KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN HAN

DÖNEMİNDEKİ ÖNEMLİ OLAYLAR KRONOLOJİSİ

06 Eylül 1566 târihinde Kanûnî Sultan Süleyman Han Hazretleri, 71 yaşında iken çıktığı Zigetvar Seferi sırasında, savaş otağında fâni dünyaya vedâ etti. 

1520: Yavuz Sultan Selim Han’ın vefat etti. Kanunî Sultan Süleyman Han tahta çıktı.  

1521: Sultan Selim Camii’nin temeli atıldı. Belgrad Seferi başladı.   

 29.08.1521: Belgrad Kalesi fethedildi.

15.07.1522: Herke Adası fethedildi. 

28.07.1522: Kanunî, Marmaris’ten Rodos’a geçti ve savaş başladı. 

20.12.1522: Rodos Kalesi Osmanlı ordusuna teslim oldu. 

23.04.1526: Kanunî, Mohaç Seferi için İstanbul’dan hareket etti.   

09.07.1526: Kanunî Sultan Süleyman Han Belgrad’a geldi. Petervaradin şehir ve kalesi kuşatıldı ve teslim alındı.  

29.08.1526: Mohaç Zaferi.  

11.09.1526: Kanunî Budin şehrine girdi. 

21.09.1526: Kanunî Peşte şehrine geçti, Segedin ve Baç Kalesi’nin alındı. Beçne Zaferi.  

30.04.1527: Bosna, Hırvatistan, Esklavonya ve Dalmaçya fethedildi.  

03.09.1529: Budin şehri Osmanlı ordusu tarafından kuşatıldı.

07.09.1529: Budin Kalesi Türk ordusuna teslim edildi.  

22.09.1529: Türk Ordusu Avusturya topraklarına girdi. 

27.09.1529: Kanunî Viyana’ya geldi ve Osmanlı ordusu şehri kuşattı.   

14.10.1529: Netice alınamayacağı anlaşıldığından Birinci Viyana kuşatması sona erdirildi. 

17.10.1530: Budin Alman kuşatmasından kurtarıldı.   

25.04.1532: Kanûnî Sultan Süleyman Han’ın Beşinci seferi olan Almanya Seferi başladı.  

20.07.1532: Sıkloş ve arka arkaya 7 Kale ve Kanije Kalesi fethedildi. 

07.08.1532: Raab Suyu kenarında bulunan karşılıklı 4 kale fethedildi.

27.11.1533: Barbaros Hayreddin Paşa İstanbul’a geldi ve Kanûnî Sultan Süleyman Han tarafından kabul edildi. 

02.04.1534: Mora sâhilindeki Koron Kalesi fethedildi.    

06.04.1534: Cezayir Beylerbeyi Barbaros Hayreddin Paşa Kaptan-ı Derya olarak tâyin edildi. 

11.06.1534: Kanûnî Sultan Süleyman Han’ın altıncı seferi: Irakeyn Seferi başladı. Ordu Üsküdar’a geçti.  

23.06.1534: Van ve çevresindeki kaleler fethedildi. Doğu Anadolu’da çeşitli kaleler alındı.  

01.08.1534: Barbaros Hayreddin Paşa Tunus seferi için hareket etti.   

22.08.1534: Barbaros Hayreddin Paşa Tunus’u fethetti.   

28.11.1534: Bağdat Türk kuvvetleri tarafından ilk defa fethedildi.  

29.11.1534: Bağdat’ın anahtarı Kanûnî Sultan Süleyman Han’a teslim edildi.  

03.07.1535: Kanûnî Sultan Süleyman Han ikinci defa Tebriz’e girdi.  

18.02.1536: Osmanlı Devleti Fransa’ya kapitülasyon hakkı tanıdı.   

11.05.1537: Osmanlı Donanması İtalya seferi için hareket etti.  

17.05.1537: Kanûnî Sultan Süleyman Han yedinci seferine çıktı.  ‘Sefer-i Pulya’  olarak anılır.   

