Gazetemizin bu haftaki konuğu günümüzün önde gelen  Tanbûr ve Ney icracılardan biri olarak kabul gören Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürü Doç. Dr. Murat Salim TOKAÇ…            
Doç. Dr. Murat Salim Tokaç’a; sanat hayatını ve Türk müziğine olan bakışını sorduk.
“Musikimizi, türkülerimizi, kültürümüzü kısaca sanatsal bütün eserlerimiz olan Türk müziğini dünyaya tanıtmak benim görevim. Amacım ve hedefim Türk müziğini doğru şekilde bakanlığımız bünyesinde topluma ulaştırmaktır, diyen Salim Tokaç, sanata ve Türk müziğine olan aşkını, çalışmalarını bakın nasıl dile getirdi. 
Bu hafta kısa zamanda müzik üstatları  arasında yer edinmiş bir isim, Tanbûr/Ney  icracılardan Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürü, Doç. Dr. Murat Salim TOKAÇ’a  yer verdik.

Kendinizden bahseder misiniz doç. Dr. Murat salim tokaç kimdir? 

1969 yılında Kırıkkale’de doğdum. 1992 yılında On dokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldum ve aynı fakültede Mikrobiyoloji doktorası yaptım. Rahmetli babam üstad Dr. Turgut Tokaç’da, neyzen olduğu için beni küçük yaşlarda müziğe yönlendirerek,  beş yaşında beni  Ud ve Ney’e başlattı. 11 yaşındayken Selçuk Sipahioğlu’ndan kısa bir süre Tanbûr dersleri aldım. Ud sanatkârı, bestekâr Çinuçen Tanrıkorur’dan Türk müziği ile ilgili her konuda feyz aldım. 1991 yılında Kültür Bakanlığı Samsun Devlet Klasik Türk Müziği Korosu’na ney ve Tanbûr sanatçısı olarak atandım. 2004 yılında aynı koronun şefliğine getirildim. 2007 yılında İstanbul’da kurulmuş olan İstanbul Devlet Türk Müziği Araştırma ve Uygulama Topluluğu’na atandım. Yurtiçinde koroyla katıldığım konserlerin yanı sıra solo resitaller verdim.  Ulusal yayın yapan birçok TV programlarına katıldım. Değişik topluluklarla ve ferdi olarak Avrupa’nın birçok ülkesi, ABD, Japonya, G. Kore, Malezya, Azerbaycan, Ermenistan, Avustralya ve Rusya’da konserler, ney ve tambur seminerleri verdim. 1998’de Samsun ilinde KASİAD(Karadeniz Sanayici ve İşadamları Derneği)öncülüğünde yapılan değerlendirmede yılın müzik adamı seçilerek ödül aldım. 1995 yılında Le Chant du Monde tarafından Fransa’da yayımlanan “FASIL” adlı CD’de Cinuçen Tanrıkorur ve Fahrettin Yarkın’la birlikte solo ney ve tambur icra etmenin mutluluğunu yaşadım.
O günden bu güne müzik çalışmalarıma, devam etmekteyim. Her insanın ilgi alanı, az çok birbirinden farklıdır. Bende bu anlamda, hep müzikle iç içe oldum. 2000 yılında “Gençlik Hülyaları” isimli solo albümüm Beyza Müzik tarafından yayımlandı. 2000 yılında Lâlezar Topluluğu ile beraber, Türkiye ve A.B.D.’de yayımlanan “Osmanlı Türk Müziği Antolojisi” adlı dört CD’lik albümde ney ve tanbur icra ettim. 2004 yılında “DEM” isimli solo Ney albümüm Akustik Müzik tarafından yayımlandı. 2008 yılında Dem Trio (Cenk Güray, O. Murat Öztürk) ile beraber “The Fountain (Serçeşme)” isimli albümü (CD) Felmay şirketi tarafından İtalya’da yayımlanarak Avrupa ve A.B.D.’de dağıtımı yapıldı. 2009 yılında Karnatic records lab. şirketince Hollanda’da yayımlanan “Med Cezir (Ebb and Flow)” adlı CD’de Axyz Ensemble ile beraber ney ve tambur icra ettim. 2010 yılında Alia Vox şirketince İspanya’da yayımlanan Jordi Savall’ın sanat yönetmenliğindeki “İstanbul” adlı CD’de tambur icra ettim. 2011 yılında Jordi Savall’ın sanat yönetmenliğindeki “İstanbul-2” adlı CD’de tambur icra ettim. 2012 yılında Dem Trio (C. Güray, E. Erdal, A. Akıntürk, E. Şimşek) “Erguvan” (CD) isimli albümü Felmay şirketi tarafından İtalya’da yayımlanarak Avrupa ve A.B.D.’de dağıtımı yapıldı. 2012 yılında Kültür A.Ş. tarafından yayımlanan “Buhûrizâde Mustafa Itrî Efendi” adlı dört CD ve kitaptan oluşan albümde tambur icra edip, Sanat Yönetmenliği yaptım. 2015 yılında “Vahdet Sırrının Sadâsı (Ney, Tanbur)” isimli solo CD’si Yenikapı Müzik tarafından yayımlanmıştır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın katkılarıyla; 2009 yılında hazırlanan “Bin Yılın Mirâsı Türk Müziği” isimli üç CD ve bir kitapçık, 2010 yılında “Anadolu’da İnanç ve Müzik İlişkisi (Bir Sonsuz Devir)” konulu üç CD ve kitapçık, 2011 yılında “40 Makam 40 Anlam” üç CD ve kitap, 2012 yılında “Vefâtının 300. Yılında Buhûrizâde Mustafa Efendi” (Itrî) konulu dört CD ve kitaptan oluşan çalışmaların sanat yönetmenliğini üstlenmiş ve bu çalışmalarda ney ve tambur ile icrada bulundum.  Sanat yönetmeni olarak görev aldığım, T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Devlet Türk Müziği Araştırma ve Uygulama Topluluğu ile beraber 2009 yılından bu yana;

