Muhterem Reis Beyefendi: 

Türk Milleti, Aziz Milletimiz, Yüce İslâm Diniyle Şerefyâb olmasından i’tibaren Karahanlı’lardan, Cumhuriyete, devletler kurmuştur. Karahanlı’lar, Büyük Selçûkî, Anadolu Selçûkî, Osmanoğulları, Devlet-i Alîyye ve Aziz Cumhuriyeti’mizin temelleri, i’tikad’da, Mâtürîdî-Eş’arî, amelde Hanefî olmak üzere, Ehl-i Sünnet Akîdesi üzerine bina edilmiştir. 

Muazzez Devletimiz, Cumhuriyeti’miz de dâhil, Türk devlet’lerinin, resmî mezhebi ehl-i Sünnet, i’tikad’da, Mâtürîdî ve Eş’arî, amelde, ehl-i Sünnete dâhil, diğer amelî mezheb’lere sonsuz hürmetle birlikte, Hanefî’liktir. 

Muhterem Reis Beyefendi: 

Devlette, aynı Millet tarafından kurulan devletler’de, devamlılık esastır. Cumhuriyeti’mizin kuruluşundan 5 ay sonra, Şer’iyye ve Evkâf Vekâleti’nin lağvedilmesi üzerine kurulan, Diyânet İşleri Reisliği, (Cumhuriyet ile eşit yaştaki bu Kurum) Devlet-i Aliyye’mizin, “Meşîhat Müessese’sinin,” devamıdır. Nasıl ki, Meşîhat Müessese’sinin resmî Mezhebi, Ehl-i Sünnet, i’tikad’da Mâtürîdî-Eş’arî, amel’de, diğer Ehl-i Sünnete dâhil mezheb’lere, sonsuz hürmet’le birlik’te, Hanefî ise, Diyânet İşleri Reisliği’nin, resmî mezhebi de, Ehl-i Sünnet, Mâtürîdî-Eş’arî ve Hanefî’dir. 

Bunun iktizası olarak, Meşîhat Makamı’nın mukimleri, şeyhulislâm’lar da, Ehl-i Sünnet’ten, i’tikâden, Mâtürîdî-Eş’arî, amelen de Hanefî olanlardan olmak mecbûriyetindeydiler. 

Meşîhat Makamı’nın devamı olan, Diyânet İşleri Reisliği’nin, kâim-i Makamı olan zât’ın da, Ehl-i Sünnetten, i’tikâden, Mâtürîdî-Eş’arî, amelen, diğer Ehl-i Sünnet mezheb’lerine sonsuz hürmetle birlikte, Hanefî olması şarttır, zarûrî’dir. 

Muhterem Reis Beyefendi: 

T.C. Diyânet İşleri Reisliği, 1924’den, 1966’ya kadar, Ehl-i Sünnet Akidesi, Mâtürîdî-Eş’arî ve Hanefî Mezhebinin esasları üzerine idare edilmişti. Diyânet İşleri Reisliğini, beraberce idare eden, Diyânet İşleri Reisliği, Müşâvere Hey’eti aza’larından, her biri ve Diyânet İşleri Reis’leri, “su katılmamış”, birer Ehl-i Sünnet Mensubuydular. Amel’deki, diğer Ehl-i Sünnet mezheb’lerine sonsuz hürmet beslemekle birlikte, pek çoğuna da, şahsen tanıma şerefine erdiğim için, Hanefî ekolü mensubuydular. 

Muhterem Reis Beyefendi: 

Diyânet İşleri Reisliği’nde, en son, Ehl-i Sünnet Mensubu, (Su katılmamış), Mâtürîdî-Eş’arî, Hanefî ve Salâbet-i Diniyye Sahibi, 17.12.1965 – 25.10.1966 arasında yaklaşık, 9 ay 10 gün vazife ifa eden, İbrahim Bedreddin Elmalı idi. Merhûm Elmalı, çıktığı Cezayir ve Tunus seyahatinden dönmeden-dönemeden, ne aceleleri var idiyse, devrin iktidarı tarafından vazifesine son verilmişti. Halef’leri, 25.10.1966 – 15.01.1968 tarihleri arasında vazife ifa eden, Ali Rıza Hakses ile, 15.01.1968 – 25.08.1972 tarihleri arasında, vekâleten, vazife yapan, Lütfi Doğan (Gümüşhâne’li) her ne kadar, Ehl-i Sünnet Mensubu, Mâtürîdî-Eş’arî ve Hanefî iseler de, silik şahsiyetlerdiler. 

