Bugün sizlere kurtuluş savaşı günlerinde işgallere karşı milletinin “namusu ve onuru” için mücadele veren iki Maraşlı kahramanın bayraklaşmasını anlatacağım. Onların kahramanlığıdır ki; Maraş’ı KAHRAMANMARAŞ yapmışlardır. Birçoğumuz bu iki kahramanı birbiriyle karıştırırız. Kısacası Sütçü İmam’ın, asıl adı İmam, süt satarak geçimini sağladığı için “Sütçü” lakabı verilmiştir. Uzunoluk semtinde süt satarak geçimini sağlıyordu. 31 Ekim 1919 günü hamamdan çıkan 3 Türk kadına Fransız-Ermeni Lejyonerleri “Burası artık Türk memleketi değildir. Fransız müstemlekesinde peçe ile gezilmez!” diyerek kadınların peçelerini zorla açmak istemişlerdir. Olaya ilk müdahale eden Çakmakçı Sait; “Gâvur oğulları! Dokunmayın bacılarıma!” diyerek Fransız-Ermeni Lejyonerlerinin üzerine yürüdü. Üzerinde silahı olmayan Çakmakçı Sait silahlarıyla karşılık veren işgalciler tarafından yaralanmıştır. Bunu gören Sütçü İmam yanındaki silahıyla ateş açmış ve bir Fransız-Ermeni Lejyoner askerini öldürmüş, bir diğerini de yaralamıştır Çakmakçı Sait şehit düşmüş yaralanan Ermeni ise ölmüştü. 1 Kasım 1919 tarihinde ölen Ermeni için büyük bir cenaze töreni düzenlendi. Maraş’ı işgal eden, koskoca Fransız ordusu ve askerleri, en basiti, küçücük bir dükkânda, ailesinin geçimini temin etmek maksadıyla sütçülük yapmakta olan, Sütçü İmam karşısında tutunamamış, Ermeni ve Fransız askerleri Sütçü İmam’ı aramaya başlayınca Sütçü İmam bir atla Ağabeyli köyüne gitti. Ermenilerin ve Fransızların bütün çabalarına rağmen Sütçü İmam bulunamadı. Tüm aramalara rağmen, peşinden koşmalarına binaen, yine de Sütçü İmamı bulamayıp, acizliklerini ortaya dökmüşlerdir.
Yani düşmana ilk kurşunu atan Sütçü İmam, Kahramanmaraş’taki Kurtuluş hareketini başlatan ilk kişi olmuştur. 27 Kasım 1919 gecesi Ermenilerin ileri gelenlerinden Hırlakyan´ın evinde işgal komutanının şerefine bir balo tertiplenir. Balo da komutanın dansa davet ettiği genç Ermeni kızı “Sizinle dans etmekten mazurum. Çünkü kendimi esarette hissediyorum. Kalede Türk Bayrağı dalgalandığı sürece, sizinle dans edemem! “ diyerek teklifini reddeder. Bunun üzerine askerlerine derhal emir veren komutan, Kaledeki Türk Bayrağını indirtir. Nerede insan hakları?  Nerede savaş hukuku? Nerede batının medeniyet anlayışı? Bir kız istedi diye koca şehri karşısına alarak katliamlara başlayan; güya medeni Fransa’nın medeni komutanı! Ne işiniz vardı sizin Maraş’ta Antep’te Urfa’da işte geldikleri gibide gittiler nihayet. Gelelim biz o günkü Fransız askerlerinin alçakça yaptıkları işlere!.. 28 Kasım 1919 Cuma günü Maraş’ın kara sabahıdır. Yatağından kalkan Maraş´lılar, asırlardan beri Kale burcunda dalgalanan Şanlı Bayraklarını göremezler. Bu olay şehri infiale sürükler. Fransızların şehrin kalesindeki Türk Bayrağı’nı indirmeleri, suçsuz kişileri öldürmeleri, Maraş ileri gelenlerini tutuklamaları tepkileri artırdı. Bir Cuma günü camiye namaza gelenlere Ulu Cami İmamı Rıdvan Hoca’nın söylediği söz ise kalplere ve beyinlere bir hançer gibi saplanmıştı.