    •    Lâle Devri’nde Türk Müziği (2009),
    •    Meşk Zincirinin Devamında Önemli Bir Durak (Zeki Ârif Ataergin) (2009),
    •    Saz Müziği Örnekleri (2009),
    •    Sirto’dan Longa’ya (2010),
    •    Mehmet Âkif Şiirinden Besteler (Dili Yok Kalbimin) (2011),
    •    Dr. Alâeddin Yavaşca Kitap DVD’si (Hisar Takım) (2011),
    •    Neyzen M. Sadreddin Özçimi ile beraber (Ney ve Tanbur İkilisi) (2012),
    •    Farklı Diller Farklı Renkler (2012),
    •    Büyük Itrî (2012),
    •    Benim Müziğim (2014),
    •    Klâsiğin İzinde (Besteleriyle Zeki Atkoşar) (2014),
    •    Bayezid Dönemi Eserleri (2015)

isimli CD çalışmalarını yaptım…

Pek çok dergide yayımlanmış makaleleri de bulunan Doç. Dr. Murat Salim Tokaç, halen Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğünün yanı sıra, İstanbul Devlet Türk Müziği Araştırma ve Uygulama Topluluğu Sanat Yönetmenliği görevini de yürütmektedir. 
Tokaç, Tanbûr icrasında hızlı nağmelerdeki sehl-i mümteni (kolay görünen, ancak benzeri söylenmeye/icra etmeye kalkılınca zor olduğu anlaşılan, özlü söz söyleme sanatı.)  başarısı ile, o kadar hızlı nağmelerin içinde baskılarındaki sağlamlığı ve Tanbûr’dan çıkardığı yüksek ve parlak ses ile de örnek bir icracıdır. Ney icrasındaki keskin nağmeler ve özellikle pürüzsüz ve parlak ses, dinleyenleri kendisine hayran bırakmaktadır. Tanbûri Cemil bey’den etkilendiği ve makamlar arasındaki sürpriz geçişleri ve sıradanlıktan uzak taksimleri, münhasır bir anlayışın da işaretçisi olarak değerlendirilmektedir. Tanbûr’daki ustalığı kadar, virtüöz düzeyinde bir neyzen de olan Doç. Dr. Murat Salim Tokaç’a; kendisiyle ilgili merak edilen soruları sorduk…

