Milia: Epidermal inkluzyon kistleridir. Milia yenidoğanların yaklaşık yarısında görülen, sarı-beyaz, sert, 1-2 mm çaplı papüllerdir. Burun, çene, alın ve yanakları tutar. Pilosebase follikülden gelişen küçük epidermal kistlerdir. Kıl foliküllerinde oluşan yüzeysel deri kistleridir. Alında,burun ve yanaklarda 1 mm çapında beyaz renkte görülürler. Birkaç hafta içinde kendiliğinden düzelirler


Miliaria (Ter Retansiyon Sendromu): Ekrin ter bezi kanalının değişik seviyelerde geçici olarak tıkanmasıdır. Toplu iğne başı büyüklüğünde görülen kabarcıklardır. Genellikle sıcak ve nemli çevre koşullarında oluşur. Daha çok kıvrım yerlerinde görülür.Çocuk serin yerde tutulmalı ve banyo uygulanmalıdır. Zararsızdırlar ve tedavi ile kendiliğinden yok olurlar.

Moğol Lekeleri (Mongol Lekeleri):Yeni doğanda mavi ile açık gri arasında çürüğü andıran kenarları belirgin moğol lekeleri bebeğin poposunda veya sırtında bazen de bacaklarda ve omuzlarda görülürler. Siyah, doğulu veya hint kökenli 10 çocuktan 9’unda bu lekeler vardır.
Yanlış tanımlanan bu lekeler , ataları Akdenizli olan bebeklerde de epeyi yaygındır. Fakat sarı saçlı, mavi gözlü çocuklarda ender görülür.Çoğu doğumda görüldüğü ve ilk yıl içinde ortadan kalktığı halde bazen sonrasında ve hatta erişkinlikte bile görülmeye devam eder.

Yenidoğandaki kızarıklığın en sık nedeni geçici  hemoglobin yüksekliğine bağlıdır. Genital pigmentasyon ırka bağlı fizyolojik bir durum olmakla beraber meme areolasında da olması adrenal hastalık kuşkusu oluşturmalı ve endokrinolojik konsultasyon yapılmalıdır. Ağlama, üşüme esnasında geçici olarak uzuv uçlarında görülen akrosiyanoz(morarma) normal fizyolojik bir durumdur, gerçek siyanoz ile karıştırılmamalıdır.

Vasküler(Damarsal) lezyonlar: İnfantil hemanjiomlar(damar benleri) ve vasküler malformasyonlar olmak üzere iki farklı grup içinde yer alır. İnfantil hemanjiomlar doğumda en sık baş-boyun bölgesinde görülür, parlak kırmızı renkli görünümleri ile kolay tanı konur. Yüzeysel derin veya mikst tipte olur. Genellikle bir yaşa kadar hızla büyür ,7-9 yaşa kadar spontan gerilerler. Görme, beslenme, işitme engeli, kanama ve ikincil enfeksiyon gibi komplikasyonlar gelişmedikçe sadece takip önerilir. Portwine strain(şarap lekesi) gibi vasküler malformasyonlar ise yaşam boyu devam eder. Görüntüleme yöntemleri ile vasküler malformasyonların derinlik, yapı ve bağlantıları saptanmalıdır.

Kutis marmorata: Gövde ve uzuvlarda çevre ısısının düşük olmasına bağlı, sıcak ortamda kendiliğinden kaybolan mavi-mor ağsı görünümde renk değişikliğidir. Sıcak ortamda geçmeyen, koyu mor retiküler görünüm “kutis marmorata telenjiektatika konjenita”yı düşündürür.

Harlequin (Palyaço) renk değişikliği: Genellikle prematür bebeklerde görülür. Bebeğin yattığı taraftaki  deri bölgesi kırmızı, diğer kısım soluktur ve vücudun ortasında keskin bir sınır vardır. Pozisyon değiştirmekle eritem ve solukluk yer değiştirir. Birkaç dakikadan 20 dakikaya kadar devam edebilir.

