Öyle böyle değil adam gibi sevin.

Öylesine “seni seviyorum’’ demekte iş değil.

Seviyorsanız; acısıyla, sızısıyla seveceksiniz, konforlu koşullarıyla değil.!

Onu içindeki yaralarıyla seveceksiniz.

Karşılığı beklentisi olmadan seveceksiniz.

Bu sevginiz için o da sizi, sizin kadar seviyor mu diye sorgulamadan seveceksiniz.

İlla bir insana duyulan sevgiden söz etmiyorum.

Bir hayvanı, bitkiyi sevmekte aynı olan “sevgi kutsallığından’’ bahsediyorum.

Karşıdaki cinse duyulan aşktan da, tensellik ten de söz etmiyorum.

Sevgiyi hissederek, hücrelerinize kadar özümseyerek seveceksiniz.

Anlık, günlük seviyorum diye konuşanların o sahtekar sevgilerinden de söz etmiyorum.

Kokusuna, ruhuna, yaşamına dualar okuduğunuz o derin sevgiden sevgilerden söz ediyorum.

Evet;

Çok sevin, çiçeği, böceği, köpeği, kediyi, insanı ama o sevginin bir ömür sizinle yaşayacağı kadar da kendinizi kandırmayın.!

Öyle bir şey yok;

Hiç bir sevgi bizim kadar yaşamıyor.

Çok sevin ama bağlanmayın!

Her gün herkes sevileni terk ediyor; kimi hevesinden kimi can sıkıntısından kimisi de istemeden gökyüzünün emriyle…!

Sevmek mi sevilmek mi?

Tabii; sevmek tense sevilmek her zaman daha güzeldir.

Dedim ya; Sevin ama o sevginin bir ölçeri olmalı dozunu aşacağınız da bilincinizin size sinyal vermesine müsaade edeceksiniz.!

Eğer dozu aşarsan;

“O sevgi senden çıkar ve evren sahip çıkacak diye de hep düşüneceksiniz. Çünkü; onu size veren de alan da Allah’ın olduğunu unutmayacaksınız!’’

Şahsen; ailemi, arkadaşlarımı, insanları, hayvanları, bitkileri çok sevdim.

Sevmek benim felsefem!

Herkese sevgi duyuyorum diye de kendimi sevdiğim zamanlarımda çoktur.

Menfaatçi insanların çıkar sevgilerini görünce çokta laf etmiş biriyim.

Sevgilerin terk edişini gördükçe de burkulan biriyim.

Her birimizde sevip ihanete uğramışızdır.

En ağrılısı da ne biliyor musunuz?

Sizin sevip ihanete uğramanız değil;

sevginize dibine kadar bağlanmanız.!

O hep sizinmiş gibi dört elle sarılıp, olmazsa olmazım dediğiniz o bağımlı sevginin görmediğiniz bir melek tarafından kucağınızda koparılması.!

İşte en acısı da bu!

Yerine koyamayacağınız varlığın sizden izin alınmadan yüreğinizden, aklınızdan, alışkanlıklarınızdan sökülüp alınması tanımsız bir ağrı!

Her şeye kafa tutarken onu sizin elinizden koparan güce boynunuzun kıldan ince olmasındaki çaresizliğiniz…

Bu acı illa insan acısı değil, bir masum hayvanında acısıdır.

Siz İlahi güce muhtaç iken bir masum savunmasız hayvanda gelip size muhtaç oluyor.

Günlerinizi onunla aynı evde yaşıyor. Onun hayvan olduğunu çoktan unuttuğunuz insan gibi yerleştirdiğiniz ruhunuzda, bilincinizdeki o aşk, sevgiye bir bakıyorsunuz ki; bağımlısı olmuşsunuz.

Çünkü; o sizi insanlar gibi para için heves için kullanmıyor.

Yemek verirseniz yiyor. Su verirseniz içiyor. Her şey sizin elinizde.

Yeter ki; “sahibim ol” diyor.

Sahi;

Kalbinizi kırmadan sizi üzmeden son nefesine kadar size aşık kalan aşkınız, sevginiz oldu mu?

Sizi kapıda bekleyen kaç aşkınız oldu?

Sizi görünce koşup boynunuza sarılan kaç şartsız sevginiz oldu?

Ayak sesinizi takip eden sizi görünce mutluluktan şahlanan kaç kişi oldu?

Biz insanların çıkar sevgilerinden çok uzakta gözlerinizin içine içine bakan; hayatını mimikleriniz de, komutlarınız da bulan aşkınız, sevginiz hiç oldu mu?

Düşüncelere dalmanıza gerek yok! Çünkü hayvanlar dışında böyle başka bir sevgi yok. Sahiplerine kalpten aşık, sadakatli hiç birimizin aşkı olmadı.

Derler ya;

Sevmek insanı güzelleştirir zarar vermez. Hayata bağlar; yaşamak için önemli nedeni olur insanın. Fakat sevmek ile bağlanmayı birbirine karıştırmadan sevinmemeliymişim insan.

Bağlanmak, vazgeçmemek, imkansızlık hissi verir.

Muhtaçlık hissi verir.

Bağlanmak kişinin kendini ve karşıdakinin onsuz yaşamayacağını düşündürür;’’işte bu duygu durumu da en tehlikeli durumdur!’’

Sonsuz o benim, her şeyim diye sevmeyin.!

Onsuz yaşayamam diye korka korka da sevmeyin.

Beklentisiz sevin o an onunla mutlu öyküler oluşuyor diye sevin.

Ama o severken ona iliklerinize kadar bağlanmayın!

Ailenizi, arkadaşlarınızı, insanları ve o canım masum hayvanları çok sevin ama bağımlısı olmadan bağlanmadan sevin.

Ah o ölüm ayrılıkları; cennete yolcu olanların değil asıl bağımlısı olarak sevdiğimiz sevgimizin ruh ve beyin ölümü oluyor.

Uzun yolculuklarda uzun süreli sevgilerin hepimizin olması dileğiyle.