SURİYE’DE İLGİNÇ GELİŞMELER

İnanılır gibi değil, ama gerçek.. Yeraltı ve yerüstü zenginliklerini yağmalayabilmek için Ortadoğu coğrafyasını baştan başa harabeye çevirenler, şimdi de bölgenin imarı konusunda kavgaya tutuştular.

Biz İdlib krizine nasıl bir çözüm bulunacak diye kaygılanırken, Suriye sorunu, alanda at koşturanlar açısından çoktan çözülmüş durumda. “Suriye’nin toprak bütünlüğü” söylemleri kulağa hoş geliyor, ama gerçekler çok başka.

Esad figürü, Suriye’nin daha fazla karışmasını, Suriye pastasına daha fazla elin uzanmasını önleyebilmek amacıyla ayakta tutuluyor. Esad figürü de, “Suriye’nin toprak bütünlüğü” söylemi de, Suriye’deki defacto paylaşımı kamufle etme aracı olarak kullanılıyor. Ne Esad’ın geleceği, ne de Suriye’nin toprak bütünlüğü, Türkiye dışında kimsenin umurunda değil. 

Suriye’nin toprak bütünlüğünü samimi olarak savunan tek ülke Türkiye.

İnanılır gibi değil, ama gerçek.. Yeraltı ve yerüstü zenginliklerini yağmalayabilmek için Ortadoğu coğrafyasını baştan başa harabeye çevirenler, şimdi de bölgenin imarı konusunda kavgaya tutuştular.

Biz İdlib krizine nasıl bir çözüm bulunacak diye kaygılanırken, Suriye sorunu alanda at koşturanlar açısından çoktan çözülmüş durumda. “Suriye’nin toprak bütünlüğü” söylemleri kulağa hoş geliyor, ama gerçekler çok başka. Şimdilerde ABD de, Rusya da, İran da Suriye’de elde ettikleri kazanımları elde tutabilme telaşındalar. “Suriye’nin toprak bütünlüğü”, başkalarının da pastaya el uzatmalarını engelleyebilmek için gündemde tutulan bir aldatmaca. Bu aşamadan sonra, Japon tutkalı ile yapıştırsanız bile, Suriye’nin parçalarını birarada tutmak mümkün olmayacaktır.

Esad figürü, Suriye’nin daha fazla karışmasını, Suriye pastasına daha fazla elin uzanmasını önleyebilmek amacıyla ayakta tutuluyor. Esad figürü de, “Suriye’nin toprak bütünlüğü” söylemi de, Suriye’deki defacto paylaşımı kamufle etme aracı olarak kullanılıyor. Ne Esad’ın geleceği, ne de Suriye’nin toprak bütünlüğü, Türkiye dışında kimsenin umurunda değil. 

Türkiye, Suriye’nin toprak bütünlüğünü samimi olarak savunan tek ülke. Çünkü, toplam 1200 km uzunluğundaki Irak ve Suriye sınırlarımızın güvenliği bizim açımızdan çok önemli. Irak ve Suriye’de devlet otoritesinin yok olmasının ülkemize ne şekilde yansıdığını gördük, yaşadık.. 

RUSYA “TEMİZLİĞİ” TAMAMLAMAYA ÇALIŞIYOR

Rusya hava desteği verdiği rejim güçleriyle birlikte, ülkenin güneyindeki ve batısındaki silahlı grupları süpürerek İdlib’e yığdı. Son bir hamleyle burayı da temizlemenin hazırlığını yapıyor. Rusya Dışişleri Bakanı bu konudaki ayrıntıyı şöyle duyurdu: “ABD gibi yapmayacağız, insani koridor bırakacağız.” Yani, İblib’tekileri, ABD’nin başka bölgelerin temizlenmesinde yaptığı gibi, sivil-silahlı ayırımı yapmadan bombalamayacağız, bir koridor bırakarak kaçmalarına izin vereceğiz, diyor Lavrov.

Anlaşılıyor ki, “Suriye’nin geleceğinde Esad olacak mı, olmayacak mı?” diye tartışırken Suriye sorununun çok başka bir aşamaya geldiğini gözden kaçırıyoruz. 

2011’de “Arap Baharı” rüzgarları eşliğinde başlatılan Suriye krizinin başlangıcından bu yana yakılmadık, yıkılmadık yerleşim birimi kalmadı. Irak’ta olduğu gibi, Suriye’de de yüzlerce yıllık yerleşim birimleri haritadan silindi, masum insanlar, çocuklar kurgulanmış terör örgütleri eliyle katledildiler. Sağ kalabilenler de ya Türkiye’ye sığındılar ya da Akdeniz’in azgın dalgaları tarafından yutuldular. 

Ortadoğu’nun demografik yapısı belli bir amaca yönelik olarak değiştirildi. 

Ortadoğu insansızlaştırıldı. İnsanlık tarihinin pekçok uygarlığının, üç semavi dinin  beşiği olan Ortadoğu’nun hafızası silindi. 

Dünyanın en verimli, en stratejik konumuna sahip bölgesi olan Ortadoğu yeni bir geleceğe hazırlanıyor. 