15.09.1537: Barbaros Hayreddin Paşa,  Kiklad ve Sporad  Adalar Grubunu fethetti.  

08.07.1538: Kanûnî Sultan Süleyman  Sekizinci Seferine çıktı.  ‘Gazay-ı Kara Boğdan Seferi’ olarak bilinir.  

27.07.1538: Hindistan seferine çıkan Hadım Süleyman Paşa Aden’e ulaştı ve Aden Emirliği’ni zapt etti.  

27.08.1538: Hadım Süleyman Paşa kumandasındaki Osmanlı Donanması Hindistan’da Gucerat sâhillerine ulaştı.  

15.09.1538:  Osmanlı ordusu, Boğdan’ın başşehrini işgal etti.  

28.09.1538: Barbaros Hayreddin Paşa Preveze Savaşı’nı kazandı.   

10.08.1540: Dalmaçya güneyinde Castelnuovo Kalesi fethedildi.   

20.06.1541: Kanûnî Sultan Süleyman Dokuzuncu Seferine çıktı. Hedef Budin’in fethi.  

24.10.1542: Peşte’yi kuşatan müttefik Avrupa orduları, on iki de bir oranındaki Türk koruyucularına mağlup olduktan sonra perişan olup kaçarken imha edildi. 

21.08.1541: Osmanlı ordusunun dört cepheden kuşatarak gerçekleştirdiği Budin zaferi. 

02.09.1541: Kanunî Sultan Süleyman Han Budin’e girdi ve fetih hakkı olarak Câmi haline getirilen kilisede ilk Cuma namazını kıldı.  

23.04.1543: Kanûnî Sultan Süleyman Han’ın Onuncu seferi. Bu defaki hedef: Estergon Kalesi.   

22.06.1543: Avusturya ile yapılan savaşta Türk ordusu Valpo Kalesi’ni aldı.  

29.07.1543: Estergon Kalesi kuşatıldı..   

10.08.1543: Estergon Kalesi Türk ordusu tarafından alındı.  

20.08.1543: Türk donanması Nice Şehri’ni fethetti.   

04.09.1543: Kanûnî Sultan Süleyman Han komutasındaki ordu,  İstol-Belgrad Kalesini fethetti.   

13.06.1547: Almanya ve Avusturya ile imzalanmış olan barış antlaşması gereğince her iki devlet vergiye bağlandı.  

19.06.1547: Türk-Alman Barış Antlaşması imzalandı.

 29.03.1548: Kanûnî Sultan Süleyman Han’ın On birinci seferi.  Hedef: İran. 

27.07.1548: Kanunî Sultan Süleyman Han yönetimindeki Osmanlı Ordusu Tebriz’i işgal etti. 

12.08.1548: İstanbul’da Şehzadebaşı semtinde yapılan Şehzade Camii ve Külliyesi hizmete açıldı. 

15.08.1548: Kanûnî Van’a geldi ve Van Kalesi’ni teslim aldı.  

13.09.1548: Vezir Ahmed Paşa kumandasındaki Türk ordusu, Tortum Kalesi’nin fethetti.  

10.07.1551: Avusturyalılara karşı Macaristan Serdarlığı’na tayin edilen Rumeli Beylerbeyi Sokullu Mehmed Paşa, ordunun başında Belgrad’a geldi.  

16.07.1551: Kaptanı Derya Sokullu Mehmed Paşa’nın yönetiminde Turgut Reis’in ilk Malta akını başlatıldı.  

15.08.1551: Trablusgarb Turgut Reis tarafından fethedildi. 

07.09.1551: Belgrad’dan hareket eden Sokullu Mehmed Paşa ordusunun başında, Petervaradin civarında Tuna’dan karşıya geçti.  

23.02.1552: Büyük bir Türk zaferiyle neticelenen Segedin baskını gerçekleştirildi. 

20.04.1552: Piri Reis Portekizlere karşı Maskat ve Hürmüz seferini başlattı. 

25.07.1552: Türk Kuvvetleri Tameşvar Kalesi’ni fethetti. 