Bronz bebek Sendromu: Hiperbilirubinemi(sarılık) için fototerapi gören bebeklerde deri, serum ve idrarda gri-kahverengi renk değişikliği olabilir. Fototerapiden 1-7 gün sonra başlar, tedavi bittikten birkaç hafta sonra kendiliğinden geçer. Ayırıcı tanıda kalp-akciğer hastalıklarına bağlı siyanoz, kloramfenikol intoksikasyonu (gray baby) ve ilerleyici yaygın akkiz melanozis (carbon baby) sendromları düşünülmelidir.

Yenidoğanda cilt soyulması:  Postmatürite(42. Gebelik haftasından sonra doğan bebek) ve dismatürite deskuamasyonu artırır. Deskuamasyonun şiddetli olduğu durumlarda iktiyozisler, X’e bağlı resesif hipohidrotik displazi (Christ-Siemens-Touraine Sendromu), konjenital sifiliz düşünülmelidir.

Sefal hematom ve kaput suksadeneum: Sefalohematom doğum travmasına bağlı gelişen subperiostal hematom olup doğumu izleyen ilk saatlerde oluşan, kafa derisi altı şişliğidir. Orta hattı geçmez. Birkaç ayda spontan geriler. Kaput suksadeneum ise mekanik etkiye bağlı lokalize ödemdir, ,orta hattı geçmesiyle sefal hematomdan ayırt edilir. Genellikle 48 saatte spontan geriler. Nadiren halka şeklinde kalıcı alopesiye(kelliğe) neden olabilir.

Eritema Toksikum Neonatorum: Ortasında küçük bir papül veya püstül bulunan 1-2 mm çaplı eritemli maküller sinek ısırığına benzer görünümdedir. Sırt, kolların proksimal kısmı ve yüze yerleşir. Püstülden yapılan yaymanın steril olması ve eozinofillerin bulunması kandida, bakteriyel ve viral enfeksiyonlardan ayırt edilmesini sağlar. Blaschko çizgilerine uyan lokalizasyon, özellikle kız bebeklerde inkontinensiya pigmenti düşündürmeli ve biyopsi alınmalıdır. Eritema toksikum spontan geriler, tedavi gerektirmez.

Geçici püstüler melanozis: Maküler pigmentasyon ve püstüllerle karakterize olup daha çok siyah ırkta görülür. Püstüllerin içeriğinde nötrofil hakimiyeti vardır, pigmentasyon uzun süre devam eder.

Bohn ve Epstein incileri: Epstein incileri damakta, Bohn nodülleri ise gingivada yerleşen epidermal kistlerdir, Bu epidermal kistler birkaç haftada spontan olarak kaybolur. 

Sebase Hiperplazi: Burun, yanak ve üst dudakta, sarı renkli, çoklu papüllerdir. Anneden geçen androjenlerin etkisiyle oluşur ve birkaç haftada spontan düzelir. 

Akne neonatorum: Yenidoğanda adolesanlardaki akne vulgaris benzeri papülo-püstüllerle karakterizedir. Spontan gerileme olmazsa androjen yüksekliği araştırılmalıdır.

Neonatal sefalik püstülozis: İnfantlarda saprofit Malassesia türlerinin etken olduğu akneiform bir erupsiyon olup alın, çene, yanaklar ve saçlı deriyi tutabilir. Topikal antifungallerle çabuk düzelir. Bir hafta ketokonazol krem uygulanması yeterlidir. 

Eozinofilik püstüler follikülit: Saçlı deri ve ekstremitelerde folliküler püstül grupları gözlenir. Hem deri lezyonları hem de periferik kanda eozinofili saptanır. HIV enfeksiyonu ile birliktelik gösteren erişkin formdan ayrı bir durumdur, benign, spontan düzelen bir durumdur. 

Emme bülleri ve kallusları: İntrauterin yaşamda fötusun parmağını veya ön kolu emmesine bağlı bül ve erozyonlar ve dudakta kallus benzeri hiperkeratoz görülebilir.

 İnfantil(süt çocuğu)akropüstülozis: Doğumdan iki yaşa kadar görülen tekrarlayıcı, kaşıntılı, vezikülo-püstüler döküntülerdir.En sık el ve ayak tabanında görülür. Püstülden hazırlanan yaymada bol nötrofil ve az sayıda eozinofil vardır. Etyolojisi bilinmemekle birlikte skabies(uyuz) yönünden hasta değerlendirilmelidir.

