Aksiyon,
Sızıntı,
Zaman,
AKSİYON, siyasi güncel yazılar yayınlar, sade ve güzel anlatımıyla, okuru etkilerdi.
"Darbeci Cübbeliler" kapak manşetini unutmam malum derginin.
Üniversiteler hedefindeydi o yıllarda.
90’lardan bahsediyorum.
Bir çok akademisyeni, aydını, koltuklarından ettiler.
Kendileri oturmak işin.
Karşılarında hep "gerçek Atatürkçüler" gerçek aydınlar vardı.
Gün geldi onların da, seslerini kıstılar.
Müslüman cenah onlara fazla ses çıkarmazdı.
Namazlı abdestli adamlar mantığı.
Çünkü müslümanlara çok zulüm etmişlerdi, 1938 ile 1950 arasındaki malum  zihniyet.
Kuranı Kerimin okunmasının bile suç olduğu yıllar.
Yaşamadım ama o günleri yaşamış yaşlı onlarca amcadan, teyzeden dinledim.
Oluşan din açlığını bilen yerden geldi, bu adamlar.
Korkunç yapılanmaları vardı.
Güçlü istihbaratları vardı.
Taşradaki evde kullanılan bardağın rengini, Ankara’da abi bilirdi.
İngiliz istihbarat servisi gibiydiler.
Görevi verdikleri birine, kontrolcü gönderirler, git bak görevini yapıyormu derlerdi.
Kontrol görevindeki adamı dahi takip ederlerdi, kontrol görevini yapıyor mu diye.
Hedeflerinde,
*Zengin ve zeki çocuklar;
Ailenin parasal gücü de teşkilata sermaye olabilir mantığı.
*Zeki çocuklar;
Başarılarını reklam malzemesi yapmak, sonrasında bulunduğu makamı kullanmak.
*Şehrin esnaf takımı;
Cemaate sosyal ve mali yönden destek veren, ücretsiz iş gücü.
Dünyada ezilen müslüman haberi duydukları gün, para toplanırdı yardıma koşmak için ama para hedefe gidermiydi bilmem, fakat kısa sürede binlerce okul açıp, bankalar kurduklarını bilirim.
Bu üç ana unsur, bunlara eğitimden sağlığa, sağlıkta orduya kadar, onlarca  kapı açtı.
Devletten bile güçlü olduklarını düşündüler .
Biz devletiz dediler.
SIZINTI da, tam orta sayfada, Kalbin Zümrüt Tepeleri başlığında  M.Abdülfettah Şahin takma  adıyla yazardı Mr Gülen.
IŞIK EVLERİ
Benimle ilgili yanıldılar...
Mr Gülen’in ışık evlerinde uzun süre kaldım.
Lise yıllarıma başlamadan buldular beni tâki orta okulda.
O yıllarda ev imamına sordum M. Abdülfettah isminde ki M. ne demek.
* Şakirt sonraki işler dedi, tebessüm etti geçiştirdi.
Bu arada şakirt derlerdi öğrencilere.
Şakirt: Farsça Kur-an talebesi 
Sonra M. Harfinin açılımın mehdi olduğunu söyleyenler oldu.
Akla yatkın ama ben kendilerinden duymadım.
ZAMAN;
Tersinden okuyunca namaz olan, kutsal dedikleri kelime.
Gazetenin adı.
Logosu kum saati olan gazete.
Bin kişinin yapayacağı işi, bir gazete yapar derler ve inançla abone çalışması yaparlardı.
Tüm siyasilerle iyi geçindiler .
Sayın Ecevit dahil fakat Sayın Erbakan hariç.
Mr Gülen, kendine şefaat hakkı tanınsa, Ecevit’den yana kullanacağını dahi belirtti.
Ecevit, laik kemalist biriydi ama bunlara neden inanmıştı ?
Hatta Ecevit’in sonunun hazırlanmasında çalıştılar.
Belki de dünyanın kaymak takımı Ecevit’i gözden çıkarmış, yerine başka hazırlık yapıyor du?
Aksiyon, Sızıntı, Zaman
Üçünü de sürekli okurdum hatta, Lem’alar, Sözler, Risaleler.
Bu üç yazılı mecmua ve gazete yaptı bu darbeyi.
Lisenin ilk yılları, bir ev toplantısı mülki erkan var.
Ama gizli toplantı 
Üzerinden 20 yıl geçti açık edelim artık.
Ev imamı koltukta, mülki erkan yanımda diz çöktüler.
Devlet diz çökmüştü aslında.
O zeki çocuklardan okuyanlar artık vip adam olup, ahde vefa için evlere gelmeye devam ediyor.
Fazla kalabalık değiliz Mr Gülen’i anlatıyor
Abi dedi ki;
80 ihtilalini de, önceden bildi mübarek.
Keramet ehli.
Çok okuyan biriydim Mahir Kaynak anılarını falan gözden geçirmiştim.
Ajan olabilir dedim., 
O cümle benim cemaatle ilişkimi kesti.
Balta olsam sap olamadım, sap olsam balta bulamadım.
Sorgulayan insanı sevmezlerdi.
Sabah namazlarından sonra Mr Gülen kitaplarından bir iki sayfa mutlaka okunurdu.
Ve namaz muntazaman kılınırdı.
Mr Gülen, video ses  kasetleri seyir edilir, müzik olarak, Gülen’in şiirlerinden beste yapan Reşit Muhtar dinlenirdi.
Ordu içine sızılması.
Sonraki zamanlarda her ne kadar, Öysm deki adamları sayesinde soru çalınması gündeme gelse de, ilk yıllarda askeri okullara girenler nerede ise, tüm sorulara doğru cevap verdi.
Çalıştılar,
Çalıştırdılar.
TSK içinde bir grup, laik sistemi dincilerden korumak için, içki içmenin gereğine inanırdı.
Bu kadar salak, geri zekalı adamlardı kısaca.
Hanımlarının başları açık olan, içki içen adam, devletini seven aydın ve  laikti...
Bunu bilen Mr Gülen içki içmeniz gerekirse için, ama o yerlerde olun demekten geri durmuyordu.
Aslında tek suçlu gülen değil, laik olmayı içki içmek zanneden, devletin geleceği için yeni projeler üretmekten aciz, Sayın Erbakan’ın masasında içki yok diye tepki koyan, Türk görünümlü subaydı.
.......Ve bu gün hava pilotların yerine kimi koyacağızı düşünürken içim ürperiyor zira tankı kullanmak kadar basit değil savaş uçağı kullanmak.
Doğru yolda olana selam.