11.08.1552: Hadım Ali Paşa, Avusturyalılara karşı Fülek Savaşı’nı kazandı. 

04.09.1552: Tisa Nehri üzerindeki Szolnok Kalesi fethedildi. 

28.08.1553: Kanûnî Sultan Süleyman Han’ın On ikinci seferi: Bu defa,  Nahçıvan’a gidilecektir. 

06.11.1553: Şehzade Mustafa idam edildi. Sadrâzam Rüstem Paşa’nın azledildi, yerine Kara Ahmed Paşa tâyin edildi.   

27.11.1553: Şehzade Cihangir vefat etti.  

09.04.1554: Kanûnî Sultan Süleyman Halep’den İran seferi için hareket etti.

02.08.1554: Safevi Hamze Sultan, Kızılbaş Beyleri ile Taht-ı Süleyman Bölgesi’nde savaş başladı.

29.05.1555: Osmanlı-İran Barış Antlaşması imzalandı.  

16.08.1556: İnşaatı tamamlanan Süleymaniye Camii ve Külliyesi hizmete açıldı. 

29.05.1559: İspanya işgalinde bulunan Bizerk alındı. İspanya’nın doğusundaki Balear Adaları’nın en büyüğü olan Mayarko Adası’na sefer başlatıldı. 

31.05.1559: Şehzade Bayezid ile Şehzâde Selim Konya ovasında karşı karşıya geldi. 

05.06.1559: Şehzade Bayezid ordusu geri çekildi.  

07.07.1559: Kanûnî Sultan Süleyman Han’ın on üçüncü seferi başladı. 

30.07.1560: Türk denizcilik târihinin en önemli zaferlerinden Cerbe zaferi gerçekleştirildi.    

27.09.1560: Cerbe Kalesi teslim alındı.  

23.06.1565: Malta Savaşı sırasında Turgut Reis şehit düştü.  

28.06.1565: Malta Adası’nda Saint-Elme Kalesi fethedildi. 

01.05.1566: Türk donanması Sakız Adası’nı fethetti.  

26.05.1566: Kanûnî Sultan Süleyman Han’ın on dördüncü ve son seferi. Hedef: Zigetvar. 

19.06.1566: Kanûnî’nin torununun oğlu Şehzade Mehmed doğdu.    

13.05.1566: Kanûnî Sultan Süleyman Han ordusunun başında Zigetvar’a geldi ve Kale kuşatıldı.

07.09.1566: Zigetvar Kalesi fethedildi. Kanûnî Sultan Süleyman ebedî âleme göçtü, Şehzâde Selim, Sultan İkinci Selim Han olarak Osmanlı tahtına oturdu.  

TÜRK DÜNYASINDA ORTAK YAZI DİLİ

TURAN CAN

Türk İşbirliği Kalkınma Ajansı / Araştırmacı 

Türk Cumhuriyetleri; sâhip oldukları soy, dil, târih ve kültür ortaklıklarının tabîi neticesi olarak iletişim, bilim, kültür, sanat, edebiyat, ekonomi, teknoloji, sağlık gibi hemen her alanda işbirliğine girmektedir. Ancak, Türk Dünyası bugün çok yazı dilli ve çok alfabeli bir dönemi yaşamaktadır. 

Türk Cumhuriyetleri ve toplulukları arasında arzu edilmeyen bir iletişim eksikliği ve problemi vardır. Herkes tarafından bilinen bu problemin çözümü için ‘birileri’nin harekete geçmesi beklenmektedir. 

Bu ‘birileri’ne rastlamak doğrusu pek kolay değildir. Çünkü ortaya çıkacak kimse bazı güçlüklere göğüs germek mecburiyetindedir. Üzerine gideceği meseleyi enine boyuna kavramış olmalıdır. İnceleme ve araştırmadan yılmamalı, çalışmalarını işi aydınlığa kavuşturuncaya kadar devam ettirebilmelidir. 

