Türkiye’de Şeker Sektörünün Genel Durumu 

Gündemde üst sıralarda yer alan ve Türkiye açısından stratejik öneme sahip olan şeker sektörü ülkemizin şeker ihtiyacının karşılanması yanında, tarımı ve dolayısıyla çiftçiyi de desteklemektedir.

Ülkemizin  % 50-60 civarındaki ihtiyacı Türk şeker tarafından karşılanmaktadır. 

Şeker sektörü dediğiniz zaman ; 3 milyar dolara yakın bir katma değer yaratan, aşağı yukarı 250 bin ailenin geçimini sağladığı, bunun nakliyecisi, besicisi ve yöre esnafıyla beraber 10 milyon insanı yakından ilgilendiren, bir alandır diyebiliriz.

Türk şeker olarak 54 il 2 bin 297 yerleşim biriminde yaklaşık 70 bin üretici tarafından sözleşmeli olarak şeker pancarı tarımı yapılmakta ve yılda yaklaşık 10 milyon ton civarında pancar üretilmektedir.

Türkiye Şeker Fabrikaları A. Ş. Türkiye’de şeker sektörü bünyesinde; yedi adet pancar şekeri üreticisi ve beş adet nişasta bazlı şeker üreticisi olmak üzere birbirine rakip 12 şirket faaliyet göstermektedir. 

Sektörde ayrıca kota hakkı bulunmayan ve kota tahsis edilmeyen 5 adet nişasta bazlı şeker üreten Şirket bulunmaktadır. Bu 5 Şirketin yıllık toplam üretim kapasitesi yaklaşık 350.000 ton olup, üretimlerinin tamamı ihraç edilmektedir. 

Türkşeker’in 25 adet fabrikası mevcut fakat 14 tanesi  özelleştirilmeye alındı. 

Türkiye’ nin Şeker Pancarı Üretiminde Konumu Nedir ?

Dünyada üretilen şekerin %77’si kamıştan, %23’si pancardan üretilmektedir. Ülkemizin ekolojisi şeker kamışı tarımına uygun olmadığı için şekeri pancardan üretme yolunu seçmiştir. Şeker fabrikalarında üretim demek öncelikle pancar demektir. 

Pancar üretimi, şeker üretimi bakımından Dünya ülkeleri arasında 5'inci sıradayız. Pancardan şeker elde edebilen yeşil kuşak dediğimiz ülkeler içinde pancardan şeker elde etmek noktasında coğrafyaya en uygun ülkelerden biriyiz.

Tabiki pancar bitkisi bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de kotalı. Nöbetleşe ekimi olabilen bir bitki olmasından dolayı Kotalı olarak üretilmeye devam ediliyor. 

Her ne kadar 2017’de Avrupa Birliği’nde (AB) kotalar kaldırıldı diye tartışılıyorsa da AB, 2005’te ortak tarım politikaları ile şeker rejimi için 10 yıllık planlamalarını yaptı. 

Türkiye’de bu planlama yapılamadığı için özelleştirmenin olumsuz yönleri gündeme getirilmeye çalışılmaktadır.

Pancar Şekeri ve Nişasta Kökenli Şeker (NBŞ) 

Türkiye’de sakaroz kökenli ve nişasta kökenli olmak üzere iki tür şeker üretimi bulunmaktadır. 

Sakaroz kökenli olarak pancar şekeri üretimi yapılırken, nişasta kökenli olarak glukoz şurubu, izoglukoz, (yüksek fruktozlu mısır şurupları-HFCS) ve kristal fruktoz üretimi yapılmaktadır. 

Her ne kadar kanunlarda nişasta bazlı şekere % 10 kota belirlense ve % 50 eksiltilip artırılması gündemde iken son olarak ve kabul edildi ve kota  % 5 olarak belirlenmiştir.

Bu oranlar ; Almanya’da yüzde 1.6 civarında…Fransa’da aşağı yukarı sıfıra yakın yani neredeyse üretimi bulunmamaktadır. 

Pancardan şeker üreten birçok ülkede sağlık açısından riskli bulunduğu için nişasta bazlı şeker üretimi yapılmamaktadır. Nişasta bazlı şeker üretimi olsa da kendileri tüketmek yerine üçüncü dünya ülkelerine ihraç etmektedirler.

Türkşeker ne kadar Pazar payına sahip ? 

Pazardaki payı % 60’a yakın. Türkşeker’in sektördeki konumunu  sosyal amaçlı fabrikaları ve  üretim amaçlı fabrikalar şeklinde  iki alanda değerlendirmek mümkün.

Üretim amaçlı olan fabrikalar kapasite, üretim ve maliyetler bakımdan Avrupa Birliği ülkeleriyle aynı düzeyde. 