Subkütan Yağ Nekrozu: Genellikle sağlıklı, full-term infantlarda görülen benign bir durumdur. Keskin sınırlı, endüre, nodüler yağ nekrozu alanları oluşur. Yanak, sırt, gluteal bölgeler, kol ve bacaklarda dokunmakla ağrılı değişik çapta nodül veya plaklar saptanır. Nadiren hiperkalsemi eşlik edebilir.

Sklerema neonatorum: Prematür ve genel durumu kötü bebeklerde  yaşamın ilk haftalarında deride hızla yayılan, balmumu renginde, sertleşmeler olarak ortaya çıkar. Basmakla çukurlaşmayan, tahta sertliğinde şişlik bacak ve kalçalardan başlayarak simetrik olarak yayılır. Genital bölge, el-ayak tabanı tutulmaz. Deri soğuk, sarımsı-beyaz, serttir, yüz sabit, maske görünümündedir. Enfeksiyon, konjenital kalb hastalığı, solunum hastalığı, ishal ve susuz kalma ile ilşkilidir. Ölüm oranı yüksek bir hastalıktır. Özel bir tedavisi yoktur.

İnfantın pedal papülleri: Yenidoğanın topuk iç kısmında ağrısız, simetrik görülen papüllerdir. Lipomlarla ve fokal dermal hipoplazi ile karışabilir.

Doğumsal kızamıkçık: Gebeliğin ilk 16 haftasında kızamıkçık enfeksiyonu geçiren annelerin bebeklerinde klasik üçlü olarak konjenital katarakt, sağırlık ve kardiyak defektlerin yanı sıra intrauterin gelişme geriliği, mikrosefali(küçük kafa), mental retardasyon(zeka geriliği) ve diğer sistemlerle ilgili birçok gelişimsel anomali görülür. En tipik deri bulgusu “blueberry muffin” döküntü denen yaban mersini döküntüsüdür.

Doğumsal su çiçeği sendromu: Gebeliğin ilk 20 haftası içinde su çiçeği geçiren annelerin bebeklerinde görülür. Sistemik bulguların (düşük doğum ağırlığı, göz ve nörolojik defektler) yanı sıra deride veziküller, citte izler görülür.

Yenidoğanda suçiçeği: Gebeliğin son haftalarında suçiçeği geçiren annelerin bebeklerinde oluşacak enfeksiyonun şiddeti için enfeksiyonun başlangıç zamanı çok önemlidir. Hastalık annede doğumdan 5 gün önce veya daha erken ortaya çıkmışsa veya infantta yaşamın ilk 4 gününde görülmüşse seyrinin hafif olması beklenir. Doğumdan önceki 2-5 gün arasında görülen anne enfeksiyonu veya infantta 5-10 gün arasında ortaya çıkan enfeksiyon ciddi ve yaygın bir tablo oluşturur ve mortalite %30‘a kadar çıkar. Yenidoğanda su çiçeği enfeksiyonunu önlemek için riskli bebeklere doğumdan hemen sonra yüksek dozda (60 mg/kg/gün) intavenöz asiklovir günde 3 bölünmüş dozda 14-21 gün yapılmalıdır. 

Yenidoğanda  Herpes: Herpes simplex virüs enfeksiyonu çok hafif bir hastalık tablosundan ölümcül ağır bir tabloya kadar değişik  durumlara  neden olur. İntrauterin(Rahim içi) bulaşma sonucu oluşan konjenital herpes nadir görülür. Vajinal doğum enasında anneden birincil genital herpes enfeksiyonunun bulaşması daha sık görülür. Tekrarlayan genital herpes’te bulaşma riski daha düşüktür. Yenidoğan herpes enfeksiyonunda santral sinir sistemi tutulumu sonucu huzursuzluk, uykuya eğilim, gevşeklik, deri ve mukozalarda eritematöz maküller, tek veya grup veziküller saptanır. Deri lezyonları en sık kafa ve yüzde lokalize olur, diffüz şişliğe neden olarak kaput süksadeneuma benzerlik gösterebilir, ancak spontan gerileme olmaz. Asiklovir 60 mg/kg/gün gibi yüksek dozda damar yolundan 14-21 gün kullanılır.