Baştan belirtmekte fayda var. ‘Destursuz bağa girenlerden’ değiliz. Böyle bir düşüncemiz yoktur. Sâdece Türklüğe duyduğumuz büyük sevgimiz vardır. 

Ağızlar, konuşma dilleri, uzmanlık dilleri, özel diller, sosyal tabakanın dilleri gibi uzantılarıyla birlikte dil, bir millete mensup kişiler arasında anlaşmayı sağlayan çok yönlü ve gelişmiş bir vasıtadır. 

Dilin milletlerin hayatında kazandığı son derce önemli bir boyutu ise şudur: Her millet ağız farklılıklarından doğan anlaşma güçlüğünü gidermek için ortak bir dil şeklini tercih eder. Buna ‘ortak dil’ denir. Çoğunlukla, belli bir ağız üzerine kurulmuş ortak dilin yazışmalarda, bilim ve sanat eserlerinde yazılması sonucunda ortaya çıkan yazılı dil ise, ‘yazı dili’dir.

Türk dili bugün batıda Balkanların uçlarından doğuda Büyük Okyanus’a, kuzeyde Kuzey Buz Denizi’nden güneyde Tibet’e kadar uzanan yaklaşık yirmi iki bin kilometrekarelik geniş bir alan üzerinde yaklaşık 300.000.000 Türk tarafından konuşulmaktadır. Türkler târih sahnesine çıktığından bu yana çok geniş bir coğrafyaya yayılmışlardır. Bu özelliği ile konuşurlarının sayısına bağlı olarak yapılan bir sıralamaya göre dünya dilleri içinde beşinci sırayı alır. Bütün dillerde olduğu gibi böylesine geniş bir alan üzerine yayılmış Türk dili de bir dilin iç ve dış bünyesinden kaynaklanan değişme ve gelişmelerle dallanmağa uğramıştır. Bununla birlikte, temel yapısı itibâriyle ses, şekil, söz dizimi ve söz varlığı yönünden bir bütünlük arz eder.

(Efrasyap77 sitesinden alınmıştır. Son erişim Târihi: 26 Ocak 2010) 

DEMOKRASİ ŞEHİTLERİMİZ

27 Mayıs 1960 askerî darbesinden sonra teşkil edilen Yassıada Mahkemesi, darbecilerden aldığı emirle Demokrat Parti ileri gelenlerinden 14 kişinin idamına karar verdi. Millî Birlik Komitesi 11 kişinin cezâsını müebbet hapis cezâsına cevirdi. Başbakan Adnan Menderes, Mâliye Bakanı Hasan Polatkan ve Dışışleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’nun cezalarını tasdik etti. Tasdik edilen cezâların infazı 16 Eylül 1961 târihinde gerçekleştirildi. Adnan Menderes hakkında doktor raporu sebebiyle ertesi güne kaldı. Tartışmalı bir şekilde tanzim edilen rapora dayanılarak Menderes’in infazı 17 Eylül günü gerçekleştirildi. 

 Tek parti yönetiminden bunalan milletimiz yeni bir siyâsî arayış içerisindeydi. Celal Bayar, Adnan Menderes ve arkadaşları, bu arayışa cevap vermek üzere Demokrat Parti’yi kurdular. 

Demokrat Parti, 14 Mayıs 1950 seçimlerinde tek başına iktidar oldu. Celal Bayar Cumhurbaşkanı seçilince, Adnan Menderes DP’nin genel başkanı ve Başbakan oldu. Demokrat Parti; 10 yıl, 6 gün süren iktidarı süresince yaptığı büyük hizmetlerle Türkiye Cumhuriyeti târihine damgasını vurdu. 

