Dr. Askhat Kessikbayev 

Siyaset Bilimleri Uzmanı

9 Ağustos 2016 tarihinde Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya Federasyonu’na resmi ziyareti, Rusya askeri uçağı krizi ile kötüleşen Rusya-Türkiye ilişkilerinin normalleşmesinden sonra üst düzeyde gerçekleşen ilk ziyaret niteliğindedir.  Türkiye ve Rusya Cumhurbaşkanlarının görüşmesinin gündemi, şüphesiz, Türk-Rus ilişkilerinin tekrar normalleşmesi, ve en önemlisi – iki ülkenin enerji alanındaki işbirliğinin devamı ve derinleşmesidir. Bu anlamda Sankt-Petersburg’daki görüşmedeki en önemli projelerden birisi - “Türk Akımı” projesidir.

“Türk Akımı”, Avrupa Komisyonu ile anlaşmazlıktan dolayı Aralık 2014’te Rusya tarafından durdurulan “Güney Akımı” projesini ikame edilmesi planlanan doğal gaz boru hattıdır. Projeye göre Kara Deniz’in dibinden Rusya’nın Russkaya istasyonundan Türkiye’ye ve oradan Türk-Yunan sınırına kadar uzanacak doğal gaz boru hatlarının inşası öngörülmektedir. Fakat Türk-Rus görüşmeleri Kasım 2015’te durdurulmuştu. Türkiye ve Rusya’nın tekrar yakınlaşması ile “Türk Akımı” projesi tekrar gündeme gelmesi manidardır. Geçtiğimiz haftalarda Türkiye Cumhuriyeti Başbakan yardımcısı Mehmet Şimşek ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi Moskova’ya çalışma ziyaretinde bulunmuşlardı. Ziyaret esnasında “Türk Akımı” projesi ile ilgili çalışma grubunun kurulması hakkında anlaşmaya varıldı. Ayrıca, Rusya Enerji Bakanı Aleksandr Novak’ın açıklamasına göre ise “Türk Akımı”nın daha önce planlanan dört gaz boru hattının yerine Türkiye ve Rusya iki boru hattının inşasını görüşüyorlar. Birinci hat Türkiye’nin iç tüketimine yönelik olacak (yaklaşık 15,75 m3), ikincisi ise – Avrupa’lı tüketiciler içindir. Ön bilgilere göre, boru hatlarının planlanan hacmi yaklaşık 63 milyar m3. 

Bununla beraber, Türkiye bir diğer enerji projesi üzerinde yoğun çalışmasını sürdürmektedir. “TANAP” olarak adlandırılan doğal gaz boru hattı projesinin hayata geçirilmesi daha önce belirlenen grafikle devam etmektedir. 2015 yılında Kars’ta Azerbaycan, Türkiye ve Gürcistan Cumhurbaşkanlarının katılımıyla “TANAP”ın temeli atılmıştı. Kars’daki törene ABD Dışişleri Bakanlığı`nın Uluslararası Enerji İşleri Temsilcisi ve Koordinatörü Amos Hochstein ve Avrupa Komisyonu’nun Enerji Birliği’nden sorumlu Başkan Yardımcısı Maroš Šefčovič de iştirak etmişlerdir. Hatırlatmak gerekirse, “TANAP” projesi ile iligli Anlaşma 26 Haziran 2012 tarihinde imzalanmıştı.Proje iştirakçileri – “SOCAR” (%58), “BOTAŞ” (%30), “BP” (%12). 

Proje 1800 km olan ve Gürcistan-Türkiye sınırından başlayan Türkiye-Yunanistan sınırına kadar uzanan doğal gaz boru hattı sisteminden oluşmaktadır. İlk etapta sistem hacmi 16 milyar m3 olarak öngörülmekte (31 milyar m3’e kadar büyüme kapasitesi var). Bunların 6 milyar m3’lük hacmi Türkiye’nin kullanımı için, 10 milyar m3 ise Avrupalı kullanıcılar içindir. Projenin 2018 yılında hayata geçirilmesi planlanmaktadır. Sonrasında ise “TANAP” projesini “TAP” (TransAdriatik) boru hattı sistemi ile birleştirilmesi planlanmaktadır. “TAP”ın inşaatı 2020’de tamamlanması öngörülmektedir. “TAP” projesi ile doğal gazı Yunanistan ve Arnavutluk üzerinden Adriatik denizinin altından İtalya’ya ulaştırması planlanmaktadır. Her iki boru hattı “Güney Gaz Koridoru” projesinin parçalarıdır (AB için öncelikli proje olup, 10 milyar m3 Azerbaycan gazının Gürcistan ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya naklini öngörmektedir. İlk etapta Azeri “Şah Deniz” doğal gaz yatağının ikinci faz’ı çerçevesinde çıkarılacak doğal gaz, “Güney Gaz Koridoru” projelerinin ana kaynağı olacağı planlanmaktadır).  