Bu dönem’de, devr’in iktidarı tarafından; tahsili, müktesebatı kâfi olmadığı halde, husûsî dinî ilimler eğitimi olmadığı, Diyânetçe açılmış, müftülük-vâiz’lik imtihanlarını kazanmadığı ve Yüksek Dinî Eğitim veren, herhangi bir okuldan me’zun olmadığı, (kendileri, Kadastro Meslek Okulu 1. Sınıfından terk idi.) halde, kanunlar, nizamlar, yönetmelikler, hiç sayılarak, Diyânet İşleri Reis’lerinin de, salâhiyetlerine hâiz olmak üzere, Diyânet İşleri Resliği, Başkan Yardımcılığı’na, Yaşar Tunagür getirildi. 

Yaşar Tunagür, “etliye sütlüye karışmaz”, Merhûm, Ali Rıza Hakses ve “Karınca Ezmez,” Halîm-Selîm, Lütfü Doğan (Gümüşhâne’li), gölgelerinden, üst’lerin, ast’ların, bütün salâhiyetlerini uhdesine toplamış, Diyânet İşleri Reisliğinde, Merkez ve taşra teşkilatındaki bütün Ehl-i Sünnet Mensuplarını tasfiye etti, boşalan kadro’lara, masonik zihniyetteki, reformist, selefi, hâricî ve Ellâ Mezhebiyye mensuplarını yerleştirdi. 

Yaşar Tunagür, âhirzaman decâcile’sinden, Şerîr, Deccâl, FETÖ’nün en sadık haşhâşî’lerindendi. FETÖ Çetesi, Şerîr, Terör Örgütü, diğer devlet kuruluşlarında olduğu gibi, Diyânet İşleri Reisliği’nde de, böylece, kadrolaşmaya başlamıştı. Allah Celle Celâluhû, bu Ümmet-i Merhûme’ye merhamet etti de, tasfiye edilen kadro’ların yerine, Ellâ Mezhebiyye mensupları, tâlip olmadıkları için, yine onların yerine 14 Bin Ehl-i Sünnet mensubu vekâleten ta’yin edildiler. 

Bilahare, bunlar, bulundukları kadro’larına asâleten ta’yin edildikleri için, 1970’li yılların başından i’tibâren, 1990’lı yılların ortalarına kadar birer Ehl-i Sünnet mensubu olarak, ümmeti Muhammed’e, dinî hizmetler bakımından, hizmet ettiler. 

Muhterem Reis Beyefendi: 

Sizin jenerasyonu’nuz, sizden önceki İmam-Hatip Okulu nesilleri, ağabey’lerini hoca’larınız, sizlerin, “hoca’ların hoca’ları”, dediğiniz, ilk nesiller, masonik zihniyyette, reformist ve Ellâ Mezhebiyye idiler. Zirâ, İmam-Hatip Okullarının, Yüksek İslâm Enstitü’lerinin, bilahare, İlâhiyat Fakülte’lerinin hocalarının ekserisi, Câmîatü’L-Ezher me’zunu, Muhammed Abduh, Cemâleddin-i Afgânî, Muhammed Reşid Rıza hayranı, reformist, selefî-harici, Ellâ Mezhebiyye idiler. 

Talebe’ye hep şunları telkîn ettiler; “Ehl-i Sünnet Mezheb’leri, i’tikad’da, Mâtürîdî-Eş’arî, amel’de, Hanefî, Mâlikî, Şâfiî ve Hanbelî imamları, İmam Ebû Mansu Mâtürîdi, Muhammed el-Eş’arî, Ebû Hanife, İmam Mâlik, İmam Şâfiî, İmam Ahmed bin Hanbel, birer imam’dılar. Oysa ki, sizler, doktora yapacaksınız, master yapacaksınız, Yar.Doçent’lik, Doçentlik, Profesörlük gibi titr’lere ulaşacaksınız. Basit birer imam olan bu zevat, içtihad’da bulunup, mezhep kurmuş ise, sizler niçin bu imamları taklid edesiniz. Siz’ler de, açık bulunan İçtihad Kapısından giriniz, içtihad’da bulununuz, siz de edille’den hüküm çıkarınız,” dediler.  

