Sinema ve tiyatro oyuncuları, rol aldıkları bazı eserlerde, filmlerde öyle başarılı bir oyun sergilerler ki, efsane olurlar, canlandırdıkları o karakterle anıtlaşırlar, hafızalara, can verdikleri o kahramanın adıyla kazınırlar; kendi adları unutulur, toplumun özlemlerinin somutlaştığı o kahramanın adıyla anılır olurlar. Sanatçıların başarıyla canlandırdıkları o karakter, insanların yüreklerinde yatan aslandır aslında. Özlemleridir, isyanlarıdır.. Toplumsal değerlerin ortak paydasını yakalayabilen ve bunu oyunuyla, şarkılarıyla, besteleriyle, eserleriyle sergileyebilen sanatçılar, insanların gönül tahtına oturmayı başarmışlardır.

Yalnızca sinema ve tiyatro sanatçıları değil, sevinçlerimizi, kahırlarımızı, özlem ve isyanlarımızı içimizdeki fırtınaların frekansında dile getirebilen ses sanatçıları da öyledir. O nedenle, bir “Orhan Baba”, bir “Müslüm Baba”, bir “Ferdi Baba” ve bir “Erkin Baba” olmak hiç de kolay değildir. Sınıf farkı, yaş farkı, yaşam tarzı farkı, ideolojik farklılık söz konusu olmadan, toplumun her kesimindeki insanların ortak dilini yakalayabilmek ve bunları haykıran eserler üretebilmek, seslendirebilmek herşeyden önce yetenek ister, emek ister, sanat ister, empati ister, yani simyagerlik gerektirir.

Toplumsal değerlerin ortak paydasını yakalayabilmek ve toplumun her kesimindeki insanların kalbinde yer edinebilmek.. İşte efsane olabilmenin sırrı..

Toplumumuzda böyle birleştirici ortak değerler üretebilen sanatçılar, dün de vardı, bugün d var. Onlar toplumun gönüllü eğitmenleridir. Çünkü, bizi biz yapan toplumsal değerleri yaşatanlar, ortaya koydukları eserlerle onları yarınlara taşırlar. Türkiye olurlar.. Geçen gün ebediyete uğurladığımız Münir Özkul, nam-ı diğer “Mahmut Hoca”mız da böyle bir değerimizdi. “Şükrü Usta” olarak da “Mahmut Hoca” olarak da, 7’den 70’e gönül tahtımızın en muteber köşesinde yerini almıştı. Yıllar önce orta oyunumuzun unutulmaz ismi İsmail Dümbüllü kavuğunu devrederken, Ondaki üstün sanat yeteneğini hepimizden önce görmüştü.

Münir Özkul, yarattığı Mahmut Hoca karakteriyle, yalnız Hababam Sınıfı’nın değil, tüm toplumun hocasıydı.

Otoriter, ama müşfik bir babaydı o.. Bütün zorluklara rağmen yıkılmayan bir baba olmuştu o.. Mutlu olabilmek için zengin olmak gerekmiyordu onun dünyasında; karşılıklı sevgi ve saygı, pekçok sorunun çözüm anahtarıydı..

İLK TÖREN MUHSİN ERTUĞRU SAHNESİ’NDE..

Türk sinema ve tiyatrosunun unutulmaz ismi Münür Özkul için Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde tören düzenlendi. Törene ünlü sanatçının eşi Umman Özkul, çocukları, Özkul'un eski eşi Suna Selen, Nuri Alço, Erhan Yazıcıoğlu, Süha ve Behzat Uygur, İlyas Salman, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, Hababam Sınıfı oyuncularından Tuncay Akça, Ahmet Arıman ile sanat camiasından çok sayıda isim ve sevenleri katıldı. Törende ünlü sanatçının eski eşi Suna Selen ve Umman Özkul el ele oturarak birbirlerine destek oldular.

Salon, dopdolu değildi.. Üzüldük..

UMMAN ÖZKUL:”HEP YANIMDA OLSUN İSTİYORDUM, AMA…”

Tören öncesi konuşan Münir Özkul’un eşi Umman Özkul gözyaşlarını tutamadı; “Çok üzgünüm, hep yanımda olmasını istiyordum ama. Tesellim, çok sıkıntıları vardı, o sıkıntılardan kurtulduğu için” dedi. Münir Özkul’un eski eşi oyuncu Suna Selen de törene katılarak Umman Özkul’a destek oldu. Suna Selen, duygularını dillendirirken şöyle dedi: “Türk Tiyatrosu için çok önemli bir isimdi. Çok değerli bir sanatçımızdı. Şunu da söyleyeyim böyle bir melekle beraber olduğu için şanslıydı. Aslında Umman Hanım, hepimizin şansıydı. Hepimiz biliyoruz ne kadar yaşamını uzattığını, ne kadar iyi baktığını..”

SEVENLERİ CAMİ AVLUSUNA SIĞMADI..

93 yaşında hayatını kaybeden Türk sinemasının ünlü ismi Münir Özkul’un cenaze töreni Teşvikiye Camii'nde yapıldı. Törene Başbakan Binali Yıldırım, Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, CHP Milletvekili Akif Hamza Çebi, Vali Vasip Şahin, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün, Özkul'un eşi Umman Özkul, kızı Güner Özkul, Haldun Dormen, Göksel Arsoy, Demet Akbağ, Hamdi Alkan, İzzet Günay, Selami Şahin, Nuri Alço, Ahmet Arıman, Hababam Sınıfı’nın hayattaki öğrencileri ve cami avlusuna sığmayan sevenleri katıldı. Bir grup Fenerbahçe taraftarı cenaze namazı öncesi takımlarının şapkasını giyerek Özkul'un tabutu başında saygı duruşunda bulundular.