Resmi Ankara “TANAP” projesini “Güney Gaz Koridoru”nun ana unsuru niteliğinde olduğunun altını çizmektedir. 

“Türk Akımı” projesi konusunda Moskova ile daha evvel başlanan ve şimdi de tekrar canlanan görüşmelere rağmen, “TANAP” doğal gaz boru hattı inşaatının başlanması Türk Hükümetinin bu projeyi hayata geçirme konusundaki kararlığını teyit etmiş oldu. Bununla beraber “TANAP” ve “Türk Akımı” projelerinin birbirlerinin rakibi olmadıklarına dair konu uzmanları farklı görüşlere sahiptir. 

Her iki boru hattı projesinin karşılaştırılması ve bunların birbirine ne kadar rakip olduklarını şu kriterlere göre değerlendirilebilir: tedariki yapılacak doğal gazın hacmi ve kaynağı, gaz boru hattının güzergahı, ekonomik yararı, siyasi motivasyon, projenin hayata gerçekleştirme düzeyi. 

Her iki durumda doğal gazın alıcıları Türkiye ve Avrupa Birliği ülkeleridir. Türkiye’nin yıllık doğal gaz tüketim hacmi yaklaşık 46 milyar m3, AB’nın ise 133 milyar m3. Türkiye’nin doğalgaz ana tedarikçileri olarak Rusya (30 milyar m30), İran (9,6 milyar m3) ve Azerbaycan (6 milyar m3) sayılabilir. AB enerji ihtiyacının karşılanmasında Rusya’nın payı %30 dolayında, Azerbaycan ise henüz AB’ye gaz ihracatını yapmamaktadır. Gaz tedarikinin neredeyse %98’ini yurt dışından gerçekleştiren Türkiye için tedarik hatlarının çeşitlendirmesi meselesi öncelikli durumundadır. 

Her iki projenin hayata geçirilmesi durumunda Türkiye, “TANAP” aracılığıyla Azerbaycan’dan 6 milyar m3 ve “Türk Akımı” üzerinden 15 milyar m3’ten fazla gazı da Rusya’dan ithal edebilecektir. Böylece, “Türk Akımı”nın birinci boru hattı, Trans Balkan Boru Hattı ile Rusya’dan Türkiye’ye gelen gazı ikame edebilecektir (bugün bu yaklaşık 12 milyar m3 dolayındadır).    

“TANAP” üzerinden Avrupa ülkelerine Azerbaycan’dan yaklaşık 10 milyar m3 gaz ihracatı planlanmaktadır. Rusya ise Türk-Yunan sınırına kadar 50 milyar m3’e kadar ihraç etmeye hazır, ki bu “Güney Akımı” projesinde öngörülen hacme denk gelmektedir. Böylece, “TANAP” projesi, tedarik edilen gaz hacmi açısından “Türk Akımı”nın rakibi olmamakla beraber, ithalatçı ülkeler açısından doğalgaz tedarikinin çeşitlendirilmesi ve enerji güvenliği bakımından stratejik öneme sahip durumdadır. Hem “TANAP” hem de “Türk Akımı” boru hatları Türkiye üzerinden geçmektedir. Fakat devamında Avrupa üzerinden geçecek güzergahlar farklılık göstermektedir. “TANAP” projesinin mantıki devamı sayılan Trans Adriyatik Boru Hattı (“TAP”) Yunanistan, Arnavutluk ve İtalya üzerinden geçecektir. “Türk Akımı”nın Rusya’daki ana tedarikçisi Gazprom AB ülkelerinden geçecek doğalgaz boru hatlarından uzaklaşmak istemiştir. Fakat 2015 yılının Mart ayında Macaristan, Yunanistan, Sırbistan ve Makedonya’yı ihtiva eden gaz boru hattının inşası konusunda Macaristan bir inisiyatifte bulunmuştu. Bu güzergaha Austuriya da ilgili olduğunu göstermişti. Bir diğer alternatifi Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov 5 Mart 2015 tarihinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’le yaptığı görüşme esnasında dile getirmişti. B.Borisov “Nabucco” projesinin canlandırılması imkanının değerlendirilmesini teklif etmişti.  Hatta Cumhurbaşkanı İ.Aliyev’le beraber bu projenin Brüksel’de yeniden değerlendirilmesi konusunda ikna çalışmalarına başlayabileceklerini ifade etmişti. 

