İtilaf Devletleri Birinci Dünya Savaşı’nı kazandığında, Macaristan, Avusturya, Bulgaristan ve Almanya ile hemen barış antlaşması imzalamıştır. Ancak Osmanlının nasıl paylaşılacağı konusunda sorunlar çıktığı için ve kesin karara varamadıkları için geciktirilmiştir. Bu antlaşma, Lozan Antlaşması’nın tam tersi olan bir antlaşma olmasının yanında Türk Devleti’ni hiçe sayan ve bu milleti paramparça etmek isteyen bir antlaşmadır.

Sevr Antlaşması’nın en önemli maddelerinden birisi İstanbul’un başkent olarak kalacak olmasıydı. Ancak Osmanlı Devleti alınan kararlara uymazsa ve bir sorun çıkartırsa, İstanbul Türklerin elinden alınacaktı. Ayrıca bu antlaşmaya göre boğazlardan bütün devletlerin gemileri, savaş dönemlerinde bile rahatlıkla geçebilecekti. Uluslararası bir komisyon belirlenecek ve boğazların yönetiminden sorumlu tutulacaktı. Ancak bu komisyonda Türklerden hiç kimseye yer verilmeyecekti. Ayrıca bu antlaşmaya göre Osmanlı Devleti’nin ordu sayısı 50.700 kişiyi geçmeyecek, deniz savaşlarında kullanacağı gemilerin sayısı 13’den fazla olmayacak ve Osmanlı Devleti uçaklar ve ağır silahlar barındıramayacaktı. Sevr Antlaşması’nda yer alan maddelere göre, Mardin, Antep, Urfa ve Suriye Fransa’ya verilirken, Antalya ve Konya yöresi de İtalyanlara verilecekti. Kapitülasyonlar bütün devletlere açık olurken, azınlıklara geniş haklar verilecekti.

Sevr Antlaşması’nın geçerli olması için Meclis-i Mebusa’nın bu antlaşmayı onaylaması ve imzalaması gerekiyordu. Ancak o dönem meclis, padişah tarafından kapatıldığı için, onay alınması mümkün değildi. Bu yüzden antlaşma, yeterli haklara sahip olmayan Saltanat Şurası tarafından imzalanmıştır. Bu yüzden bu antlaşma bir geçerlilik kazanamamıştır. Bu ve bunun gibi antlaşmalar, Türk halkının mücadele gücünü arttırmıştır. Ayrıca bu antlaşmayı imzalayan devletler, vatan haini kabul edilmiştir.

Kaynak: Sevr Antlaşması