Tasavvuf ve felsefe arasındaki ilişki nedir?

Benim için Tasavvuf insanda ki Hâl durumudur.  Mesela kitap okuyarak yüzme öğrenilmez, ancak suya girersen yüzme öğrenirsin. Tasavvuf da içine girildiği vakit insanda bir hâl durumu yarattığından ilim olmasından çok ruhsal bir faktörü meydana getirmektedir. Tasavvufun felsefesi bana göre olmaz. Felsefe akıldan çıkar. Tasavvuf gönülden çıkar. En doğrusu, tasavvuf sevgi ile ilişiklidir. Sevginin felsefesi olmaz. Onun için bu dile gelir bir şey değildir. 

Sanata ve sanatçıya bakışınız nedir?

Öncelikle herkesin sanatına saygı duyuyorum. Ancak; Daha iyi bir eğitimle Türk müziğimizi daha iyi icra etmek gerektiğini düşünüyorum. Elbette çok büyüklerimiz var, bu işi tam anlamıyla yapan. Bana göre sadece para amaçlı değil birazda iyisini yapalım diye çaba sarf edilmelidir. Amaç birilerini karalamak ya da önüne taş koymak olmamalıdır. Tek rakibim kendim olmuştur ve her seferinde daha iyisini yapmak için başkalarını değil kendimi eleştirmişimdir. Herkes ehli olduğu işi, mesleği yaparsa daha anlamlı olur.  Sanatsal faaliyetler için söylüyorum, eğer belli bir yeteneğiniz varsa bu alana profesyonel anlamda yönelmelisiniz. En önemlisini teşkil eden faktör ise yetenektir. Yetenek ve beceri önemlidir.

Görsel sanat sinema hakkında ki düşünceleriniz nedir?

Sinema çok ciddi bir iletişim aracıdır. Dağılımına baktığımızda yayılmasında, eğlence ağırlığı fazla olmasına karşın, önemli olan eğlendirirken asıl amacı öğretici olmasıdır. Öğretici yönünün zaman zaman ikinci planda kaldığını düşünüyorum. 1970/ 1978’e kadar toplumumuzun birçok kesimi, sinemaya, tiyatroya günah dediler. Ben bu söylemleri bir bakıma duymuş ve bu söylemlerle büyümüş biriyim. Hangi işle uğraşırsanız uğraşın elbette doğru kullanılmayınca günah olur, doğru kullanılınca sevap olur diyorum… İnsan hizmetine sunulan bunun adına eğitim, müzik, sanat, sinema her ne derseniz deyin, temelinde toplum yararına yapıcı bir durum arz ediyorsa, güzel sanatlar, güzel sanatlar nezdinde desteklenmesi gerekir.

Müzik hayatınızda feyiz aldığınız kimler var?

Ustaları dinleyerek feyz aldığımı söyleyebilirim.. Müzik ve sanatsal faaliyetlerde usta-çırak ilişkisi çok önemlidir. Benim için ve hayatımda çok önemli bir yer edinen ustam dediğim sevgili babam Neyzen Dr. Turgut Tokaç, Tanbûri Cemil efendi başta olmak üzere  daha ismini sayamadığım bir çok ustayı dinleyerek büyüdüm diyebilirim. Bu nedenle özellikle ilkokul da müzik eğitimini çok önemsiyorum.  Çocuklarımızın eğilimli oldukları çalgı ve öğrenmeleri gereken nota bilgisi ikinci plana atılmamalıdır. Altyapının sağlam olması yöneldiğin alan için beraberinde başarıyı getirmektedir.