Böylece, doğalgazın nihai tüketicilerinin çeşitli olması nedeniyle, her iki proje hem AB hem de transit ülke olarak Türkiye için ilgi çekici durumdadır. Ekonomik açıdan değerlendirildiğinde, Türkiye her iki projenin hayata geçirilmesinde faydasını görebilecektir. Azerbaycan en ucuz doğal gazı tedarik etmektedir - yaklaşık 340 USD/1000m3, ikinci sırada Rusya – 418 USD/1000m3 ve en pahalı İran gazı – 487 USD/1000m3 (2014 yılı verileri).  Bundan dolayı Azerbaycan ve Rusya gazının alımının arttırması Türkiye’nin yararınadır.  Ayrıca, “TANAP”tan işletme geliri de beklenmektedir, nitekim bu projenin %30 hissesi BOTAŞ’a aittir. Hakeza, “Türk Akımı” projesinin bir kısmının işletmesi de BOTAŞ’a ait olacaktır (henüz net anlaşılmış paylaşım bilgisi bulunmamaktadır). Türkiye hazinesine ek geliri ise Rusya doğalgazına yapılacak yaklaşık %10,25’lik indirim sağlayacaktır. Bu oran geçtiğimiz 2015 yılında müzakere edilmişti.   

“British Petroleum” Türkiye Bölgesel Başkan Yardımcısı Ian Sutterland’a göre, “TANAP” projesinin hayata geçirilmesi dünyadaki enerji dengesinin çeşitlendirilmesini sağlar. Ona göre bu hattın hayata geçirilmesindeki bir diğer önemli husus – yeni iş yerlerinin açılmış olmasıdır. Bu projelerin ana işletmecisi olarak Türkiye’nin her iki projede de siyasi beklentileri var. Türkiye’nin başlıca jeostratejik hedeflerden birisi, şüphesiz, ülkenin bölgedeki en büyük enerji merkezine dönüşmesi, enerji kaynakları güzergahlarını kontrol etmsi, Doğu’daki tedarikçileri ile Batı’daki tüketicileri arasında transit fonksiyonlarını icra etmsidir.   

“TANAP” projesinin hayata geçirilmesi, Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerin yeni düzeye çıkarılmasını sağlayacak, ileride ise Türkmen, Irak ve Suriye’deki doğal gaz piyasalarına çıkışını kolaylaştıracaktır. Bu anlamda Türkiye’nin enerji güvenliği açısından doğal gaz tedarikinin çeşitlendirilmesi kendi yararına olacaktır. Rusya’ya ilişkin transit fonksiyonunu icra eden Türkiye, bu ülke ile ilişkilerinde ek avantajlar sağlayacaktır. Türkiye Cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan’ın bu ülke ile ilişkilerin düzeltmeye çalışması da ayrı önem kazanmaktadır. İlişkilerin dondurulmasından önce Türkiye Rusya’ya bir nevi baskı uyguluyordu. Rusya Bilimler Akademisi Doğu Bilimler Enstitüsü Orta Asya ve Kafkasya Araştırmalar Merkezi Baş Uzmanı Stanislav Pritçin’e göre, doğal gaz fiyatları konusundaki görüşmelerin neredeyse tıkanması, Ankara’nın Gazprom’un teklif ettiği %10,25 indiriminden  daha fazlasını talep etmesinden kaynaklanmaktadır. Bu da en başta indirim oranı %6 iken, %10,25’e yükselmesine rağmen.     

