Cahillik diyorum, ne tatlı şey. Tadından yenmiyor. ( Çünkü mide bulandırıyor) Kafanda dönen dolaplar bellidir. Nasıl kurnazlık yapacağım. Kimi hangi sözümle yenerim. Nasıl alt ederim. Nasıl çıkarlarımı korurum. Sığ düşünmek, kaba olmak, laf sokuşturmak, bu cehalet kümesi için olmazsa olmazlardır. Cahil derken bunun okumakla da her zaman ilgisi yoktur. Evrende ilahi bilgi denen de bir şey vardır. Rahmetli babam derdi ki; “kızım bir insanın hamuru iyi olacak” bu sözü yıllar sonra anlayabildim.

Her geçen gün yeni bir şey öğreniyorum. Her geçen gün doğal yaşamın, samimiyetin o inanılmaz güzelliğinin hiçbir şeyle değiştirilmemesi gerektiğini düşünüyorum.

Bu toplumda çalışırsın, fark yaratırsın, fakat birilerinde hazımsızlık yaratır. Bil ki bu kişilerin yaptıklarında normallik yoksa söyleyenlerin arkasında; haset, kıskançlık akrep gibi yatar kalplerinde.

Sevgili bir dostum geçen gün aradı. Hadi bir yerlerde oturalım özledim, dedi. Anlatmaya başladı.

“Her geçen gün yeni bir şey öğreniyorum. Mesela; sohbetlerde karşımdaki kişinin dinlerken içinden geçirdiği hamleleri daha önce düşünemezdim. Mesela; şimdi hangi sözüyle beni alt edecek diye içimden geçirmezdim, bilemezdim. Öyle saf, duru, temiz, niyetlerle bakar, güzel pencereden dinlerdim ki hatta yemiş olduğum sözleri bile espri zanneder. Ciddiye almazdım inan, diyerek iç geçirdi sevgili bir dostum.”

Uzun uzun konuştuk karşılıklı, güneşin içimizi ısıttığı, hafiften esen rüzgârın tenimizi yalayıp geçtiği Allah’ın güzel günlerinden birinde, bir tarafımızda yemyeşil doğa, diğer taraftan keyifle içilen çaylar ve samimiyetin vermiş olduğu o güzelliği yaşıyorduk.

Anladık ki, ah şu algılarımız, ah şu yetiştirilme tarzımız, ah şu bilmediğini biliyor zanneden cahillerimiz.

Ne yapmak gerekir. İnsanın önce ailesinden başlıyor bu hikâyeler. Çocuğu nasıl yetiştirirsek karşımıza bizim bir başka versiyon kopyamız çıkıyor. Amma velakin ebeveynler kendi yüzünü gizlediği için, belki yaş almış olmakla da ilgili olarak biraz daha ağırdan satıyorlar ama nafile dostum! Biliyorsun ki, evde anlattığı, algıladığı bakış açısı evladının balağından dökülüyor.

Eğitim şart, şart olmasına da hamuru iyi değilse ne yapacaksın o zaman. İşte o zaman diyeceksin ki; sadece insan ol. Bilgeleri düşün onun bir milyonda biri ol. Gıybeti, dedikoduyu, insanı yüzüne karşı alt etmeyi onu küçük düşürmenin bu dünyada da öbür dünyada neler getireceğini bütün dinleri aç oku. Hangisinde var acaba? Ama belki de bazıları ölmüş insanın etini yemeyi seviyorlardır. Sonra diyorlar ki, biz gıybet yapmadık yüzünü karşı söyledik.

Kime göre doğru? Kime doğru yanlış? Ne biliyorsun sana göre doğru olan gerçek doğru o sadece senin doğrun. O sadece senin yanlışın.

Toplum hayatındaki ilişkiler samimiyet, hoş görü, sevgi saygı üzerine kurulur. Bu samimiyetin derecesini ölçen alet de kalptir. Hz. Peygamber: (s.a.s.) “Allah sizin şeklinize ve mallarınıza bakmaz. Fakat kalplerinize bakar.” (Müslim, Birr, 32) buyurmuştur.

Ne olur bu gün kalplerinize bakın. Amma bu öylesine bir bakma olmasın. Egonuzdan, kininizden, nefretinizden, hırsınızdan, küçük şark kurnazlığından, size göre doğru olanları bırakıp nurani bir kalple bakın bakalım orada neler var. Allah aşkına…

e-mail:[email protected]