Değerli Sanayici ve İşadamı Sn. Selçuk Yaşar’dan bir mektup ve ekinde “90. Yaş günü münasebetiyle hazırlanan “Bitmeyen Sevda, Bir Ömrü Dolu Dolu Yaşamak, 90 Yıllık Başarı Hikâyesi” isimli bir kitap aldım. “Sn. Yaşar “90 yıllık mücadele dolu yaşamımı daima bir imtihan olarak gördüm, birçok ilkleri ve modern tesisleri ülkeme kazandırdım, her zaman tecrübelerimi genç nesillere aktarmayı, başarısızlıklardan ders çıkarmayı ilke edindim” diyor.
Benim Sn. Selçuk Yaşar ve Yaşar Holding topluluğuna daima olumlu ve destekleyici yaklaşımım olmuştur. Eşimin babası, kayınpederim İzmir’in meşhur Avukatlarından Rahmetli Avukat Ahmet Tekce, Selçuk Bey’in Babası Durmuş Yaşar’ın Hukuk Müşavirliğini yapmıştır. Benim görev yaptığım, Türkiye’nin en önemli kurumu olan DPT, Devlete ve özel sektöre daima yüksek yöneticiler verir. Bende 1970 yılında Yaşar Holding’den teklif aldım. O zamanlar gökdelen diye anılan, Ankara Kızılay’daki Holding temsilciliğinde Sn. Selçuk Yaşar, Sn. Selman Yaşar, Sn. Osman Aydemir ve grubun Ankara Temsilcisi Mülkiyeli Sn. Beycan Tavus ile muhtelif görüşmeler yaptık. Her konuda anlaştık. DPT’den ayrılıp, İzmir’e yerleşecek ve Yaşar Holdingde yeni görevime başlayacaktım. Bu niyetimi, o zamanlar DPT Genel Sekreteri olan, Mülkiyeli Sn. İlhan Evliyaoğlu’na açtım. O da Müsteşarımıza söylemiş. Bir sabah erkenden, DPT Müsteşarı Mülkiyeli Sn. Memduh Aytür beni odasına çağırdı. “Sen ne zamandan beri dış ülkeye, uzun süreli eğitime gitmedin” dedi. Bende “efendim 4 yıl oldu” dedim. Müsteşar, “3. Plan hazırlanacak, sana çok ihtiyacım var, git daire başkanın ile konuş, en kısa zamanda Amerika’ya gidecek Bruch-up yapacaksın” dedi. Plan döneminde, ben hiç kimsenin DPT’den ayrılmasına izin vermeyeceğim, diye ilave etti. Ben, “efendim...” diye lafa girecek oldum, zaten sert bir insandı, “bir şey söyleme, çık dışarı” dedi. Çaresiz İzmir’e gittim ve durumu Yaşar yöneticilerine anlattım. Selçuk Bey, Osman Bey, Selman Yaşar Bey beraberdik. Görüşmemizde Sn. Selçuk Yaşar hiç unutamadığım, asil ve vatansever bir konuşma yaptı. “Bak adaş, mademki bu ülkenin planlama teşkilatının sana ihtiyacı var, biz Devletimiz varsa varız, sen git devletimize ve milletimize DPT’ye faydalı ol. Biz fedakarlık yaparız, yalnız unutma ki bu grubun kapıları sana her zaman açıktır”… dedi. O sene ben yurtdışına gittim geldim ve plan hazırlıklarına katıldım. Mecburi hizmet sürem dolduktan sonra, DPT’den ayrılarak, Tamek Holding / Pepsi Co. Grubuna Genel Müdür, CEO ve Murahhas Aza olarak transfer oldum. Sn. Selçuk Yaşar ve Yaşar Holding Grubu Yöneticileriyle ilişkilerim her zaman yakın biçimde devam etti. Beni hiç unutmadılar. Örneğin, siyasete girip, Çeşme’deki yazlık evimi siyaset masraflarını karşılamak için sattıktan sonra, biz Çeşme’ye tatile Altın Yunus’a gider olduk.