Sosyal amaçlı fabrikalarımız da maliyetler daha yüksek, bu bakımdan özelleştirilirken bu noktalar göz önüne alınmalı.

Şekeri pahalı üretip tükettiğimiz iddiası ile Maliyet ve Fiyat noktasındaki sıkıntı’ olduğu söyleniyor. Bu argüman ne derece doğruluk payına sahiptir?

Bugün pancardan şeker elde eden ABD, Almanya, Fransa ve Hollanda’daki tüketim maliyetleri ile Türkiye'deki tüketim maliyetleri üç aşağı beş yukarı aynı. 

Maliyetler bakımından Türkiye'de problemler olduğu bir gerçek. AB’den 200-250 dolar daha yüksek. 

Ülkemizde önemli olan bir konu da; şeker fabrikalarının  bölgeler arası kalkınmışlık farkını kapatmak, göçü ve terörü önlemek açısından kurulması ve üretim sürecinin devam ettirilmesi gerekliliğidir. 

Zaten bunlardan bir kısım fabrikaların yapılış amacı ekonomik değil sosyal amaçlı... Özelleştirme de bunlarla ilgili doğru karar vermek gerekmektedir. 

Kısaca Üretim amaçlı fabrikalarımız, maliyet bakımından AB’deki fabrikalardan iyi durumdadır şeklinde bir ifade yanlış olmaz.

Özelleştirme Neye Göre Belirlendi ?

Şeker iş sendikası başkanı konu ile ilgili bir açıklamasında  ‘’Bundan önceki özelleştirmelerde bir yol haritası vardı, bir strateji raporu vardı. Özelleştirme İdaresi’ne özelleştirme stratejisiyle ilgili başvuru yaptık ama bizi bilgilendirme gereği duymadıkları için suç duyurusunda bulunmak zorunda kaldık. Özelleştirme İdaresi’nin ne yapmak istediğini anlamakta zorluk çekiyoruz. Özelleştirme İdaresi’nin bu konuda yaptığını yanlış buluyoruz.’’ Şeklinde konuştu.

Özelleştirme Olmasın Derken Yerine Nasıl Bir Çözüm Önerisi Getirilebilir ? 

ABD’de kurulan şeker fabrikaları şahıslar tarafından kurulmuş ama işletilmesinde zorluklar çekildiği için daha sonra çiftçiye, üreticilere devredilmiş. 

Avrupa Birliği’nde de daha çok üreticilerin ve çalışanların içinde olduğu yönetim ve denetim şekli oluşturulmuş. 

Hem dünyadaki üretim gerçeklerini görsünler ve üretimdeki sorumluluklarını üzerine alsınlar diye yönetimin içine işçileri de almışlar. 

Biz de AB’de olan üretici, işçi ve devletin içinde olduğu bir yönetim şekli önerilebilinir. 

Şekerin Tartışılan Sağlık Boyutu Ve Nişasta Bazlı Şeker 

Pancardan elde edilen şeker  ile mısır şurubundan elde edilen ve nişasta bazlı şeker olarak bilinen NBŞ arasında ciddi bir rekabet var.

Nişasta bazlı şekerlerin (NBŞ) şişmanlamaya sebep olduğu ve kalp damar hastalıkları, şeker hastalığının ortaya çıkmasında rol oynadığı, doğrudan veya şişmanlık nedeniyle çeşitli kanserlere yol açtığı yönünde çeşitli bilgiler görsel ve yazılı basında haberlerde yer almaktadır. 

Sağlık bakanlığı uzmanlarınca  bu konuda hazırlanan  raporunda “Nişasta Bazlı Şekerlerin çikolatalar, gofret, şekerlemeler, bisküviler, hazır baklava, yaş pasta, kurabiyeler, meyve suları, gazlı içeceklerden ketçaplara kadar geniş bir yiyecek içecek yelpazesinde kullanılması nedeniyle yasaklanması ve/veya üretim kotasının düşürülmesi yönünde talepler bulunmaktadır” ifadelerine yer verilmektedir.

Sonuç olarak ; bazı eleştirilere maruz kalmasına rağmen Türkşeker, her dönemde ülke ekonomisinde kalkınmada yarattığı katma değer ve sağladığı istihdam ile görevini yerine getirme gayretindedir. Ülkemiz şeker sektörünün içinde bulunduğu sorunların çözümü ve sektörün sürdürülebilirliği için politikalar üretilmesi  ve uygulamaya konulması ivedilikle gerekmektedir.

Şeker, stratejik bir ürün. Her hangi bir ürün değil. Maliye Bakanı Naci Ağbal da daha önceki açıklamalarında “Bu özelleştirme sıradan bir özelleştirme değil. 40 kere düşülmesi gereken bir konu” demişti. 

Kaynak : Bloomberg HT /Tarım Editörü İrfan Donat ve güncel basından bilgiler