Haber: Damla Oya Erman
Merkel, bu önemli göreve gelerek Alman siyasi tarihinde bir dönüm noktası oluşturuyor ve Avrupa'nın lider kadın siyasetçilerinden biri olarak ön plana çıkıyor.
Doğu Almanya'da yetişen ve kuantum kimyasında doktora yapan Merkel, Berlin Duvarı'nın yıkılmasının ardından politikaya atıldı. İlk olarak Doğu Alman hükümetinin sözcülüğünü üstlendikten sonra 1990'daki birleşme sonrasında Bundestag'a seçilen Merkel, siyaset sahnesinde hızla yükseldi.
Birleşmiş devletin ilk Şansölyesi Helmut Kohl, Merkel'i çeşitli kabine görevlerine atayarak kariyerine destek verdi. Kohl'un Hristiyan Demokrat Birliği 1998'de iktidardan düşünce, Merkel parti içinde liderlik pozisyonuna yükseldi ve bu zorlu süreçte partiye yön verdi.
2005'te gerçekleşen sıkı bir seçimin ardından, Merkel, CDU'nun koalisyon ortaklarıyla yapılan müzakereler sonucunda Şansölye olarak göreve başladı. Bu tarihi an, Merkel'in Almanya'yı güçlü bir Avrupa Birliği (AB) yanlısı politika ile yöneteceği bir dönemin başlangıcını işaret ediyor.
Merkel'in liderliği, özellikle 2008 finans krizi sonrasında AB'nin karşılaştığı zorluklarla şekillendi. Merkez sağ politika anlayışıyla eleştirilen Merkel, Yunanistan'a uygulanan kemer sıkma politikaları nedeniyle sol kanattan eleştirilere maruz kaldı. Ancak Merkel'in liderliği, özellikle 2015'te Suriyeli mültecilere kapılarını açma kararı almasıyla uluslararası alanda takdir topladı.
Merkel'in liderlik dönemi, ABD başkanları George W. Bush ve Barack Obama ile olan yakın ilişkileriyle de dikkat çekti. Ancak Donald Trump ile görüşmesinin ardından ABD'nin Avrupa'ya olan taahhüdünü sorgulayan Merkel, aynı zamanda Birleşik Krallık'ın AB'den ayrılma kararına ve Rusya lideri Vladimir Putin'e karşı eleştirel bir tavır sergiledi.
2018'de partisinin liderliğinden ayrılan Merkel, 2021'de Şansölye olarak tekrar seçilmeye aday olmadı. Onun yerine Şansölye olarak, merkez sol Sosyal Demokrat Parti'den Olaf Scholz göreve başladı. Angela Merkel'in liderliği, Almanya ve AB siyasetine yön veren önemli bir dönemi temsil ediyor.