Hırslı olmak sizin için ne ifade ediyor?

Benim tutkularım var. Gönül bağıyla bağlı olduğum enstrümanım tambur ve ney  var. Çok da hırslı değilim. Hırsın içinde kıskançlıklar var. Ezip geçmek, yok etmek var, canlar yakarak bir yere gelmek var. Bunlar hırs gibi geliyor bana, bizim özelikle müzik camiasın da maalesef bunlar var. Hayat çok güzel, acısıyla tatlısıyla, ben çok hassas ve duygusalım. Amacım iyi müzik yapmak, kalıcı olmak ve ülkeme, milletime faydalı olmaktır. Ahlak ve layığıyla iş yapmak mümkündür. Yaratıcının hududunu gözettiğinizde sanatınız da, ticaretiniz de, algınız da ona göre biçim almalıdır. Müziğin teknik tarafına gelince iyi müzik ya da kötü müzik olabilir. Kötü bir beste ya da icranın Hiristiyanı, Müslümanı olmaz. İşi de sözü de güzel eylemek, insan olmanın gereğidir, demek istiyorum. 

Gençlere musikimizi sevdirmek için neler yapılmalı?

Gençlerimiz geleceğimizin aynı zamanda Ülkemizin de teminatıdır. Ülkemizde genç neslin kendi kültürel değerlerine sahip çıkması ve sevmesi gerekir. Bunun içinde kendi müziğimizin ne kadar değerli olduğunu kendilerine küçük yaşlarda anlatmalı ve öğretmeliyiz. Müziğin içinde olmaları müzikle yaşamaları onlara pozitif kazançlar sağlayacaktır. Kötü alışkanlıklardan uzakta tutacaktır. Duygu ve sevgi yükleyecek, hayata pozitif bakmalarına yardımcı olacaktır. O açıdan hizmetimizle hep onların yanında olduk... Kültür ve Turizm Bakanlığı, Güzel Sanatlar bünyesinde gençlerimize sanatsal desteklerimiz devam etmektedir. Gençlerimizin sanatsal faaliyetlerine, ilgi alanlarına göre müdürlüğümüz bünyesinde çalışmalarına olanak sağlamaktayız. Gençlerimize ilgi duydukları sanatsal faaliyet alanlarında yardımcı olmak adına, istihdam dâhil imkânlarımızı seferber ettiğimizi açık yüreklilikle ifade etmek istiyorum. Gençlerimizin ruh ve beden dünyasını güzelleştirmek bizim mevcudiyet sebebimiz. Gelsinler kapımız ve gönlümüz onlara her zaman açıktır.

Tanbur ve ney sizin için ne ifade ediyor?

Tanbûr/Ney, bir yoldaş olduğu gibi aynı zamanda benim için bir dosttur. Ben her enstrümanın görsel bir yanı olması gerektiğini düşünüyorum. Tanbû ve Ney görsel bir enstrümandır. Herkesin kendine özgü bir icra tarzı olması, Tanbûr ve Ney’e görsellik kazandırdığı için, kendi hislerimi ve duygularımı icra etmeye çalıştığım Tanbûr ve Ney’e aktardığımı söyleyebilirim. 

Son olarak bir mesajınız var mı? 

Ülkemiz o kadar güzel ki. Her şeyi sevgi ile kucaklayalım. Ne olur birbirimize karşı sevgi ve saygılı olalım. İlkelerimiz olsun ama şiddete hayır diyelim. Şiddetten kimseye fayda gelmeyeceği gibi, Sevginin açmayacağı hiçbir kapı da yoktur..Yüce Rabbimden dileğim, herkese iyilik ve güzellikler ihsan etmesidir.