walker Percy’den Türkçeye çevirdiği eserde; Dr. Thomas More isminde bir zâtın, ruhî hastalıkları tedâvi etmek için giriştiği mâcerâ anlatılıyor. Dr. More, insan ruhunu ölçen bir teleskop imal etmiştir. Hedefine, bu âletle ulaşacaktır. Kabul etmek gerekir ki hikâye ettiği aşk, bilinen bir aşk değil. Kitap da rahat okunacak bir kitap değil. Bu hakîkatler bilinerek okumaya başlanmalı. Ne okuyacaklarını bilerek başlayanlar bitirebilirler. Diğerlerine ‘garanti’ verilemez. 
Çünkü eser, romandan çok kurgubilim türünde bir kitaptır. 
Toplumun yavaş yavaş dağılışının temelinde yatan zararlı ruhî durumları teşhis ve tedâvi eden cihazı geliştiren Doktoru hareketli bir mâceraya dalacak, okuyucularını da peşinden sürükleyecektir. 
Klasik roman okuyucuları, sıkılıp bırakacaklardır. 
Yazar, ‘Ütopya’1 isimli kitabın yazarı Thomas More’un2 (Londra, 1478-Londra, 1535) adını kahramanına boşuna vermemiştir. Romanın kahramanı, Thomas More’dan apardığı aykırılıkları sayfalara taşımaktadır. Zâten Percy de sağlam bir papuç değildir. Kendisi 12 yaşındayken intihar eden babası sebebiyle kafası müthiş bir darbe yemiştir.  Bir müddet sonra da annesi, sır dolu bir trafik kazasında ölmüştür. Bu sarsıntıların izlerini de romanda bulmak mümkün. 
1Ütopya: Olmayan, olması da mümkün olmayan bir toplum düzenini anlatan kitap. Kelimenin Yunancadaki karşılığı ‘olmayan’dır.   
2Thomas More: Hümanist ve Komünist İngiliz yazarı. Hukuk Fakültesi’nde diploma aldı. Kralı metheden yazılar yazdığı için mühim mevkilere getirildi. Kral 8. Henri’nin, İngiliz Kilisesi’nin başına geçme kararına muhalefet ettiği için hâin ilan edildi ve başı giyotinle kesildi. İdamından 400 sene sonra da Papa tarafından ‘aziz’ ilân edildi. ‘Deliliğe Methiye’ isimli kitabın yazarı Desiderus Erasmus’un3 yakın dostudur. 
3Desiderus Erasmus (Rotterdam, 1465-Basel, 1536): Hollandalı yazar. Ortaokul seviyesindeki okulu bitirdiktan sonra râhip oldu ise de râhiplik yapmadı. Üniversite eğitimi için Paris’e gitti. Gerçek Hıristiyanlık ruhunu aramak gibi hayaller peşinde koştu. Hümanizmi yaymaya çalıştı. Deliliğe Methiye isimli küçücük kitbında; bilgeliğin delilik, bilge oldğunu iddia edenlerin de gerçek deli olduğunu ileri sürdü. Kitabının kahramanı olan delinin sözleriyle yaşadığı dönemin kilisesini ve o kilisenin mensuplarını hakaret ihtiva eden sözlerle tenkit etti. Maksadını, ‘taassuba karşı çıkmak’ olarak açıkladı. Günümüzde de İslâmiyet aleyhtarları, doğrudan İslâmiyet aleyhtarlığı yapamadıklarından, taassup üzerinden din aleyhtarlığı yapıyorlar. Zâten ‘Deliliğe Methiye’ nin ana fikri de Horatius’tan4 çalıntıdır.  
4Horatius  (M.Ö. 65-M.Ö. 8): Saldırgan bir üslûpla devrinin önde gelen insanlarını hicveden Romalı şâir.   
 AYRINTI YAYINLARI: Hobyar Mahallesi. Cemal Nadir Sokağı: Nu: 3 Cağaloğlu 34112 İstanbul  Telefon: 0.212-512 15 00  Belgegeçer: 0.212-512 15 11 e-posta: [email protected] www.ayrintiyayinlari.com.tr   

