Dönemin imparatoru Julius Sezar takvimlerde bir gizem olduğunu düşünür ve İskenderiyeli astronomi bilgini Sosigenes’den takvimleri düzene sokması için yardım ister. Hesaplarına göre eğer bir yılı, “365,25 gün” olarak kabul ederse mevsim kaymalarına engel olacaktı ama bu durum tarihe geçecek olaylara sebep olur. Hesaba göre 3 yıl --> 365 gün sürecek artan çeyrek günler 4. yıl birleşecek ve 4. yıl 366 gün sürecekti.


366 gün 12’ye tam bölünemediği için 6 ay 30 gün, 6 ay da 31 gün sürsün diye düşünüldü…

O zaman 365 gün süren yıllarda ne olacak diye bir soru geldi akıllara ve Sezar’ın: “365 gün süren yıllarda, yılın son ayından bir gün düşülsün…” emri ile şubat ayı 4 yılda bir 30 gün, diğer yıllarda ise 29 gün olur. Temmuz ayına kendi isminden (Julıus) gelen july ismini verir. Takvimin adı da Julyen Takvimi olur.

 

Julıus Sezar’ın öldürülmesinden sonra takvimde yapılan bu değişiklik sağlıklı olarak uygulanamamış. Takvim düzenlemelerini yapmak ise bu sefer Pontifeksler’e (dini lider) düşer ve 4 yılda 1 artık gün yerine 3 yılda 1 artık gün uygulaması yaparak takvimde tekrar bozulmalara sebep olur.


Bu uygulamanın yapıldığı yaklaşık 40 yıl boyunca 3 gün kayma meydana gelmiş, MÖ 8. yılda o zamanlar imparator olan Augustus duruma el atar ve 12 yıl boyunca artık gün uygulamasını durdurarak bu kaymayı düzeltir. Ağustos ayına kendi isminden gelen august ismi verilir.

 

Temmuz ayı 31 gün sürerken ağustos ayının 30 gün sürmesi üzerine yetkililer şubat ayından bir gün daha alarak ağustos ayına eklemeye karar verirler. Şubat ayı 28 gün olur. O günden beri şubat ayı 4 yılda bir 29 gün sürerken diğer yıllar 28 gün sürer, iki imparatorun ayları ise 31 gün sürer.

 

Jül Sezar tarafından MÖ 46 yılında kabul edilen ve batı dünyasında 16. yüzyıla kadar kullanılan Jülyen takviminin yerini artık yıl hesaplamasındaki ufak bir fark sonucu yaklaşık her 128 yılda bir günlük bir kayma oluşturduğu için Gregoryen takvimi alır.