Omfalit(Göbek iltihabı): Göbek bakımının iyi olmaması, yağlı bakım ürünleri sürülmesi ve göbeğin geç düşmesi enfeksiyona neden olabilir. Gram negatifler, en sık olarak da Klebsiella türleri enfeksiyondan sorumludur. Bazen birden fazla mikroorganizma da bulunabilir. Lezyondan alınan yayma preparatın Gram boyaması yapılmalıdır. İnatçı omfalit bağışık yetmezlik göstergesi olabilir. Göbek çevresini de tutarak sellülit ve nekrotizan fasiit gelişebilir, bu durumda erken tanı ve cerrahi debridman yaşam kurtarıcıdır.

Konjenital Sifiliz: Annedeki enfeksiyon gebeliğin 16. haftasından sonra fetusa bulaşır. Erken konjenital sifiliz 2 yaşından önce klinik tablonun ortaya çıkmasıdır. Diffüz papüloskuamöz lezyonlar başlangıçta pembe daha sonra kahverengi-bakır rengi görünüm alır. Avuç içi-ayak tabanında vezikülo-büllöz lezyonlar saptanır. Tüm vücut yüzeyinde deskuamasyon olur. Anogenital bölge, derinin nemli alanlarında verrüköz, yassı papüller (kondilomata lata) görülür. Tanı treponemal (FTA, TPHA) ve nontreponemal testlerin (VDRL) pozitif olması ile konur. Tüm deri ve mukoza lezyonlarında Treponema pallidum bol miktarda bulunur ve karanlık saha mikroskopisi ile spiroketler saptanabilir. Tedavide kristalize penisilin kullanılır.

Yenidoğan kandidası: Mantar enfeksiyonudur. Doğumdan 1-2 hafta sonra ağızda pamukcuk ve pişik ile başlar. Anüs, genital bölge ve bacaklarda canlı eritematöz lezyonların çevresinde uydu lezyonların bulunması tipiktir. Vezikül ve püstüller de görülebilir. Deri ve/ veya mukoza sürüntülerinin KOH solüyonu ile hazırlanan direkt preparatla incelenmesi, kültürel inceleme ile etken saptanır ve antifungal topikallerle tedavi edilir.

Malassezia mantar türleri yüzde, boyun ve saçlı deride akneye benzer lezyonlar oluşturur.Günde iki kez %2 ketokonazol içeren kremlerle bir haftada lezyonlar düzelir.

 Uyuz: Sarcoptes scabiei generalize papülopüstüllerin yanı sıra yüz, avuç içi-ayak tabanında da benzer lezyonlar oluşturur. Püstüllerden alınan kazıntı materyalinde parazit saptanabilirse de çoğu kez aile öyküsü ve tipik belirtilerle klinik tanı konulabilir. Yenidoğan döneminde kükürt içeren vazelinli pomadlarla tedavi edilir. Lindan toksik olduğu için kullanılmaz.

Napkin(pişik) Dermatiti: Makat ve genital bölgenin idrar ve dışkı ile irritasyonu, temizlik için kullanılan sabunlar, ıslak mendiller veya bebek bezlerinin irritan veya alerjik etkisiyle ortaya çıkabileceği gibi bu bölgenin seboreik dermatiti ve kandida enfeksiyonları kombine olarak bez bölgeside inflamasyona neden olabilir. Lezyon sınırında satellit lezyonlar kandidaların primer veya sekonder olarak tabloda rol oynadığını düşündürür. Uygun temizlik, irritasyon yapmayan nötral bariyer kremlerin kullanılması ile tedavi edilir. Tedaviye dirençli olgularda akrodermatitis enteropatika, metabolik hastalıklar ve bağışıklık yetmezlik düşünülmelidir. 

Atopik Dermatit: Doğumdan itibaren 6. aya kadar olan infantil dönemde yanaklarda eritematöz, papüloveziküler lezyonlar görülürse de genellikle yenidoğan döneminden daha sonra başlar. Nötral nemlendiriciler veya çok kısa süreli, flor içermeyen en düşük potent kortikosteroidli kremler (hidrokortizon) verilebilir.

