Lig üçüncüsü oldu, Avrupa Kupalarına katıldı, çıtayı yükseltti.

Eskişehir’de Başakşehir’i yenip Türkiye Kupası Şampiyonu oldu, yeniden Avrupa kapılarını açtı.

Lig Şampiyonu Beşiktaş’ı Samsun’da güzel bir oyun ve de ‘temiz’ bir skorla (2-1) yenip en büyük kupayı aldı.

Ve iki kupa maçında seyirci taşkınlıklarının bedeli olarak 1+5 seyircisiz oynama cezası aldı.

Oyna oyna bitmez.

Sezonu Trabzon’da açtı, ilk golü atıp puana ortak olduğunu gösterdi.

Kabul edelim;  güzel oynuyordu, etkindi. Sonra golü yedi beraberlik oldu.

Olabilirdi, deplasman maçıydı, bu da yeterdi. Yeterdi yetmesine de,  balyoz gibi tekmeler de neydi! Mesela sahanın en etkin oyuncusunun ayağı kırılıyor, rakip sahada 11 kişi kalmaya devam ediyordu!

Olsun, geldi geçti.

Evde ilk maç.  Misafir, Gençlerbirliği. Tribünler tam takır. Karşıya, sandalyelerden iki kupa yapılmış. Diğer tarafta brandaya basılmış kupa fotoğrafı seyirci yerini doldurmuş. Kale arkasında Maçka’nın yiğit delikanlısı Şehit Eren Bülbül’ün fotoğrafı Konyaspor amblemi ve bayrağımızla bütünleştirilmiş. 

Bir de ışığa koşan kelebekler.

Üşenmemiş 50-60 kadar  Gençlerbirliği taraftarı Konya’ya gelmiş. Karşı boş ya; “Burası Ankara budan çıkış yok” diye bağırıyorlar. Olsun.

Sonra akıllarına geliyor; İzmir Marşı okumaya duruyorlar. Emin olsunlar, karşı tribünler dolu olsaydı; Samsun’daki gibi Konyalılar da okurdu.

Rakiple İzmir Marşı’nı okur, sonra da Konyaspor Marşı’na başlardı Konya tribünleri.

Bilmezler; İzmir Hükümet Konağı’na o kurtuluş gününde Türk bayrağını Konyalı Çavuş asmıştır. Bir gün yazarız hatırasını.

O marşı yazdıranlar arasında en önde Konyalı asker vardır!

Santra alanını merhum  İlhan Cavcav fotoğrafı dolduruyor. Futbolun gerçek efsanesi adına Lig düzenliyoruz. Ve o efsanenin takımı sahada.

Konyaspor, Gençlerbirliği’ne, ‘haşarı mahalle çocuğu misali’ top göstermiyor. 

“Traore yok, ne olacak?” diyenler, Fofana’yı seyrediyor. Mübarek, hallaç sanki!

Ya Musa! Maç sonunda hocasına “Traore’yi kaybettik ama bugün de yeni bir oyuncu kazandık” dedirtiyor.

Bir de “Skubiç çıkışları” var!

İki kupanın da son penaltıcısı… Son imzacı yani.

İyi organize olmuş Konyaspor, keyif veriyor, umut veriyordu.

Selamlayacak seyircisi olmasa da ekran başındaki futbolseverlere futbolu doya doya yaşama imkan veriyordu.

“Ah bir de şu cezalar olmasa” dedirtti yeşil-Beyazlılar.

 “Bu takıma ilk on hedefi küçük kalır”  dedirtti.

Olsun;  “hedef ilk üç” demedi ama Ligi üçüncü bitirdi.

“Hedef Avrupa” demedi, ama Avrupa’ya gitti.

Hedef ne Türkiye Kupası, ne de Süper Kupaydı ama ikisini de aldı.

Konyaspor taraftarı tam da “Çok iş yaparız çok” modundayken, “Konyaspor Başkanı Ahmet Şan By Lock kullanmaktan ifadeye götürüldü” haberleri geldi.

Tam da evde ilk maç günü…

Hem de kazanmışken, hem de “Bu takım çok iş yapar, çook” derken!

Bildiğimiz bu ikinci ifadesiydi. İlkini kimse duymamış, biz de yakınlar da öğrenmiştik.

Etkin Pişmanlıktan faydalanmak istemişti, itirafları vardı.

Bir kez daha götürülmüştü.

Zaman çok şeye gebe!

Fakat önceden “neyin geleceği” görülemiyor.

“Baht meselesi” diyeceğim, hayır değil.

Buldum; iz meselesi iz!