Gönül isterdi ki TV ekranlarında,  gazete başlıklarında, tüm yazılı ve görsel basınımız güzel haberler sunabilsinler, içimizi karartacak haberler olmasın ekranlarımızda.  Daha çok sevginin ve hoşgörünün işlendiği, sosyal sorumluluk haberleri ve programları izleyebilelim.  Coğrafi konumumuzun stratejik bir konumda bulunması, yönetme kabiliyeti yüksek liderlere ihtiyaç duymaktadır. 
Enerji kaynaklarına yakın ve çakalların menfaatlerinin kesiştiği bir noktadayız. Görünmeyeni gören, duyulmayanı duyan, diplomasiyi en iyi işleyen siyasilere ihtiyaç vardır. 
Bugün çekilen sıkıntıların birçoğu felaketin ayak seslerini duyamayan liderlerin basiretsizliğidir. 
İstikrarın sürmesi için tek başına güçlü iktidar palavralarının duvara tosladığı andır yaşananlar. Kesintisiz iktidar hırsı ülkeyi felakete sürüklemektedir. Ortak akıl üretileme- mektedir. Yapılan her yanlış sonrası oy oranlarını koruyan iktidar yaptığı yanlışı sorgulama zamanı bulamamaktadır. 
Demokrasilerde iktidar olan partilerin muhalefete düşmesi kendini sorgulama anlarıdır.  Söylenenin aksine koalisyon hükümetleri belli sivri uçları törpülerken, toplumun her kesimini memnun edecek ortak fikirlerin ortaya çıkmasının önünü açmaktadır.
Ülkemizde bugün adı konmamış uluslararası yeni nesil bir savaş sürmektedir. Terörün çok ötesinde bir durumdur bu. Kapital güçler kendi düzenli ordularını kullanmamaktadır. Bunun yerine her türlü desteği sağlayarak ayrılıkçı güçler ve kiralık terör gruplarını taşeron olarak kullanmaktadırlar.
Bu yolla önce mezhepsel ve ırksal olarak bölmek daha sonra coğrafi olarak parçalamaktır hedef. Zayıf, güçsüz bağımlı devletler yaratmaktır amaç. Ulus devletler egemen güçler için birer tehdittir.
Bu sarmaldan çıkmanın yolu millet olarak kendi milli kodlarımızın farkına varmaktır. Ne arabın uydurulan çakma dinine nede bize dayatılan demokrasi yalanlarına ihtiyaç vardır. 
Kendi öz benliğimizde var olan inanç ve değerlerimize dönmektir. Binlerce yıldır tarih sahnesinde varsak eğer, kendi benliğimizi koruyarak başarmışızdır bunu.  Kendi benliklerini ve değerlerini korumasını bilemeyen milletler tarih sahnesinden yok olup gitmişlerdir.   
Üç günlük devletlerden demokrasi ve hukuk öğrenecek bir millet değildir Türk milleti.  Türk’ü tarihten çıkarırsanız tarih yazamazsınız.  Geçmişten gelen gücümüzün farkına varmalıyız. 
İzlenen yanlış politikalar neticesinde ülkemiz bugün ateş çemberine dönmüştür. Her gün patlayan bombalar ocaklara ateş olarak düşmektedir. Komşunuzdaki ateşi söndürmek mecburiyetiniz vardır. 
İçerimizdeki teröristleri vurmakla bu işin çözüleceğini düşünmek saflığın ötesinde bir şey değildir. Bataklık durduğu sürece yeni sinekler üremeye devam edecektir. 
Sözde ırak’ın kuzeyi Barzani yönetmektedir. Peki, yıllardır PKK kendi sınırları içerisinde barınıyor. Ya mücadele edemiyor yâda etmek istemiyor. Kendi güvenliğimizi tehdit eden bölgeyi güvenli hale getirmek en doğal hakkımız olmalıdır. 
Sınır güvenliğini mutlaka sağlamak mecburiyetindeyiz.
Suriye’de ki rejim totaliter bir rejim olabilir. Lakin kantonlarla ayrılmış düzensiz devlet otoritesinin ve kamu düzeninin olmadığı bir ortamdan çok daha iyidir.
Türkiye’nin yapması gereken Suriye’de ilk ayaklanma başladığı anda Şam rejimini güçlendirmek olmalıydı. Bunu kendi milli menfaatleri açısından yapmalıydı.
Gelinen noktada 800 kmlik bir bölüm PYD (PKK)’nın kontrolüne geçmiştir sınır boyunca.  Ayrıca istiklalimizi tehdit eden başka terör gruplarına ait birçok kanton bölgeler oluştu. 
Her terör saldırısının ardından lanet okuyan kanları yerde kalmayacak söylemleri duymaktan bıktık artık.  Daha etkin politikalar üretmenizi daha etkin diplomasi yürütmenizi, daha etkin mücadele etmenizi istiyoruz. 
Tek bir ocağa dahi ateş düşmesini istemiyoruz artık..