SAK TÜRKLERİ / Dilleri ve Edebiyatları: 
Azerbaycan Türklerinden ilâhiyatçı ve târihçi Bahtiyar Tuncay, en eski Türk boylarından biri olan Sakları anlatıyor. Sak Türklerinin târihi ve edebiyatı hakkında Türkiye’de yayınlanan ilk kitap olması bakımından değerli bir eserdir.  
Sakların târihi, dili ve edebiyatı, Ön Türklerden günümüze kadar kesintisiz olarak akıp gelen Türk târihinin, önemli bir bölümünü oluşturur. Kitapta demiri ilk işleyen, ıslık çalan ok uçlarını ilk üreten, kılıcı, mızrağı keşfeden bu Türk boyunun alaka çeken hayatı, bütün teferruatı ile yer alıyor.  Cevabı verilen diğer sorular şöylece sıralanabilir: *Târih sahnesine ne zaman nerede çıktılar? *Nerelerde, nasıl yaşadılar? *Hangi Türk boyları ile birleştiler, kaynaştılar? *Günümüze kadar ulaşan uzantıları nerede yaşıyor? 
Batılılar ve kelimenin iki mânâsı ile de batıcılar, Türk târihini 1071 ile başlatırlar.  Onlar; Türklerin en az 40.000 yıllık târihi olduğunu delilleriyle açıklayan Kâzım Mirşan ve Halûk Tarcan, Taşlardaki Türk izlerini bulup 6500 yıldır Anadolu’da yaşadığımızı ispatlayan Servet Somuncuoğlu, Hindistan’ın ilk yerli halkının Dravidi Türkleri olduğunu, batılı kaynaklardan ilk defa tercüme ederek duyuran Prof. Dr. Mehmet Bayrakdar’ı, batılı efendileri reddettiği için cidiye almazlar. 
Batılıların ve içimizdeki batıcıların ulaşmak istediği hedef, Türk milletinin daha dün sahneye çıktığı, Uluğ Türkistan’da yaşayan kişilerin ecdâdımız olmadığı savsatasını yaymak ve kabul ettirmektir. Ardından gelecek olan ham hayâl bellidir: ‘Bu kadar kısa târihi olan bir millet, bundan sonra ancak geçmişi kadar yaşayabilir.’ 
Onlar bu hayâl ile avuna dursunlar… İlim aşığı, hakîkat dostu, Uluğ Türk milletinin târihini kılı kırk yararcasına araştıran Türk dostu Türkler her geçen gün çoğalıyor ve yeni belgelerle, Türklük aleyhtarlarını şaşkına çeviriyorlar. 
Belgelerin üstü örtülebilir, karartılabilir hatta yok edilebilir de… Yenilerini bulanlar, güneşin balçıkla sıvanamayacağını, ışığından dünyanın mahrum edilemeyeceğini abesle uğraşanlara anlatacaklar.
13,5 X 21 santim ölçülerinde 208 sayfalık kitap, Ekim 2017’de yayımlandı.       
 BİLGEOĞUZ YAYINLARI: Alemdar Mahallesi Molla Fenarî Sokağı Nu: 35/B Cağaloğlu, İstanbul. Telefon: 0.212-527 33 65 Belgegeçer: 0.212-527 33 64  e-posta: [email protected]  www.bilgeoguz.com.tr 

KISA KISA / KISA KISA…

1- UZUN YÜRÜYÜŞ: Doç. Dr. Ahmet Ölmez. Nesil Yayın Grubu. 

2-NAMELER 1: Ömer Abdulaziz / Has Yayıncılık

3- ARAYAN ADAM 1 ve 2: Reha Oğuz Türkkan. Pozitif Yayınları. 

4- HÜSEYİN HÜSAMEDDİN EFENDİ: Hüseyin Menç. Amasya Belediyesi.

5- OSMANLI MUKATAA SİSTEMİ: Bâki Çakır. Kitabevi Yayınları / Mehmet Varış.