Günümüzde Türkiye için enerji alanında en önemli projeleri arasında “TANAP” projesi yer almaktadır. Bununla beraber “TANAP”ın rölünün büyütülmemesi gerektiğini vurgulayanlar da vardır. Mesela, Enerji Piyasaları Araştırma Enstitüsü uzmanı Volkan Özdemir’e göre, “TANAP” çerçevesinde Türkiye enerji merkezi değil, sadece bir koridor rolünü üstlenebilecektir. Bundan dolayı “TANAP” Ankara’ya değil, daha çok Bakü’ye gerekmektedir. Azerbaycan için “TANAP”ın siyasi ve ekonomik önemini Cumhurbaşkanı İlham Aliyev de vurgulamaktadır. “Yeni enerji haritası oluşturulmaktadır… Günümüzde bölgede siyasi, ekonomik ve diğer alanlardaki hiçbir proje bizim olurumuz olmadan hayata geçirilememektedir”, demişti İ.Aliyev geçtiğimiz yıldaki konuşmalarında. 

Her iki projenin ileriye dönük hayata geçirilmesi konusundaki değerlendirilmesi, bunların somut olarak hazır olmasına bakmaktadır. Bu manada hayata geçirilmesinde en yakın olanı “TANAP” projesidir. Nitekim, bu projede sadece inşaata başlanmakla kalınmadı, uzun süreyi kapsayan görüşmeleri, ekolojik ekspertizleri geride bırakmış, hatta Azerbaycan tüketici ülkelerin 9 şirketiyle tüketim konusunda anlaşmaları da imzalamış. 

“Türk Akımı”na gelecek olursak, bu projede hala uzun dönemli görüşmeler trafiği olacak ve nihai tüketicilerin bulunması gerekmektedir. USAK araştırma merkezinden Hasan Selim Özertem’e göre, eğer Gazprom 2019 yılından sonra gaz teslimatı nihai noktasını değiştirecek olursa, Avrupa ülkeleri ile imzalanan anlaşmalarda değişikliklerin yapılması gerekecektir. Hukuki olarak bu süreç Rusya’nın Ukrayna’yı ve “Güney Akımı”nı by-pass eden hatların hayata geçirilmesini zorlaştırabilecektir. Rusya gazının bu yolla ulaştırılması “Güney Akımı”nda olduğu gibi Brüksel’in engellenmesi ile karşılaşabilecektir. Bu konuyu Ukrayna’daki Türkiye Büyükelçisi Yönet Can Tezel de değerlendirmiş. Ona göre, “Türk Akımı” henüz gelişmenin erken safhasında olup, onun geleceği Avrupalı ülkelerin bakış açısına bağlı olacaktır. Türkiye’deki “Hazar Stratejik Araştırmalar Enstitüsü” Uzmanı Efgan Niftiyev de tüketicilerle yapılan ön anlaşmalar önemli olduğunu vurgulamakta: TANAP örneğinde önümüzdeki 25 yıl için yaklaşık 200 milyar dolarlık ön anlaşmalar imzalanmış.  

Yukarıda verilen argümanlar ve fikirlere istinaden şu sonuca ulaşabiliriz: hem TANAP hem de “Türk Akımı” projeleri farklı karakteristiklere sahip olup, farklı tüketicilere yöneliktir. Her ikisi de farklı sebepler çerçevesinde Türkiye için siyasi ve ekonomik açıdan önemlidir. Ülkedeki zor  iç politika şartlarına bakılmaksızın her iki istikamette de çalışmalar aktif bir şekilde devam etmektedir. 

Buradan çıkaracağımız sonuç, bir projenin diğer proje ile ikame edilmesi az olanaklı görülmektedir. En olası beklenebilir senaryoya göre her iki projenin hayata geçirilmesi bunların aynı zamanda işlemesini zorlaştırmaz. Hayata geçirme süreleri ve diğer detaylar hala düzeltmelere açıktır. “TANAP” inşaatı Türkiye’nin enerji politikasının en önemli unsurlardan biri olarak kalmaya devam etmektedir. “Türk Akımı”  ile beraber “TANAP” projesi Türkiye’nin enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesini ve Türkiye’nin bölgedeki enerji kaynaklarının dağıtımı ve transiti konusunda en önemli merkezlerden olma isteğini hayata geçirilmesini sağlayabilecektir.    

(“Egemen Kazakistan” gazetesinde 05.08.2016 tarihinde yayınlanan makalenin Türkçe tercümesidir )