Bölgemiz zor bir süreçten geçiyor. ABD’nin eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger Temmuz 2012’de  “işler planladığımız gibi yürürse, Ortadoğu’nun yarısı  İsrail’in olacak” demişti... Amaçlarının Büyük İsrail'i kurmak olduğunu gizlemeyen ve İran işgalinin Ortadoğu'da dengeleri tamamen değiştireceğini söyleyen Kissinger şöyle konuşmuştu: “Askerimize kaynaklarını elde etmek için Ortadoğu'da yedi ülke işgal etmemiz gerekiyor dedik...

Biliyorsunuz daha önce de ABD Dış İşleri Bakanı Condoliza Rice BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) kapsamında Kuzey Afrika ve Ortadoğuda 22 ülkenin sınırlarının değişeceğini söylemişti... BOP’un eşbaşkanlığını yapmak yerine çok tedbirli olmalıyız çünkü  ABD’nin şiddet, kan ve gözyaşına malolan planı Türkiye ve İran başta olmak üzere tüm Ortadoğu'yu tehdit ediyor.

Bugün de ABD kendi çıkarlarını temin edebilmek ve bölgede Büyük İsrail’in oluşmasını sağlamak amacıyla Kürtler üzerinden yürüttüğü stratejiyle PYD/YPG unsurlarını  teçhiz edip eğitmektedir.  Binden fazla TIR'lık silah yardımı ile PKK/YPG sayesinde güçlü bir kara ordusu kuruyor. Bölgede sürdürülen olağanüstü hazırlığın hedefinin  El-Kaide / IŞİD’den ziyade,  Akdenize uzanacak Kürt Koridoru nedeniyle PYD/YPG unsurlarını güçlendirme  amacı güttüğü değerlendirilmektedir.

Küresel tezgahın farkında olan bölge ülkeleri de olası gelişmelere karşı işbirliği ve koordinasyon amacıyla yeni arayışlar içine girmesi çok olumlu. Bu amaçla ilk olarak, İRAN Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri ve beraberindeki kalabalık bir heyet, Ankara’ya geldi. Suriye’nin kuzeyinde kurulmaya çalışılan terör koridoru, Astana görüşmelerinde uzlaşılan Çatışmasızlık Bölgeleri ele alındı. Türkiye ve İran, son zamanlarda ABD’nin El Kaide gerekçesiyle İdlib’e yapmayı planladığı operasyon öncesinde Çatışmasız Bölgelerdeki ateşkesin nasıl uygulanacağı konusunda benzer kaygıları taşıyor. Aynı şekilde Halep ve Humus’un kuzeyindeki çatışmasız bölgeler konusu da görüşmelerde ele alındı. Ayrıca, PKK ile mücadele ve örgütün Kandil’deki  varlığı da detaylı olarak görüşüldü. İran heyeti ile yapılan görüşmelerin daha çok İdlib Çatışmasızlık Bölgesi, Kandil’deki PKK varlığı ile Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) bağımsızlık referandumu ekseninde yürüdüğü belirtiiyor.

Önümüzdeki hafta Rusya Genelkurmay Başkanı Valery Gerasimov’un ve  samimiyeti kuşkulu sözde stratejik ortağımız  ABD’nin Savunma Bakanı Mattis’in de Ankara’ya gelmesi bekleniyor. Türkiye, Rusya ve İran’la işbirliğini sürdürürken bir yandan da Suriye ile iyi ilişkiler geliştirmeyi düşünmeli. Neticede her şey olur bitecek, ama biz burada yaşamaya devam edeceğiz.

TBMM’de AKP milletvekillerinin “Türkiye seninle gurur duyuyor” sloganlarıyla karşıladığı Barzani, tüm uyarılara rağmen 25 Eylül’de yapacağı bağımsızlık referandumundan vazgeçmiyor.  Son dönemde tüm kırmızı çizgilerimiz yok olduğu için eskiden “Irak’ta bir Kürt devleti savaş sebebi” sayılıyorken yakın zaman öncesinde iktidar çevrelerinde “Türkiye Kürt devletine karşı değil!” deniliyordu... Suriye’nin kuzeyinde oluşturulan kantonlaşma, Irak’ın kuzeyinden başlayaraka güney sınırımızın Kürt kuşağıyla çevrelenmesine yol açacaktır.

Genelkurmay Eski İstihbarat Başkanı Em.Korg. PEKİN, “Rakka'da ve diğer yerlerde düzeni sağlayana kadar, Türkiye'nin Afrin'de yapacağı operasyonu geciktirmeye çalışıyorlar. Türkiye Hatay vasıtasıyla, 2-3 milyon mülteci vasıtasıyla tehdit ediliyor. Bu da Türkiye'yi Afrin'e yönelik operasyondan uzaklaştırıyor. ABD ve koalisyon Rakka ve Musul ile uğraşırken Türkiye'nin böyle bir ön almasından rahatsızlar. Bunun için ayrıca içeride PKK'yı kullanıyorlar, Türkiye'yi İdlib'te meşgul etmek istiyorlar." Derken ne kadar haklı olduğunu bir kez daha görüyoruz. “Türkiye'nin İdlib'e operasyon yapmasının karşımıza çok sayıda düşman çıkaracağını, eğer operasyon yapılacaksa Rusya, İran ve Suriye ile işbirliği içinde, bir grubun desteklenerek yapılması gerektiği” düşğncesi de diate alınmalı.

Sonuçta sıkıntı büyük... Küresel komplonun yarttığı tehdit her geçen gün biraz daha kapımıza yaklaşıyor. PKK oluşacak bir kaosta yangını büyütmek için terörü Karadeniz başta olmak üzere tüm yurt sathına yaymaya çalışmakta. Yurt içinde PKK ve Fetö başta olmak üzere önemli sorunlar yaşarken, yurt dışında da zor bir süreçten geçiyoruz.

Geleneksel müttefikimiz olan ABD, Almanya başta olmak üzere AB ülkeleri, sınır komşularımız ve diğer İslam ülkeleriyle yaşadığımız gerginlikler Türkiye’yi  iyice yanlızlaştırdı. Türkiye'nin en büyük ticaret ortağı olan Almanya, Türkiye ile tırmanan gerginlik, demokrasi, hukuk devleti, insan hakları ve  basın özgürlüğü alanında yaşanan “kaygı verici” nitelikte son gelişmeler olduğunu ileri sürerek, AB'nin Ankara üzerinde ciddi biçimde etkisi olacak adımlar atması gerektiğini vurgulamakta. Bu amaçla; 1 Temmuz'da AB Dönem Başkanlığını üstlenen Estonya ile temaslarında, Türkiye ile Gümrük Birliği'nin güncelleştirilmesi konusunun, “hiçbir şekilde gündeme alınmaması” yönünde beklentisini iletmesi  gerginliğn dozunu iyice arttırdı. Şu sıralar birbirimzi anlayıp, hoşgörüyle kucaklama zamanıdır. Sürekli iktidara oy vermeyen halkı ötekileştirmenin kimseye faydası yok... Tekrar ediyorum, sıkıntı büyük...