Dış politikada Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nin belirgin hâkimiyeti 1945’te başlamıştı. Ankara, ABD yardımı ile Rus isteklerine karşı koyabilmekten memnundu. Birleşmiş Milletler Teşkilâtı (BMT)’nin isteği üzerine 20 Temmuz 1950 târihinde Kore Savaşı’na bir tugay ile katıldık. Bu katılım sebebiyle Türkiye, döneminin en güçlü askerî organizasyonu olan Kuzey Atlantik Paktı ( NATO)’ya,  18 Ocak 1952’de kabul edildi.  Türkiye’nin önderliğinde Bağdat Paktı ve CENTO kuruldu.  Türkiye, bölgesinde saygın bir konuma yükseldi. Yunanistan ile dostluk ilişkileri kurulmasına çalışıldı ise de, Yunanistan’ın uzlaşmaz tutumu sebebiyle netice alınamadı.  Müslüman halkların devletleri yeni yeni bağımsızlıklarını elde ediyorlardı. Pakistan, bu devletlerden biriydi. Pakistan ile dostluk ilişkileri Adnan Menderes döneminde kuruldu, hâlâ devam ediyor. 

Yine Adnan Menderes döneminde, 11 Şubat 1959 târihinde Londra ve 19 Şubat 1959 târihinde Londra ve Zürich Antlaşmaları imzalandı. Kıbrıs Türklüğü ve antlaşmalarla yok olmaktan kurtuldu. 

Adnan Menderes, iki büyük târihî misyonu daha gerçekleştirdi. Türkiye’de demokrasiyi sınırlı da olsa gerçekleştirdi. Milleti yönetime, şeklî olarak değil, gerçek anlamda iştirak ettirdi. Türkiye coğrafyasında, çağ değiştirircesine iktisadî kalkınma hamlesi başlattı. Refahı, köylere kadar ulaştırdı.  Bütün bu vasıflarıyla, Türkiye’nin unutulmaz liderleri arasında yer aldı. 

Bu işler yapılırken CHP, iktidardan düşmüş olmanın burukluğu ve bir daha iktidar olamayacağını anlamış olmanın sinirliliği içerisinde hırçın muhalefet yaptı.  Türkiye’de gergin bir siyâsî ortam oluşturdu. Adnan Menderes bu gergin ortamı yumuşatmaya çalıştı ise de DP’nin diğer yöneticileri ile milletvekilleri, kendinden emin tavırlarıyla yumuşama eylemlerine katkıda bulunmadılar. Bu gerginlik içerisinde, farklı yorumlar sebebiyle doğruluğu tartışılır uygulamalar oldu. Bu uygulamalar ülkeyi 27 Mayıs 1960 darbesinin eşiğine getirdi. Darbe; haksızlıklar ve zulümlerle gözyaşlarının akmasına sebebiyet verdi. Aziz ve necip milletimiz, vatana hizmet eden çok değerli üç şehidini kalbine gömdü.    

ADNAN MENDERES, HASAN POLATKAN VE FATİN RÜŞTÜ ZORLU

Adnan Menderes: 1899 yılında Aydın’da doğdu. İzmir Amerikan Koleji’ni bitirdi. 1916-1922 yılları arasında yedek subay olarak Birinci Dünya Savaşı’na ve Kurtuluş Savaşı’na katıldı. Kırmızı şeritli İstiklâl Madalyası’na hak kazandı. 

Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın Aydın il başkanı olarak siyâsete girdi. Parti kendini feshedince, Cumhuriyet Halk Partisi’ne geçti. Bu partide 1931’den 1945’e kadar 3 dönem Aydın milletvekili olarak görev yaptı. 7 Ocak 1946’da Demokrat Parti’nin kurucusu oldu. 1946’da partisinden Kütahya milletvekili seçildi.  Milletvekili iken Ankara Hukuk Fakültesi’ne devam edip diploma aldı. 

Hasan Polatkan,  1915 yılında Eskişehir’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini doğduğu şehirde yaptı. 1936 yılında Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirip Ziraat Bankası’nda Müfettiş Yardımcısı olarak göreve başladı. 1939’da müfettiş oldu. 21 Temmuz 1946’da Demokrat Parti’den Eskişehir milletvekili seçilerek Meclis’e girdi. 14 Mayıs 1950’de ikinci defa milletvekili seçildi. 22 Mayıs 1950 târihinde kurulun hükümette Çalışma Bakanı olarak görev yaptı. 14 Aralık 1950’de Maliye Bakanlığı’na getirildi. 27 Mayıs 1960 İhtilâli’ne kadar 10 yıl süre ile Maliye Bakanı olarak hükümette yer aldı. 

