Yaptığı kıymetli çevirilerle hafızamızla önemli yer edinen araştırmacı yazar Cemal Aydın tarafından kaleme alınan, “Taşa Kazınan İhanet” isimli son kitabı Türk Edebiyatı Vakfı tarafından neşredildi. Kitap, çok sayıda belge, bilgi, bulgu ve yaşanmış olaylarla dünden bugüne ışık tutuyor.
 “Taşa Kazınan İhanet” ismi eserde, Yılmaz Güney ve Ahmet Kaya’nın da yattığı Paris’in Peder Laşez adlı ünlüler mezarlığında Ermenilerin Osmanlı’ya ihanet ettiklerinin taşa kazınmış belgesi resim ve yazılarla okura sunuluyor.
Söz konusu mezarlıktaki Ermeni Anıtı’nda, Ermeni ihanetini ispatlayan ve Ermenilerin Fransız ordusunda Osmanlı’ya karşı savaştıklarını gösteren açık ve net ifadeler yer alıyor. Kitabesinde “Fransız ordusu saflarında Fransa için Çanakkale’de Gaziantep’te, Adana’da Çukurova’da, Ağrı’da ve daha pek çok Türk şehrinde 1914–1918 yılları arasında ölen Ermenilere teşekkür ediliyor.
Ayrıca kitapta, bazı ülkelerin parlamentolarında gündeme getirilen “Ermeni Soykırımı” iddia ve propagandasının, akıl almaz bir yalan ve korkunç bir iftira olduğu delilleriyle ortaya konuyor. Eserde, iftiracı Ermeni tarihçilerin, Türk tarihçilerinin “Hodri meydan!” teklifine cevap veremedikleri ve kendi tarihleriyle yüzleşmekten kaçtıkları kaydediliyor.
Paris’teki Peder Laşez (Père Lachaise) mezarlığında, Fransa Devleti tarafından “Fransa İçin Ölen” Ermenilerin “hatırası”na dikilen anıttaki Fransızca ve Ermenice kitâbe.
 “Taşa Kazınan İhanet” ana başlığı ve “Ermeni İhanetinin Paris’teki Belgesi” alt başlığını taşıyan eser, pek çok güvenilir yerli ve yabancı yazar ve tarihçinin “Soykırım” iftirasıyla ilgili çarpıcı görüşlerine de yer veriyor.
Eserde, “Dünyanın hiçbir şerefli ve namuslu tarihçisinin Ermenilerin soykırım iddiasını kabul etmediğine, tam aksine reddettiğine” dikkat çekiliyor.
Cemal Aydın’ın büyük bir titizlikle ortaya koyduğu bu değerli kitap çalışması, beyinleri Ermeni propagandasıyla yıkanmış Fransızlar ile yazarın Paris’te yaptığı heyecanlı tartışma geniş bir şekilde anlatılıyor.
Pierre Loti, Robert Mantran, Bernard Lewis ile Batı’nın haysiyetli tarihçi ve aydınlarının “Ermeni soykırımı olmamıştır!” şeklindeki tarihî sözleri hatırlatılıyor.
Türk Edebiyatı Vakfı’nın böylesine yerinde ve bir o kadarda toplumlu bilgilendirici neşrinden dolayı ne kadar teşekkür edilse azdır. “Taşa Kazınan İhanet” kitabında, “1915’te Osmanlı topraklarındaki Ermeni nüfusu en güvenilir kaynaklara göre toplam 1 milyon 150 bin ve en şişirme rakamlara göre de en fazla 1 milyon 400 bin iken, nasıl olup da Türkler 1,5 milyon Ermeni’yi öldürdü?” sorusu soruluyor.
Tarihî hakikatleri gün yüzüne çıkaran bu çalışmada, “Osmanlı’nın neden dünyanın tek süper gücü olduğu dönemlerde değil de, en zayıf olduğu bir dönemde onca Ermeni’yi öldürmeye yeltendiğinin” cevabının verilmesi isteniyor.
İz’ân ve insaf sahibi bir İngiliz yazarı olan Marmaduke Pickthall’un şu unutulmaz sözü de aktarılıyor: “Osmanlı Devleti’nin çökertilmesi için gerçekleştirilen iğrenç çalışmalara benzer bir çalışmaya tarihte rastlanabileceğinden kuşkuluyum.”
“Taşa Kazınan İhanet” kitabı, üç kıtaya 600 yıl hükmetmiş Osmanlı Cihan Devleti’nin nasıl insan sever bir anlayışa sahip olduğu, içinde çeşitli ırk ve din mensuplarını nasıl barış ve huzur içinde yaşattığı örnekleriyle sergiliyor.
Eserde, Osmanlı Devleti’nin Batı’nın emperyalist devletleriyle hiçbir benzerliğinin olmadığı tarihî delillerle ispatlanıyor. Türkiye’nin soykırım özürcüsü aydınları ise, “mankurtlaşmış aydınlar” ve Cemil Meriç’in tabiriyle “Batı’nın İçimizdeki Yeniçerileri” olarak takdim ediliyor.
İşte Eserden İbretlik Bir Sahne!
Prof. Dr. İsmet Giritli bir kongre için İtalya'ya gidiyor. Orada kendisine bir Yunan ve bir Ermeni profesör musallat oluyor. Her öğle yemeğinde “Siz bizi 400 yıl - 800 yıl sömürdünüz. Bizi ezdiniz” diye Prof. Dr. Giritli’yi tâciz ediyorlar. Sonunda Giritli dayanamıyor ve kongre düzenleyicisi İtalyan profesöre durumu anlatıyor. İtalyan Profesör, “Bugün öğle yemeğini beraber yiyelim” diyor. Yemekte Yunan ve Ermeni profesörler İsmet Giritli’ye yine taarruza başlıyorlar. İtalyan Profesör Yunanlıya soruyor:
– Siz kaç yıl Türk hâkimiyetinde kaldınız?
– 400 yıl.
– Hangi dili konuşuyorsunuz?
– Yunanca.
– Dininiz nedir?
– Ortodoks Hıristiyan.
Sonra Ermeni profesöre dönüyor:
– Siz kaç yıl Türk hâkimiyetinde kaldınız?
– 800 yıl.
– Hangi dili konuşuyorsunuz?
– Ermenice.
– Dininiz nedir?
– Gregoryen Hıristiyan.
“Beni iyi dinleyin!”, diyor İtalyan profesör,
– Eğer siz 200 yıl İtalyan hâkimiyetinde kalsaydınız, şimdi ikiniz de İtalyanca konuşuyordunuz ve ikiniz de Katolik’tiniz. O yüzden, kültürünüzü muhafaza ettikleri için siz Türklere teşekkür etmelisiniz, teşekkür. Böylesine önemli bir kitabı hazırladığından dolayı yazar Cemal Aydın’ı kutluyor, yorumu siz aziz okurlara bırakıyorum.