Dostoyevski’nin “İdiot” romanında aile kavramı çok önemli bir yere sahip. Biz tüm Rus edebiyatı ve sosyolojisinde aynı fikirleri muhtelif biçimlerde görebiliriz. Ailenin önemi günümüz felsefesinde daha açık ve geniştir. Mesela, yirminci yüzyıla kadar aileye bakış salt bir mevki gerektiriyordu. Modernist düşünce akımlarının genişlemesi ile aile anlayışı da klasik içeriğini kaybetti. Daha önceler aile bir kan bağı ortaklığının duygusal ve manevi birlikteliyi sayılıyorduysa, Ekonun savaş dünyası diye nitelendirdiği dünyada aile gönül, vahdet, bağımlılık ve birlikteliğin her açısını kendine konum eden bir yere çıktı. Azerbaycan’ın halk şairi, eski milletvekili Sabir Rüstemhanlı Türk dünyasının tek kelimelik bir ada ihtiyaç duyacağı takdirde en uygun kelimenin aile olduğunu savundu. Büyük Azerbaycan fikir adamı, Azerbaycan Milli Marşı’nın sözlerini yazan Ahmet Cevat da aynı konumu ısrarla savunmakta idi.
Şimdiki çağın dünyaya yanaşma senaryosu da öteki devrlerden çok farklı bir durumda. Kardeşin kardeşi para için katletdiği, aile içi şiddetin hat safada olduğu, insani ilişkilerin kapitalist çıkarlar namına zedelenmesi ile maneviyyat boşluğu felaket durumuna gelmiş durumda. Ünlü filozof Ortega-İ Gasset’in çöküş dünyası belki de bizim yaşadığımız bu dünyada mevcut. Albert Kamu’nun edebiyatda, Sokrates’in felsefede, Alan Turing’in matematikde, Plank’ın ilim ve fizikde, Toynbi’nin tarihte çöküş adlandırdığı şeyin tüm tarafları ile canlı şahitleriyiz ve maalesef bunu durduracak kimseler de gözükmüyor gibi. Çünkü durması gereken bizleriz ve hepimiz sakin, sessiz bir kıyafet giyerek dünyanın daha da felakete sürüklenmesi için ya çabalıyor, ya da hiç bir şey yapmıyoruz. 
Artık herkes aktif hareket eden değil, pasif seyirci sıfatını memnuniyetle kabul ediyor.
Dış baskının olağanüstü fesatları, yanlışlıkların üzerine yüklenmiş jeopolitik oyunlar ve sükut devrinde insanlar birlik olmanın önemini daha da iyi kavramalı ve buna can atmalıdır.
Peki bizde böyle bir durumun olmaması bizim sorunumuz değil mi? Bazen hem Azeri hem de Türk televizyonlarında vatandaşlar ile sokak röportajları yapan gazeteci dostlarımızın aldığı cevapların basitliğine dikkat etmiyoruz. Öyle bir duruma geldik ki şimdi hiç kimsenin hiç kimseden bekleyeceğı bir şey kalmadı. Evimizin içindeki ailelerimize sahip çıkmalıyız. Kendimiz gibi olan insanları anlamalı, bilgili olmak için çabalamalı, dünyadakı tüm ekonomik ve siyasi değişimleri izlemeyi bilmeliyiz. Açık gözlü olmak artık kötü bir şey değil. Hatta aksine daha iyidir, sömürge karşısında duruş getirmek için vasıtadır belki de. 
Türk dünyasının büyük düşünürü, Azerbaycan siyasal fikir tarihinin önemli kült ismi Ali Bey Hüseynzade bu yüzden Türkleşin, modernleşin, islama karşı saygılı olun, diyordu. Daha sonra bu ideoloji tezileri Ziya Gökalp ve dahi türk Mustafa Kemal Atatürk paşamız da benimsemişdir. 
Yalnız kendi coğrafyamızda değil, bizden dış dünyadakı Türklerin haline de yabancı kalmamalıyız. Ne güzeldir ki herşeye rağmen kendini anlayan diğer coğrafyalardakı Türklerin durumuna da sessiz kalmayan arkadaşlarımız var. Bugün Türkiye, Türk dünyası için önemli bir kaledir. Belki de Türkiye’de sade bir vatandaş durumun farkında olmayabilir. Fakat şimdi özellikle Azerbaycan’da, Kazakistan’da, Urumçi’de kulağı Türkiye’de olan çok insan var.
Türkiye yalnız tüm dünya Türkleri için muhteşem bir tarih yazmadı. Hem Osmanlı tarihi hem herkesin didip parçalamak istediği Anadolu topraklarının muhteşem bir cumhuriyet ortaya koyması büyük mirastır. Türkiyenin siyasi açıdan yaptığı her açıklama bizler için önemlidir. Türkiye, Türk dünyasının gurur yeridir. 
Tek istediğimiz bizim Bakü’den çıkardığımız seslere Türkiye’deki kardeşlerimizin, vatandaşların, sosyal medya kullanıcılarının tek yürek halinde ses vermesidir. Bizler birer aileyiz. Ve büyük kardeş her zaman küçükleri kollamalıdır. Tarihin her döneminde Türkiye Azerbaycan’ın yanında yer aldı. Bu gün de Türkiye siyasi bakımdan Azerbaycana kardeşi gibi destekdir. Bu yüzden Mustafa Kema paşa “Azerbaycanın sevinci sevincimiz, kederi ise kederimizdir”, demiştir. Ulu Önder Haydar Aliyev de “bir millet ve iki devlet” derken bu aile kavramını ele almıştı. Azerbaycan’da Türkiye’nin tüm televizyon kanalları meşhurdur, Türkiye gazeteleri okunur, Türkiye siyasi, kültürel, spor, hatta magazin basını merakla izlenir. Ama bazen bize karşı bir soğukluk hissediyoruz.  Katledilen her Türk mehmetçiği için inanın bizler de gözyaşı akıtırız Bakü’de. Azerbaycan’ın küçük şehirlerinde insanlar Türk turistlere karşı ayrı bir ilgi ve sevgi ile davranır.
Azerbaycan’ın en katı medyasında bile Türkiye ile ilgili tüm yazılar düzenlidir ve hiç bir zaman saldırı ağırlıklı olmamıştır. Bizim tüm halkımız sosyolojinin bize sunduğu birliktelik ve bütünlük meselesini sonuna kadar idrakına kazımıştır.
Bizim şu anda tek istediğimiz şey Türkiye medyasında bizim işgal altındakı Karabağımıza bağlı daha çok yazının olması ve Türk halkının yanımızda yer aldığını daha çok hissetmemizdir.
Bakın... Ermenistan tüm dünyada Türkiye üzerine sahte soykırım iddiaları ile geliyor. Neden?  Batıda güçlü ve parasal formada iyi yapılanmış ermeni lobisi var.
Azerbaycan Karabağ işgali ile yalnız topraklarını yitirmedi hem de canı yandı. Hocalı’da yirminci yüzyılın en dehşetli katliamlarından biri olan soykırım yaşandı.
Siyasal bakımdan gördüğümüz desteğin medya ve vatandaşlar arasında da görülmesi ise en büyük temennimiz. En azından bir tveet atmak ve ingilizce bilenlerin Azerbaycan’ın hak sesine destek olması pek de zor değil.
Sesininizi çıkarın, can kardeşlerimiz...
Seni seviyoruz Türkiye...