Seboreik Dermatit: Sebase bez yoğunluğunun fazla olduğu saçlı deri, yüz, kulak arkası ve kıvrım alanlarında eritemli, sarı-yağlı skuamlı yamalar görülür. Saçlı deride kalın yağlı skuamlar tabaka oluşturabilir(beşik takkesi-cradle cap)olarak adlandırılır. Tüm vücut yüzeyini kaplayan eritrodermik(kırmızı) formu Leiner tipi bağışık yetmezlik  ve ciddi sistemik enfeksiyonlarla seyreder ve hastanede izlem gerektirir. Yenidoğanın seboreik dermatitinde saçlı deriye bebek yağı uygulamaları ve bebek şampuanı ile banyo yeterli olur. İnflamatuvar ve dirençli formlarda düşük potent kortikosteroidli losyon ve kremler kısa süreli verilebilir. Hidrokortizon gibi en düşük potent steroidli preparatlar çok az miktarda ve kısa süreli kullanılmalıdır.

Herediter büllü hastalıklar epidermolizis bülloza grubu olup intrauterin(rahim içi) yaşamda başlayıp doğum esnasında ve daha sonra travmalara maruz kalan bölgelerde büllerle karakterize bir grup hastalığı içerir. Yaygın büller ikincil enfeksiyon sonucu sepsis(kana mikrop karışma) nedeni olabilir. Yenidoğanda alt uzuzlarda derinin tümüyle yok olduğu ağır tipler başka anomalilere eşlik edebilir. Tip tayini için deri biyopsisi ve ağır tiplerde hastane bakımı gerekir. Mukoza tutulumu, tırnak  hasarı veya yokluğu hastalığın ağır formlarına işaret eder. Hafif tiplerde travmalardan olabildiğince sakınılır ve yara örtüleri ile tedavi yapılır. Bağışık sistem aracılı büllöz hastalıklar olan pemfigus ve pemfigoid  yenidoğan döneminde çok nadir görülür.

Preauriküler(kulak önü kist) ve sinüsler: Kulak önünde noktasal bir çöküklük daha sonra apse benzeri şişliklere neden olabilir; sıklıkla ikitaraflıdır ve belirti görülmez. Çoğu kez tedavi gerektirmez. Komplikasyon varsa cerrahi tedavi önerilir. 

Göbekte omfalomezenterik kanal veya urakus’un parsiyel veya tam kapanamaması bazı ciddi olgularda cerrahi tedavi yapılmadığı takdirde yaşamı tehdit edecek bağırsak nekrozu ile sonuçlanabilir. Bu nedenle radyolojik görüntüleme yöntemleri ile acilen değerlendirilmelidir.

Yenidoğanda cilt kızarıklığına neden olan hastalıklar: Atopik dermatit, seboreik dermatit, iktiyozisler (Konjenital iktiyoziform eritroderma, lameller iktiyozis, büllöz iktiyozis, harlequin iktiyozis,) Netherton sendromu, psoriazis, diffüz kütanöz mastositoz, stafilokoksik haşlanmış deri sendromu, borik asit toksisitesi, kandidiazis.

Kollodion bebek: Bebek doğumda balmumu benzeri parlak, sarı bir membranla kaplıdır. Burun ve kulak yolu membranla kapalı olup solunum ve işitme engeli oluşturur. Uzuv hareketleri kısıtlıdır. Kollodion membran kurur ve eklemlerin üzerinde çatlaklar oluşur. Kollodion membran 1-4 hafta içinde soyulur ve klinik tablo lameller veya eritrodermik iktiyozise dönüşür. Harlequin (palyaço) fetusta ise tablo çok daha ağırdır; tüm vücut yüzeyi sert, kalın ağaç kabuğu gibi altına sıkıca yapışık skuamlarla adeta bir zırh gibi görünür. Deri çatlaklarla; ayrılarak kalın keratozik skuamlarla görünüm palyaço kostümüne benzer. Şiddetli ektropiyon, eklabium, mikrosefali ve eşlik eden başka konjenital defektlerle yenidoğan döneminde sıklıkla ölümle sonuçlanır Yoğun bakımda izlem ve 1mg (kg/gün oral asitretin tedavisi ile yaşamın sürmesi sağ lanabilir. Oral retinoidler periyodik olarak yinelenerek hastalık olabildiğince kontrol altında tutulmaya çalışılır, lokal olarak beyaz vazelin gibi nötral yumuşatıcılar tedaviye destek sağlar.