İmam-Hatip Okullarında, Yüksek İslâm Enstitü’lerinde ve o zamanları bir tek olan, Ankara Üniversitesi, İlâhiyât Fakültesi’nde, hâkim olan bu zihniyyet, zaman içinde, Diyânet İşleri Reisliği’ne de yavaş-yavaş hâkim olmaya başladığında, o devir’de, FETÖ’nün ve Ellâ Mezhebiyye mensuplarının, tahrikleri neticesinde, Millî Güvenlik Kurulunda alınan bir karar’dan da cesâret alarak, Diyânet İşleri Reisliği’nde, kesif bir “Mezhebsizleştirme,” (Ellâ Mezhebiyye) faaliyyeti başlatılmıştı. Formel hutbeler hazırlanacak, konferans ve seminer’ler tertip edilecek, gazete ve dergilere mülâkat verilecek, Diyânet’in elinde bulunan, neşriyat imkânları seferber edilecek... “Asr-ı Saâdet’de mezhepler yoktu. Hicrî 2. Asır’dan i’tibaren hâşâ! türediler. Mezhepler, Müslümanlar arasında tefrika’ya sebebiyyet veriyor,” denilecek mezhep’lere karşı tam bir mücadele başlatılacaktı. Nitekim, bu faaliyetler cümlesinden olarak, Diyânet İşleri Reisliği, Aslen, Irak-Bağdat’lı olup, muhtelif yerlerde tahsiline devam ettikten sonra, ıslahatçı (masonik-reformist), Muhammed Abduh ve Cemaleddin Afgânî’ye, büyük bir hayranlık duyduğu için, Mısır’a gitmiş, orada, hayranı olduğu zât’ların da, büyük gayret ve himmetleriyle, “el-Menar” isimli bir mecmua (dergi) çıkarmış, bu mecmua’da, ıslahatı (reform’u) hâşâ! İslâm Dininde reformu ve mezhepsizliği müdafaa etmiştir. 

Ayrıca, “Muhâverâtü’l-Muslih ve’l-Mugallid,” (Herhangi bir ıslahatçı “reformist” ile, herhangi bir mezhebi taklid eden, iki kişi arasındaki konuşma) adını verdiği, bir kitap yazmış, bu kitap’ta, mezhepsizi, reformist-masonik zihniyyetindekini göklere çıkarırken, herhangi bir mezhebi taklid edeni, ehl-i Sünnet mensubu, Hanefî, Şâfiî, Hanbelî olan birisini de, yerin dibine geçirmiştir. 

Reşid Rıza’nın bu kitabını, Medrese’den yeni me’zun olmuş, gençliğinin verdiği merak ve cesâretle, Arabî metinlere vukûfiyyetini tecrübe etmek üzere, Merhûm, Ahmed Hamdi Akseki, “Mezâhib’in Telfîkı ve İslâmın Bir Noktaya Cem’i” ismiyle tercüme etmiş, bu tercüme, 1914 tarihinde, İstanbul’da, Âmedî Matbaasında basılmıştır. Fakat, ilmî çevreler’de rağbet görmemiş, hattâ, şiddetle reddedilmiş olduğu için, Matbaa’nın tozlu raflarında ebedî nisyana terk edilmişti. 

Diyânet’de, “Ellâ Mezhebiyye,”nin gemiyi azıya aldığı bir dönem’de, 1974’de, Mason, Mezhepsiz, reformist, Reşid Rıza’nın, bu kitabı, tozlu raflardan indirilmiş, Neslinizin öncülerinden, hoca’ların, hocası, dediğiniz, Prof.Dr. Hayreddin Karaman tarafından notlar eklenerek sadeleştirilmiş ve “İslâm’da Birlik ve Fıkıh Mezhepleri, Mezahibin Telfîkı ve İslâm’ın Bir Nokta’ya Cem’i”, adıyla Diyânet İşleri Başkanlığı’nın, Diyânet İşleri Başkanlığı Yayınlarının, 157. Sayısıyla yayınlanmıştır. 

Devrine göre, 1.Hamur Kağıda, nefis bir baskı... Kitap o devir’de, Matbuata, alakalı kurum-kuruluşlara ve şahıslara ücretsiz olarak dağıtılmıştır. 

Muhterem Reis Beyefendi: 

Bu kitap ile alakalı olarak ve başka hususlarda cevabı zor suallerim olacaktır...