60 yıllarda Kıbrıs’ta Türklere katliam yapan Rumlara müdahele etmemize engel olmak için mektup göderen meşhur Johson mektubundan sonra  Amerikan karşıtlığının simgesi olarak “Teksas’ın ayısı, Makorios’un dayısı” tekerlemesi kullanılırdı...

“Amerikan kültürünün” yansıması olan kovboy (sığır çobanı) mentalitesi, günümüzde de geçerliliğini muhafaza ediyor. Başkan Trump, “Hazır ol Rusya, çünkü füzeler geliyor. Güzel, yeni ve akıllı füzeler.” şeklinde paylaştığı tweet mesajıyla tüm Dünya’yı bir anda şok etti. Piyasalar alt üst oldu, döviz fırladı, borsa geriledi, vs...

“Bir deli kuyuya taş atmış, kırk akıllı çıkaramamış...”

Sovyetlerin dağılmasını müteakip Dünya’nın efendisi olma için sahne alan ABD, bir yandan insan hakları savunucuğu rolünü yerle bir ederken, başkalarını benzetmeye çalıştığı “Haydut Devlet”sıfatını kendisi kazandı.  Küresel gücün temel politikaları, çıkarlarına bağlı olarak uzun analizlerden sonra belirlenmekteyse de, her Başkan görüş ve düşünceleriyle devlet politikasına yön vermektedir. Son Başkan geldiğinden beri sağlıklı bir istikrarlı strateji belirleyemeyen Dünyanın Jandarması rolünü benimseyen ABD’de, kötü bir işadamı mantığının hakim olduğu, daha bir fütursuzluk ve küstahlık dış politikalarında etkili olmaktadır. Sokak kabadayısı ağzıyla rakip eya düşman gördüğü ülke liderlerine yönelik konuşmalar, İsrail-Filistin konusundaki tutum, Ortadoğu politikaları, Kuzey Koreyle ilişkiler, Rusya konusunda farklı tavırlar, Çin ile ticari kısıtlamalar ve 60 yıllık müttefiki Türkiye’nin hak ve menfaatlerini hiçe sayan PYD/YPG, FETÖ umursamazlığı herkesi tedirgin ediyor. Kendi ülkesinde zaman zaman megaloman ve narsist olduğu iddiasıyla eleştirilen bir liderin Dünya kamuoyunda tehdit ve tehlike odağı olduğu düşüncesi genel anlamda kabul görüyor. Bazı açıklamaları makam sahibi diğer yetkili ve ilgili kişi, kurum ve kuruluşlarca kabul edilmemesi, ertesi günü farklı açıklamalar yapması dünya piyasalarını da alt üst etmekte...

Soğuk savaş yıllarında bile karşılaşılmayan gerginlik ve çatışma riskleri yaşanıyor. Her an bir çılgınlık yapılacak gibi...

Suriye’de ateşlenecek kıvılcım, bir yandan NATO üyesi ve Batı müttefiki olan, öte yandan da terörle mücadele amacıyla Suriye’de gerçekleştirdiği operasyonlar için Rus işbirliğine ihtiyacı olan Türkiye’yi çok etkiliyecektir. En büyük zararı biz görürüz... Kimden yana, kime karşı olacağımız geleceğimizi tamamen ipotek altına alır...

Esad’a karşı olmak adına çıkılan yolculuğun  sonu tüm bölge ükeleri ve küresel güçleri karşı karşıya getirdiği döneme geldi. Bir yanda Esad’ın yanında ter alan Rusya ve İran ile şartlar gereği Esad’a karşı olsa da bu cepheyle işbirliği yapan Türkiye, öte yanda ABD, İsrail, Suudi Arabistan, Fransa, İngiltere  ve AB ülkeleri... Örgüt pazarı ise karmakarışık, Türkiye’nin desteklediği bir çok farklı silahlı gruptan oluşan Özgür Suriye Ordusu dışında ABD’nin deseklediği Suriye Demokratik Güçleri adı altındaki PYD/YPG-PKK’nın da olduğu diğer muhalifler...Şimdi herkesin karşı olduğu IŞİD ve benzeri radikal İslami grupların binlerce silahlı adamını ve bu aşırıların buhar olıp uçmadığını da unutmamak lazım. Ya SDG’nin ya da diğer muhalif unsurların içine sızıp kimliklerini gizleseler de yarın fırsat olduğunda hizmet edecek yeni bir efendi bulmakta zorlanmayacaklardır.

Aklı selimin galip geleceği umuduyla bir an evvel Suriye sorununun çözüme kavuşması ve bölge dışı güçlerin uzaklaşmalarını diliyorum.