Bir tweet attı, Dünya ayağa kalktı… 

Trump, adeta twitter isminin hakkını verdi. Heyecan’ımıza heyecan kattı…

Sanki Dünya ve insanoğlu onun ve playstation oynuyor. Zevk yapıyor… 

Kısa zaman önce; Suriye hükümetinin kimyasal silah kullandığı iddia edilmiş ve bunun üzerine Trump Suriye’yi vurabileceklerini söylemişti. 

Ardından Rusya; “Füzeni engelleriz” dedi.

Ve Trump bırakın füze atmayı tek bir tweet atarak, inanılmaz zarar verdi… Dedi ki; “Füzelerimiz geliyor, hazır ol Rusya”… Ve bir çok ülke para birimi değer yitirdi. Türk lirası dahil… 

Rusya “Akıllı füzeleri devletler üzerinde kullanamazsın, anlaşmalara aykırı” falan derken, Trump’tan bir tweet daha geldi; “Rusya ile ilişkilerimizi düzeltmeliyiz”… Ve sular duruldu. 

Bu iki tweet arasında ise olanlar oldu… Kısacık sürede, küresel para olarak kabul edilen dolar ve euro hızla arttı… 

Bu yaptığı ekonomide tam anlamıyla “Manipülasyon”dur. Uluslararası piyasalarda ağır cezaları vardır. Ama ABD başkanı yapınca politik bir hamle olarak kayda geçti…

Hadi Trump şovmen, ön plana çıkmayı seviyor. Ama Putin’de işin içinde… 

Bundan önce Amerikan gemileri Akdeniz’den Suriye’ye defalarca füze attı. Ses çıkartmadı… İsrail ise yıllardır füze atıyor. Hiç ses çıkartmadın… Peki bu polemik şimdi neden?..

Olan, milyarlarca insana oluyor… Önce Suriye’den sonra da piyasalardan elinizi çekin artık… Gidin kendi bahçenizde oynayın playstation’ınızı… 

Tekrar gördük ki; Tek bir ülke parasının, küresel para olarak kabul etmenin tehlikesi çok fazla... Garip ve yersiz bir tweet ile; dolar ve euroya bağlı; iş, yatırım yapan bir çok ülkenin milli değeri, parası uçtu gitti…

Atalarımız boşuna dememiş “Düşmandan para ve nimet dilenenlerin adları hiçbir zaman anılmayacaktır” diye… Ve hatta hain muamelesi göstermişler…

Çünkü para böyle birşey... Kendine esir eder… 

Tarih sayfalarından da öğrendik… Savaş nidaları atan politikacıların, gerçek sebeplerinin diğer zayıflıklarını örtme, göstermeme çabaları olduğunu… ABD başkanının çok ciddi iç sorunları var. Bir yargıç yargılama kararı bile aldı. ABD başkanlığını; kendi şirketi ve oğlunun çıkarları doğrultusunda kullanıyor. Halkı tarafından ağır eleştiriyor. Bakanlar sürekli değişiyor. 

O da ne yaptı! Gündem değiştirmek için; suç olduğunu bile bile manipülasyon yaptı…

Hiçbir dönem para değerinin karşısında herhangi bir manevi değer duramamış. Tüccarların ifade ettiği gibi “Herşeyin, herkesin bir parasal bedeli vardır”. Yanlış ve ağır bir ifadedir ama tarihten biliyoruz, birçok manevi değer paraya çevrilebilmiş…

Paranın icadını takip eden yıllarda, her bir insanî değer, kendi para değeriyle de ölçülmeye başlanmış… Özellikle elinde para miktarı çok çok artanların (biz bunlara “birikimist” diyelim), sevgi, saygı, gurur gibi bir çok insanî değerinin azaldığı görülmüş. Her nasılsa haysiyeti de, gururu da, sevgisi de para olmuş… Ve haliyle diğer insanlarla olan münasebetini sadece para değerleriyle ölçmüş… Ve yozlaşma başlamış…

Bunların içinde bir başka değerimiz daha var ki! Bu değeri maalesef geri alma şansımız da yok… Ama o da para ile ölçülmüş ve satılmış; Zaman…

Zaman’ımız bize özeldir. Sadece bizimdir. Bir daha asla geri alamayız, düzeltemeyiz de... 

Ama birikimistler zamanı da para ile ölçtü… Senin zamanını kendi zamanına ekledi. Sen yıl boyunca çalışıp, senede bir tatil yaparken… Birikimist, defalarca yapabildi… Ve bu zaman hırsızlığına, azgınlığın diğer ismi olan “atılımcılık” dendi… Trump’ın devlet imtiyazlarını oğluna kullandırmasının nesi atılımcılık?..

İşte bu tweet doları hızla değerlendirip, Türk lirasını zayıflattı. Aslında Türk lirası ile birlikte çalıştığımız zamanlar çalındı… Bu erime sebebiyle şimdi Türkiye’deki mamüllerin her birine zam gelecek... 

Kenarda, köşede az miktarda Türk lirası olanlar direkt ve endirekt, hiç olmayanlar endirekt etkilenecek. 

Kenarda biraz doları olanlar da aman sevinmesin, onlarda endirekt etkilenecek…

Onca zaman harcayıp, kenara attığımız üç kuruş para daha da eriyecek yani zamanın emilecek…

Ah Ahh! ne güzeldi paranın küreselleşmediği yıllar, hele birde icad bile edilmediği yıllar… 

Evet belki o dönemde insan ömrü 40-45 yıldı, bugün 65-70 yıl ama inanın bizden daha fazla zamanları olurdu… Kimse zamanlarına dokunamazdı…

Bugünkü küresel sistemde en tepedeki kurucu için, yani ulaşılamayan için; biz tam zamanında ulaşılabilmeliyiz, işyerinde olmalıyız. Tam zamanında toplantıda, devlet dairesinde, makinanın başında, bilgisayarının karşısında, telefonun ucunda, masanın hemen yanında olmalıyız… 

Evet tam zamanında, zamanımızı kurucuya teslim etmeliyiz… Konserve gibi, son kullanma tarihimizi sessizce bir kenarda beklemeliyiz…