Hürriyet’in Washington Temsilcisi Cansu Çamlıbel, geçen gün ABD’nin, BM Özel Temsilcisi Staffan de Mistura’ya verdiği Suriye’de siyasi çözüme ilişkin önerilerini içeren belgeyi açıkladı. ABD, Batı’nın siyasi çözüm adresi olarak gördüğü Cenevre sürecinin canlandırılmasını istiyor ve bir dizi çözüm önerisi sunuyor. Bu önerilerde Esat’lı geçiş ve kurulacak anayasa komisyonunda kuzeydoğu Suriye’den de temsilciler bulunsun istiyor, yani BM’nin terör örgütü saydığı PKK’nin uzantısı YPG de masada olsun deniliyor. ABD, “Suriye’nin kuzeydoğusu”nda, ülkenin yüzde 25 büyüklüğünde, önemli petrol varlığı da olan bir bölgeyi YPG üzerinden kontrolü altında tutma çabasında. 

Dikkatinizi çekmiş olmalı, bütün taşımalara rağmen nüfusun yüzde 20’sine bile ulaşmayan “kuzeydoğulu Suriyeliler”e anayasa komisyonunda yer açılmaya çalışılıyor, ama Suriye nüfusunun temel unsurlarından biri olan Türkmenlerden ve ÖSO’dan söz eden yok. 

SURİYE’NİN İMARI VE İRAN ATAKLARI

İdlib’teki kördüğümün yakın bir gelecekte “bir şekilde” çözüleceği ve siyasi çözüm süreci paralelinde, harabeye dönüşen Suriye’nin ayağa kaldırılmasına ilişkin yeni bir sürecin başlatılacağı anlaşılıyor. İran, mezhep birliğinden de yararlanarak, yıllardır destek verdiği Suriye’nin yeniden inşasında ön almak için Esat yönetimiyle masaya oturmuş bile. 

Suriye’nin yeniden inşası demek, 350 milyar dolarlık çok büyük bir pasta demek. İran, enerji tedarikçisi olduğu Çin’i de yanına alarak bu pastayı kapmak için atak üstüne atak yapıyor. İran'ın Yollar ve Şehir Geliştirme Bakanı, siyasi çözüm sürecinin başlatılmasıyla birlikte imar çalışmalarını başlatmak istiyor. 

Rusya inşaat konusunda deneyimli olmadığından, şimdilik sessiz. Fakat sessizlik bu pastadan pay kapmak istemediği anlamına gelmez, çünkü pasta çok büyük. 

ABD inşaat şirketleri bu muazzam pastayı İran’a kaptırmak istemiyor. İştah kabartan bu pastayı, inşaat konusunda çok deneyimli olan Türk şirketlerini finanse ederek kapmanın hesaplarını yapıyorlar. 

Çin, Pakistan’dan İran’a uzatmaya çalıştığı, ABD’nin korkulu rüyası Yeni İpek Yolu’nu Akdeniz’e ulaştırabilmek için, İran’a da Türkiye’ye de göz kırpıyor. 

Görüldüğü gibi, Suriye’deki paylaşım kavgası, giderek biçim ve boyut değiştiriyor. 

ABD, Tahran Zirvesi sonrasında Astana ortaklarının davranışlarını, Soçi görüşmelerinin yansımalarını yakından ve büyük bir dikkatle izliyor. Gelişmelerden kendisi için yeni bir manevra alanı oluşturmaya, özellikle Türkiye ile olan ilişkilerine yön vermeye çalışıyor. 

ABD İÇİN SURİYE’NİN GÜVENLİĞİ VE ÖNCELİKLERİ ÖNEMLİ

ABD açısından, Suriye’de İsrail’in öncelikleri, İsrail’in güvenliği önemli; o nedenle Suriye’nin yeniden inşası konusuna da bu çerçeveden bakacaktır. 

ABD, Suriye’nin yeniden inşası konusunda Rusya’nın, 300 bin askerle ortak tatbikat yaptığı Çin’e yaklaşmayacağına, Suriye’de kendisine yeni bir ortak yaratmak istemeyeceğine, bu nedenle de, Washington’la işbirliği yapmanın yollarını arayacağına inanıyor. ABD, Fırat’ın doğusundaki kazanımlarını elde tutabilmek için, Rusya’nın, “Suriye’nin yeniden inşası konusundaki işbirliği” teklifine, özellikle, Çin ile yakın ilişkileri olan İran’ı safdışı bırakabilmek açısından ilgisiz kalmayacaktır. 

Rusya’nın, Esat rejimiyle birlikte, Suriye’nin güney ve batı bölgelerinden süpürüp İdlib’e yığdığı slahlı grupları biran önce ülkeden atma ısrarının temelinde de, Suriye’nin yeniden inşasına ilişkin 350 milyar dolarlık pastanın büyük rolü olduğu bir gerçek. 

Rusya ve ABD’nin Suriye’deki kazanımlarını elde tutmalarına yardımcı olacak bu muazzam pastanın nasıl paylaşılacağını zaman gösterecek. Görüldüğü gibi, yakılıp yıkılan, harabeye döndürülen Suriye’nin yeniden inşasının gündeme gelmesiyle birlikte, Suriye krizinin içeriği ve boyutu değişiverdi. Suriye’de siyasi çözümün bugünden yarına başlaması beklenmiyor, ama Suriye’nin yeniden inşa sürecinin siyasi sürecin gündeme gelmesini hızlandırması mümkün.