Ezan okunduktan sonra, camide toplanan halk hep bir ağızdan “Bayraksız namaz kılınmaz” diye bağırır. O esnada cami imamı Rıdvan Hoca: “Aziz Cemaat, Kalesinde düşman bayrağı dalgalanan bir Millet hürriyet’ini kaybetmiş sayılır. Hürriyet olmayan bir yerde cuma namazı kılmak caiz değildir.” İşte bu söz, Maraş halkını Fransızlar’a karşı harekete geçirdi. Kaleye saldıran Maraş halkı, içerideki Fransız askerlerini etkisiz hâle getirip yeniden Türk bayrağını diktiler. Türk Bayrağı’nın Kahramanmaraş Kalesi’ne çekilmesinden sonra gerginlik iyice arttı.
Savaşın patlak vermesi an meselesi idi. Fransızlar, hazırlık yaparken, Türkler de kendi aralarında öbek öbek toplanmaya ve fikir alışverişinde bulunmaya başladılar. Fransız ve Ermeniler; Kahramanmaraşlıların vatanından, milletinden, namusundan, bayrağından, dininden, kutsal kitabından hiçbir zaman taviz vermeyen, örf adet ve geleneklerine sıkı sıkıya bağlı bir toplum olduğunu anladılar.
Fransızlar’da Kahramanmaraşlılar’ın bu büyük dirençleri ve karşı koymaları karşısında iyice ümitsizliğe düştüler. Fransızlar’da çaresizlik içerisinde şehri terk etmeyi düşünüyorlardı. Aynı gün Doktor Mustafa, yanında emir eri olduğu halde, Amerikan Koleji’ne gelerek General Kueratte ile görüştü. Görüşmeden sonra geri dönüşünde emir eri ile birlikte Ermeniler tarafından Alman Hastanesi yakınında pusuya düşürülerek şehit edildi. Doktor Mustafa’nın da Ermeniler tarafından katledilmesi, bardağı taşıran son damla oldu. 11 Şubat 1920 gecesi Fransızlar ve Ermeniler, Kahramanmaraşlılar’ın savaşmak için kararlı tutumlarını bildikleri için birden ateş keserek kaçma hazırlığı yaptılar. Aynı gece kim tarafından ateşe verildiği henüz kesin olarak bilinmemekle birlikte, Fransız askeri kışlası yanmaya başladı. Bununla birlikte içindeki cephaneler de ateş alarak yanmaya ve patlamaya başladı. Gece yarısı apar topar kaçmaya başladılar. 
Nitekim geceleyin sabaha karşı Fransız ve Ermeniler, bazı evleri ateşe vererek kaçmaya başladılar. Bunun üzerine bıçağını, baltasını, tabancasını, kazma ve küreğini kapan Kahramanmaraşlılar bunların peşlerini bırakmadılar. 12 Şubat 1920 günü sabaha karşı, şehir Fransızlar’dan ve Ermeniler’den tamamen temizlendi
22 gün 22 gece süren Kahramanmaraş Kurtuluş Savaşı 12 Şubat 1920 günü sabah namazı sularında resmen sona erdi. Artık savaş bitmiş Maraş kurtulmuştu. Bütün Kahramanmaraşlılar ve civar köylerden gelen binlerce vatansever, cefakâr Kahraman-Gaziler sabahın erken saatlerinde şehrin merkezine toplanarak, sevinç gözyaşları içinde birbirlerine sarıldılar. Kucaklaştılar. Birbirlerine sarılarak sevinç gözyaşları ile herkesin adeta ağladığı görüldü. Kardeşliğin, birlik ve beraberliğin Türk gurur ve şuuru ile İslam ahlakının en güzel örnekleri burada sergilendi. Artık acılı günler geride kalmıştı. İnançlı, azimli ve şuurlu Kahramanmaraşlılar’a yan gözle bakan düşmanın gözünün her zaman oyulacağı söylendi. Vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü altın harflerle tarihe geçiren Kahramanmaraşlı, artık sevincinin haklı gururunu yaşıyordu. 
Maraşlılar’ın bu kahramanlıklanndan dolayı 1925 yılında T.B.M.M.’nin kararı ve Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın da onayı ile şehre İstiklal Madalyası verildi. 7 Şubat 1973’de de Maraş’a Kahramanlık unvanının da verilmesiyle “Kahramanmaraş” adını aldı. Şimdiden söylüyorum, yarınki kurtuluş gününüz kutlu olsun Kahramanmaraşlı’lar!