Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Suriye ayaklanması öncesinde Beşar Esed’e  önce “reform yap” telkininde bulunmuş, ardından “görevi bırak” demişti.
Bu sözler muhalefet tarafından “Suriye’nin iç işlerine karışmak” olarak okunmuş, “Sana ne Esad’dan!” kabilinden çıkışlar yapılmıştı.
Hatta Erdoğan ile Esed arasında, Suriye olayları öncesinde ciddi yakınlaşmalar olduğuna işaret edilmiş, “Şimdi ne oldu? Amerika böyle mi istiyor?” gibi sorularla iş basite indirgenmeye çalışılmıştı.
Bizim kanaatimiz oydu ki; Türkiye, Esed’in ülkesine hakim olamadığını, çıkacak olayları da kontrol edemeyeceğini görüyordu. Zaten son derece karmaşık bir nüfus yapısına sahip Suriye, “Arap baharı sürecinde” İsrail, Amerikan, İngiliz, Alman, Rus, hatta İran ajanlarıyla, provakatörleriyle dolmuş olmalıydı. Anlaşılan o ki, Suriye’de bugün hangi şehir hangi ajanların elinde, hangi Suriye askeri birliği, hangi provakatörlerin kontrolünde Beşer’de bilemiyor.
Bunu anlamak için, geçtiğimiz günlerde Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesine düşen top  mermisinden sonra yaşananlara bakalım;
Suriye topraklarından atılan top mermisi Akçakale’ye düşüyor, vatandaşlarımız şehit oluyor. Ardından Türkiye, Başbakan’ın emriyle Suriye’nin top atışına misliyle karşılık veriyor. Sonra Esed’in sözcüsü, kendi ülkesinden Türkiye’ye yapılan top atışını kabul ediyor “Kimlerin neden yaptığını tahkik edeceğiz” kabilinden sözler sarfediyor. 
Bunun akabinde Esed’in, ordusuna “Türk sınırına on kilometreden fazla yaklaşmayın, Türkiye’ye atış yapılmasın” talimatı verdiği haberleri yer aldı basında.
Ve fakat bu haberlerin daha mürekkebi kurumadan Hatay’ın Yayladağ ilçesine, Güveççi Köyü kırsalına Suriye topları düştü. Topların sayısı daha fazla da, bunlar son düşenler.
Bir yanda Esed’in “Türk sınırına yaklaşmayın” emri, diğer yanda peşpeşe yağan toplar! 
Bir de Hükümet Sözcüsünün “Yapanları araştıracağız” sözlerini üstüne ekleyin; “Esed’in ülkesinde kimin kime ateş ettiğini, kimin kimi vurduğunu bilmediği sonucuna varacaksınız.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun “Bu toplar Sadece Suriye askerinde var” sözleri de bunu teyid ediyor.
Esed, ülkesinde katliama devam ederken, ülkesinin Türkiye ile savaşa girmesine zemin hazırlamaya çalışan provakatörleri hala görmüyor, göremiyor, yahut ta göz yumuyor!
Küresel oyun kurucuların kumpasına sıkıştığını  düşündüğümüz Esed’in o kumpastan kurtulma ihtimali olsaydı, herhalde ülkesini bu duruma getirmezdi.
Ülkesini ateşe atıp tarumar ettiği, kendi vatandaşlarını katlettiği gibi tarihe bir de “Türkiye-Suriye savaşı” eklenmesine zemin hazırlıyor, alet oluyor; yazık.
Gelişmeler böyle de; bizim “AK Parti düşmanlarının” tutumu nasıl?
Bana öyle geliyor ki, biraz AK Parti’ye muhalefet olsun diye, biraz da “Baas’ın sosyalist yönü dolayısıyla” Esed’i savunmaya devam ediyorlar. Ve bilmeden, belki de “AK Parti ülkeyi komşusu ile savaşa soktu” diyebilmek için bilerek, Suriye’yi karıştıran küresel oyuncuların ekmeğine yağ sürüyorlar.
Yazık ediyorlar; hem kendilerine, hem ülkemize, hem de savunduklarını zannettikleri  Suriye halkına.
Merhum Erbakan’ın bundan 9 yıl önce “Suriye’yi işgal edecekler” dediğini hatırlattı bir dostumuz. 
“Güneşi batmayan imparatorluğun” kendine yeni yurtlar aradığını da yıllar önce Bush’a sunulan bir bilimsel raporla öğrenmiştik. Perdenin asla önüne çıkmayan bu imparatorluğun, Ortadoğu’yu gözüne kestirdiğini ve planını bu vesile ile uygulamaya koyduğunu düşünmek yanlış mı?
Bir sonraki yazımızda bu konuyu işleyelim.