Fatin Rüştü Zorlu: 20 Nisan 1910 târihinde İstanbul’da doğdu. Galatasaray Lisesi’ni, Paris Üniversitesi’ne bağlı Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni ve Cenevre Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra T.C. Dışişleri Bakanlığı’na intisap etti. 1951’de Ekonomik İşbirliği Teşkilâtı Genel Sekreteri oldu. 1952’de Büyükelçi unvânı ile Kuzey Atlantik Paktı (NATO)  Teşkilâtında Türkiye Dâimî Temsilciliği’ne tâyin edildi. 1954 yılında siyâsî hayata atılarak Demokrat Parti’den Çanakkale Milletvekili seçildi. Hükümette Başbakan Yardımcısı olarak görev aldı. 1957’de tekrar milletvekili seçildi. Bu defa Devlet Bakanı olarak hükümette yer aldı. Kasım 1957’den, 27 Mayıs 1960 İhtilâline kadar Dışişleri Bakanı olarak görev yaptı. 

Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu İmralı Adası’nda idam edildi ve aynı adada toprağa verildi. 17 Eylül 1990 târihinde, Devlet Töreni ile İmralı’dan alınan aziz naaşları, İstanbul’un Topkapı semtinde yaptırılan Anıt Mezar’a nakledildi. 

ÜÇ ŞEHİT DESTANI

Yassıada'nın kuşları, 

Uçarlar, eğik başları. 

Analar içine döker, 

Sessiz sessiz, gözyaşları.

Kol kola gider üç yiğit. 

Göğsünde yazılı kağıt. 

Gidişleri ağıt ağıt...

 Rüzgarda uçar saçları.

Seferber oldu ordular; 

Can evlerinden vurdular. 

Kara toprağa girdiler, 

Daha genç iken yaşları.

Derya'ya bakıp İmralı, 

Bağrına basar kartalı. 

Yere düşmüş defne dalı, 

Toprağa girmiş uçları.

Darağacına asmışlar; 

Bağrına yafta basmışlar. 

Öyle kin...nefret kusmuşlar 

Ki, yere dökülmüş dişleri.

Yapan ilahi kudret mi? 

Şu külçe kemik mi et mi? 

Acep vatana hizmet mi, 

Kabahatleri, suçları?

İlmikte sallanan ceset, 

Ne kan, ne kemik, ne de et. 

Asılan sade Adalet, 

Ve günahsız göz yaşları.

Hizmetlerin bile bile, 

Çektirdiler büyük çile. 

Ölüm karşısında bile,

Kazandılar savaşları.

Çetin, yapılanlar çetin, 

Gidenler, kalandan metin. 

Hani şu koca milletin, 

Göğe çıkan alkışları?

Saçları ak, yüzleri ak. 

Târihe oldular yaprak. 

Kefenleri kara toprak, 

Gönüller mezar taşları.

Şu yağan yağmur mu, kar mı? 

Üstünde örtüsü var mı? 

Yazın sıcakta yanar mı? 

Acep üşür mü kışları?

Yatan altında şu taşın, 

Galibi bin bir savaşın. 

Dün vecd ile gülen başın, 

Bu gün çatılmış kaşları.

Eğil yüce başım eğil; 

Kanım akar seğil seğil. 

Bu ordunun işi değil, 

Münafıkların işleri

Kalpler gönüller içinde, 

Daim kalacaklar zinde. 

Yürüyecekler izinde 

Bacıları, kardaşları.

Bağrımızı yere verip, 

Ağlayalım garip garip. 

Onlarsa târihe girip 

Oldular köşe taşları.

Yassıada'nın kuşları; 

Ne hazindir uçuşları. 

Üç şehit yatar toprakta 

Gönüller mezar taşları.

Cevdet Akçalı - 17 Eylül 1961