NELER DEDİLER?..

Muhsin Ertuğrul Sahnesi’ndeki ve Teşvikiye Camii avlusunda Münir Özkul hakkında duygu ve düşüncelerini, anılarını paylaşanlar “Mahmut Hoca”yı anlattılar..

ERHAN YAZICIOĞLU

“Bizim oyunumuz erken biterdi, onun oyunun finalini seyretmek için, tiradını bir kez daha izlemek için koşa koşa gelirdik. Ben çok şanslıyım, dublajda beraberdik. Tek mikrofon dönemiydi o zaman, herkes yanyana mikrofona sokulur ve biz gençleri korurdu Münir abi. Son derece dakik bir insandı. Gelir sakin sakin işini yapardı. O dönemin insanları bambaşkaydı. Biz mumla arıyoruz o insanları.”

İLYAS SALMAN

“Veda ediyoruz ama ayrılmıyoruz. Kısa vadeli bir ayrılık olacak. Belki iki üç saat bir törenle yad etmiş olacağız onu. Ama o yaptıklarıyla yaşamaya devam edeceğiz. Sersem Kocanın Kurnaz Karısı ile başladım tiyatroya. Şehir Tiyatrosu'ndan sonra Arzu Film'in kadrosunda, Adile Abla, Şener Abi, Münir Özkul, İhsan Yüce... Ama Münir abinin yeri çok farklıydı. Sofu değildi ama sufi idi. Yaşamın kıymetini bilirdi. Sefil Bilo'yu çekerken Cihangir'de oturdu. Arabayla gider alırdım onu. Yolda Yunus Emre'den şiirler okuturdu bana. Münir abinin beyni bedeninden büyüktü.”

NURİ ALÇO:

“Bütün evlerin, Türkiye'nin gülen yüzüydü. Onu seyretmek bambaşka. Üç nesile de bakın, evlerin içinde olan bir insandı. Adile Abla ve Münir Abi'yi unutmak mümkün değil. Disiplin, saygı, sevgi... Kendisinden küçük olanlara bile hoş sohbetti, ayrımcılık yapmazdı. Saygıyı ben onlardan öğrendim. En sonda evine gittim, kendisini ziyaret etmiştim. Orada bile 'tanıdın mı' dedim, gayet gülen yüzüyle kafasını salladı. Ama son zamanlarda böbreklerine taşın gelmesi biraz zorlaştırdı hayat yaşamını. Yeri doldurulamayacak çok büyük bir insan.”

TUNCAY AKÇA:

“Bizim için önce babamızdı, sonra ustamızdı, sonra hocamızdı. Ona veda etmiyoruz biz. Biz onu kalbimizde, filmlerinde seyredeceğiz. bizim içi o ayrılmadı. Benim için çok ayrı bir yeri var. Sinemaya girişimde ne kadar Ertem Eğilmez'in hakkı varsa Münir Baba'nın da hakkı var. Bize öğretmenlik, abilik, babalık yaptı. Değerlerimizi tek tek kaybediyoruz. Sözün bittiği yer, başımız sağ olsun. Önce Hababam'da şemsiyeyi verdi, dalga geçtirdi. Daha sonra Bizim Aile'de oğlunu oynadım. Ama burada da ağlayacak durumdayız. Hocamızı, babamızı kaybettik. Rahmetli Kemal abinin vefatında 'Ateş Hattı' diye program vardı. Ama o zaman bu kadar rahatsız değildi, gözleriyle hafif de olsa konuşuyordu. Rahmetli Kemal abi vefat etmeden evvel bir gece yapıldı. Bütün sanatçılar geldi ona vefasını gösterdiler. Ama bugün o vefasızlık var gibi geliyor bana...”

AHMET ARIMAN:

“Sahne arkasında onu seyretme şerefine nail olmuş bir insanım. Benim sinemaya gelmemdeki en büyük neden Münir abidir. Münir abi, tam bir aile babası, şerefli bir aile babası. Fakat özel hayatında o kadar naif, sevecen, mütevazı bir insan. O hasta yatağında seyrettim, bakanlar falan ziyarete geldi. Orada bile o kadar mütevazı duruyor ki. Adile Naşit bizim annemiz, Münir Özkul babamızdı. Adile Naşit, kanserden ölen oğlu yerine koymuştu beni. Ertem abinin yanına o getirdi. Burada mesela ben televizyonda bazen, bazı spikerler 'bunadı' dediler. İnanın bana Münir abi yaşlanmış olabilir ama ben asla bunadığını düşünmüyorum. O yüzden 'bunama' kelimesini kullanmasınlar.” Cenaze namazını İstanbul Müftüsü Hasan Kamil Yılmaz kıldırdı. Yılmaz, cenaze namazının ardından yaptığı konuşmada, "Türk milletinin gözü yaşlı. Çok değerli bir sanatçıyı ebediyete uğurluyoruz" dedi.

Özkul'un cenazesinin bulunduğu araç Bakırköy Mezarlığı'na doğru yol alırken Münir Özkul’u tekbir ve alkışlarla uğurlayan hayranları "Mahmut Hoca, Habamam, güm güm güm" sloganlarıyla uğurluyorlardı..

Mekanı Cennet olsun..