Bu arada unutmadan söyleyeyim, Milletvekilliği döneminde hiç kimseden yardım ve katkı istemedim. Yukarıda bahsettiğim Çeşme’deki şahane evimi sattıktan sonra, Ankara Mesa Sedat Simavi’de bulunan dairemi de satmak mecburiyetinde kaldım. İşte benim Milletvekilliği dönemim böyle bir dönemdi. Her neyse… Çeşme’deki evden olduktan sonra, her yıl yaz aylarında bir hafta kadar Altın Yunus’ta kalırız. Eksik olmasınlar, bana daima Yaşar Holding mensuplarına tanınan indirimi uyguladılar. Altın Yunus’ta kaldığımız sürede, Altın Yunus’un o emsalsiz terasında, her akşamüzeri, Sn. Selçuk Yaşar ve diğer dostlar ile oturur, Selçuk Bey’in talimatları ile, orada bulunan klasik batı müziği sanatçılarından, harika resital dinleriz. Selçuk Bey klasik Batı müziğinin nadide eserlerinin yer aldığı programı her akşamüzeri dikkatle takip eder, bu arada hafif içkisini yudumlar, lokmasını yer ve sigarını tüttürür. Kitap kendisinin doğduğu Rodos’ta başlayan yaşam öyküsünü, çocukluk ve gençlik yıllarını, ailesini, DYO yıllarını, evliliğini, Vehbi Koç ile yazışmalarını, TÜSİAD’ın kuruluşunu, Yaşar Holding’in hedeflerini ve bu hedefler içinde yer alan Pınar Gıda’nın kurulup, gelişmesini, Altın Yunus’u, Yaşar Üniversitesi’ni, sosyal sorumluluk, iletişimciliğin ve sporcu kişiliğini bölümler halinde yansıtmaktadır. Sn. Selçuk Yaşar, benimde futbol oynadığım KSK, Karşıyaka Kulübünün ve Karşıyaka Basketbol takımının büyük destekleyicisidir. Selçuk Yaşar ile KSK, artık bir olmuştur. Birde KSK süper lige çıkarsa, netice alınmış olacaktır.
İzmir, Türkiye’nin Batı’ya açılan, Atatürk İlke ve İnkılaplarının sarsılmaz şekilde yaşandığı, modern, kültürlü ve görgülü bir şehirdir. İzmir Atatürk ile bütünleşmiştir. Atatürk’ün, annesi Zübeyde Hanım’ı, İzmirlilere emanet etmesinin büyük anlamı vardır. Benimde yaşamımın önemli bir bölümü İzmir’de geçmiş, babamın görevi icabı Karşıyaka Lisesi’nden mezun olmuşumdur. Annemin ve babamın ve büyükannemin rahmeti rahmana kavuştuğu ve kabirlerinin bulunduğu yer Karşıyaka’dır. Türkiye’nin en güzel kızları İzmir’den çıkar. Dünyanın en güzel şehirlerinden birisi olan, emsalsiz İzmir’de, ne yazık ki, büyük endüstri grupları ve holdingler yaşayamamıştır. İzmir’in tek holdingi Yaşar Holding’dir. Grubun yücelmesi, İzmir’de bir yıldız gibi parlaması, birçok insana istihdam sağlayarak, ekmek parası vermesi hep Selçuk Yaşar’ın dirayetli ve yönetimi sayesinde olmuştur. Rahatça ifade ediyorum ki, Sn. Selçuk Yaşar olmasaydı, Yaşar Holding, bugün ki, noktasında olmazdı. Sn. Selçuk Yaşar Onursal Başkan olarak görevini sürdürürken, çocukları ve değerli kadroları, onun ideallerini ve hatta ötesini başarmak için el birliğiyle ve büyük gayretle çalışmaktadırlar.
Her geçen gün yeni yatırımlar, ülkemiz ekonomisine katkı sağlamaktadır. Sn. Selçuk Yaşar’ın, beni de dostları arasında görerek, 90 yıl kitabını göndermesinden çok mütehassis oldum, teşekkür ediyorum. Sn. Selçuk Yaşar’a sağlıklı ve esenlik dolu, daha nice yıllar diliyorum.