Atlılar köyündeki katliamda annesini ve 4 kardeşini şehit veren Ahmet Muhtaroğlu, naaşların tespit edilerek gömüldüğünü ancak bu toplu mezarlardan rahatsız olan Rumların, böyle bir gerekçe göstererek mezarları açtırma yoluna gittiklerini söyledi. Amacın “toplu mezarları ortadan kaldırmak” olduğuna dikkat çeken Muhtaroğlu, “bu katliamın izlerini silmek için bizlerden bazısına para, bazısına da iş teklif ettiler” iddiasında bulundu.

Bakanlar Kurulu, Kayıp Şahıslar Komitesi tarafından, Muratağa, Sandallar ve Atlılar’daki Şehitliklerin, şehitlerin kimlik tespitleri işlemlerinin yapılabilmesi amacıyla açılmasına ve kimlik tespit işlemlerinden sonra şehitliğin aynı yerde yeniden düzenlenerek, şehitlerin tekrar gömülmesine karar verirken, bazı şehit aileleri bunun “Rum isteği” olduğu iddiasında bulundu.

Kıbrıs sorununun 1974’de başladığı iddiasını sürdüren ve 1974 öncesini tarih kitaplarından çıkaran Rumların, KKTC’deki toplu mezarları kaldırtmak için girişimde bulunduğu iddia edildi. Rumlar tarafından Atlılar köyünde katledilen ve bebeklerden yaşlılara, savunmasız insanlardan oluşan şehitlerin gömülü olduğu toplu mezarın açılacağını ifade eden Ahmet Muhtaroğlu, böyle bir şeye müsaade etmeyeceklerini kaydetti.

2 bin 500 Euro ve iş teklif ettiler”

Kayıp Şahıslar Komitesi (KŞK), 14 Ağustos 1974’te öldürülen ve Muratağa-Sandallar ve Atlılar köylerindeki iki ayrı şehitlikte toplu olarak gömülen toplam 126 kişinin kimlik tespiti için Muratağa-Sandallar Şehitliği’nde kazılara başlarken, şehit yakınları bu kazıların amacını sorgulanması gerektiğini ifade etti.

Atlılar Köyündeki katliamda 52 yaşındaki annesini ve 22, 16, 12, 6 yaşlarındaki kardeşlerini kaybeden Ahmet Muhtaroğlu, bundan aylarca önce köylerine gelen kişilerin, toplu mezarların açılması için imza topladıklarını söyledi. Mezarların açılması adına kişi başı “2 bin 500 Euro” vaadinde bulunulduğunu iddia eden Muhtaroğlu, bazı ailelere de istihdam sözü verildiğini, bunun üzerine köydeki kimi ailelerin mezarların açılması için imza verdiklerini savundu.

Bir kişi bile imza verse açılır dediler”

Mezarın açılmasına karşı olduklarını belirten Ahmet Muhtaroğlu, gelinen süreci şu ifadelerle anlattı: “İmza vermedim ama ‘siz atsanız da, atmasanız da bu mezarlar açılacak’ dediler. Bir kişi bile atsa yetermiş, öyle dediler. Avukata başvurduk, ara emri alıp durdurabileceğini söyledi ancak avukat parasını denkleyemedik. Geçen gece bizi aradılar görüşmek için… Biz orada ‘şikayetimiz var, açılmasını istemiyoruz’ dedik. Yanımıza polis göndermişler, bizi kontrol etmesi için… Geçen gün Muratağa’da, sabah saat 10 buçuk da, şehitliğin etrafına perde çekip, mermerleri sökmeye başladılar.

Açacaksan aç ama benim cesedime elleme…”

Açacaksan aç ama benim cesedimi olduğu gibi bırak! Niyet kimlik tespiti değil, mezarı açıp, naaşları tek tek defnetmektir. Sanki eceliyle ölmüşler gibi. Burası soykırım anıtıdır. Bunu yıkamazsınız. Zaten 5-6 yıl önce tarih kitabından çıkardın, okutmuyorsun. Amaç tamamen orayı yok edip, kafalardan silmek. Tarihte böyle bir şey yaşanmamış gibi olsun!”

***

CTP’li bir vekilin parmağı olduğu söyleniyor”

Mezarların açılmasında CTP’li bir vekilin parmağı olduğu duyumunu aldıklarını savunan Muhtaroğlu, “Rumlar rahatsız oluyormuş. O yüzden naaşları tek tek gömüp, aile mezarlığına çevirecekler” dedi.

Yetkililerden bu konuda yardım beklediğini ifade eden Muıhtaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Kimisine iş vaat ettiler, kimisine para… Ben geçen gece Gülden Hanımı aradım, bana ‘verilecek olan bin 900 Euro’dur ama biz onu müze yapmak için veriyoruz’ dedi. Bizimkiler de ‘şu kadar naaştan şu kadar para gelir’ hesabında. Perşembe günü Meclis oturumunda Serdar Denktaş konuyu dile getirdi. Başbakanın haberi yokmuş, ‘açılmayacak’ demiş ama açıyorlar. Niyet katliamı ortadan kaldırmak.

***

Zaten biz ölülerimizi tespit etmiştik”

Biz o zaman zaten esirlerimizi tanımış, kaymakamlığa ölüm bildirimini vermiştik. Mezarda kimin gömülü olduğu biliniyor. Bahane, evrakları bulamamışlar! 8-10 evrak eksikmiş de, ceset fazlaymış! İnanmıyorum. Bizim köyümüzde 1954’te bir, 1956’da 1, 1958’de 3, 1974’te 39 kişi şehit oldu. Burada kimin yattığı belli. Tüm gayeleri Rum’un rahatsızlığını ortadan kaldırmak. Kimisini parayla, kimisini tehditle razı ettiler, tükürük örneği aldılar. Benim 52 yaşındaki annem, 22, 16, 12, 6 yaşlarında dört kardeşim şehit oldu. Biz derin acılar çektik, bugün Rum’a teslim olmak için mi?”